Francis Fukuyama, 1992’de SSCB’nin çökmesinin ardından yayınlanan ve çok tartışma yaratan ‘Tarihin Sonu ve Son İnsan’ başlıklı kitabıyla Batı liberal düşüncesinin insanlığın ulaşabileceği son aşama olduğunu ileri sürmüştü.
Arada geçen zamanda totaliter kapitalizmi ile Çin’in global yükselişi ve özelikle bazı Avrupa kökenli popülist liderlerin ortaya çıkışı bile Fukuyama’yı tezinin doğrulupunu savunmaktan vazgeçirmemişti.
Ancak galiba 1992’de sonu geldiği söylenmiş o tarihin sonu şimdi gerçekten de gelmeye başladı. Çünkü insanının ulaşabileceği son aşama olduğu söylenen batı liberal sistemi ve düşüncesi kendi içinden henüz adı tam konulamayan, tanımı da tam yapılmamış ama özellikle demokrasi de olmayan yeni bir hibrit sistem çıkarmaya başladı.
bu yeni düşünce ve sistem demokrasi değil bu kesin ma eskiden bilinen türde otoriter de değil.yeni bir tanıma çözümlemeye ihtiyaç var.
galiba 21’inci yüzyılın geri kalan bölümünde siyaset bilimciler, sosyologlar, kültür teorisyenleri liberal demokrasinin kendi bağrından çıkarmaya başladığı bu yeni sitemi tanımlayıp ona üzerinde uzlaşı sağlanan bir isim koymaya çalışacaklar gibi.
Daha önce hukukun üstünlüğü, demokrasinin işlerliği açısından örnek alınıp ve şu anda yaşanılanları çözümlemek açısından iyi bir örnek Amerika olmalı.
ülkede yaşanılanları sadece Trump faktörüne bağlamak bizi yaşanılanları yanlış anlamaya iter. Trump sadece br sonuçtur. Çünkü o, toplumun hemen her kesiminden destek alarak onaylanmıştır. Bu yaşanılan daha önce Almanya gibi kendi içinden neredeyse en önemli filozofları çıkarmış, felsefi düşünmeye alışık, eğitimli ve rasyonel olmaya çalışan bir toplumun ne yapacağı tam bilinmese de yine de sezilebilen Hitler gibi bir insana onay vermesiyle eş düzeydeki bir değişimdir.
Amerika liberal demokrasinin artık tükendiğini ve yerine yeni bir düzenin kurulması gerektiğini gördü ve bunun için kendi bağrından Trump’ı çıkardı.
Demokrasinin doğduğu kıta olan Avrupa da Amerika örneğini takip etmeye çalışacak. çünkü liberal demokrasi artık tükenmiş görünüyor ve insanlığın ulaşabileceği asıl son aşama olabilecek yeni sistemi ve onun liderlerini kendi içinden çıkarmaya zorunlu olduğunu Avrupa da anlamış durumda.
bu sisteme uygun liderler gelip geçecekler ama doğmakta olan yeni sisteme ne ad verileceği ve temel özelliklerinin nasıl formüle edileceği henüz net değil.bu çağımızın düşünce tartışması olmaya aday bence.
Türkiye başkanlık yönetim sistemi ile global düzeydeki bu değişimin gelmekte olduğunu en erken görmüş ülkelerden bir tanesi olabilir. Dolayısıyla yeni sisteme bir ad verilmesi ve tanımlanması global tartışmasında Türk düşünce insanlarının özel bir yeri de olabilir ileride.
Türkiye’de ve liberal demokrasilerde görülüyor ki bu yeni doğacak sistem hibrit nitelikler taşıyacak bir sistem olabilir. çünkü ne demokrasiden tam vazgeçilecek ne de demokrasi tam benimsenecek gbi görülüyor şimdilik. bu kavramların, tarzların nasıl birbiriyle uzlaşacağı da pek net değil şu anda. Amerika da Türkiye de ne olacağını tam bilmiyor bu yeni sistemde. bekleyip görüp öğreneceğiz de denilebilir ama bu kendi içinde tehlikeler de içeriyor. çünkü yaşananların dalgasına kapılıp gitmek bize kontrolü kaybettirir. dolayısıyla yeni ihtiyaçların neden doğduğunu ve liberal demokrasinin bu ihtiyaçlara neden cevap veremediğini anlayıp yeni doğacak olana bilinçli bir yön verilmesi gerekiyor.
bu yeni doğmakta olan hibrit sistemin başarılı olup olmayacağı Amerika, Fransa ve Türkiye gibi ülkelerde test edilecek gibi görünüyor.
son yaşananlara bir tepki gelmemesinden şikayet eden CHP liderinin göremediği de bu aslında. Bir tepki vermekten çok onlar da yapılanların nasıl yapıldığını ve bunların sonuçlarının ne olacağını kendilerine belki de ilerde örnek alabilmek için bekleyip görmek niyetindeydiler.
Bu yeni doğmakta olan sistemde Amerika’da bunlar nasıl olabilmekte veya Türkiye’de bunlar nasıl olur diye sormak yersiz ve gerçeklerden kopuk bir tavırdır. İnsanın varabileceği son nokta olduğu söylenen liberal demokrasinin çökmesiyle doğmaya başlayan bu yeni sistemin gereğiydi o olanların tümü.
yeni merkezinde otoriter olan ama bazı merkezi etkilemeyen zararsız lokal demokrasileri de olabilen bu yeni hibrit sisteme karşı can çekişmekte olan liberal demokrasinin son bir atak yapıp yapamayacağını göreceğiz. Eğer yapamazsa tarihin asıl sonu bu otoriter hibrit sistem ile gelmiş olacak gibi görülüyor şimdilik.
insanlığın ulaşabileceği son aşama olarak bugün aslında 20’inci yüzyılın başına ait olan bir sistemin olabilmesi de insanlığın durumu hakkında çok ilginç şeyler söylüyor da olmalı bize.
1 Nisan 2025 - Mutlu olabilmenin sırrını biraz geç de olsa keşfettim
31 Mart 2025 - Videoda konuşan o kişi yüzünden ben şimdi İran’a her an bir operasyon bekliyorum
30 Mart 2025 - Dinlemenin kısa tarihi
29 Mart 2025 - Tarihin gerçek sonu asıl şimdi geldi
28 Mart 2025 - CHP Kongresi yaklaşırken son derece sıradan ve gerçekten rutin bir gün