Biliyorsunuz birkaç hafta önce Türkler sonunda uzayı da fethetmeye başladı. Eğer bunu biliyorsanız bu ilk fetih seferimizde yine Türklerin bugüne kadar NASA’nın bile yapmayı akıl etmediği deneyleri uzayda yaptığı söylendi ve yakında oy vermeye hazırlanan kitleler de tabii ki buna inandı.
Bu ilk fetih seferi hakkında duyulan coşkuya bakarsak Türklerin uzay seferlerinin uzayın sonunda uzay olmaktan çıkarılmasına kadar devam edeceği kesindir.
Ama fetihlerimiz sadece uzay ile sınırlı kalmayacak dünyanın denizlerindeki en derin noktalara da gidecek Türkler. hatta bu derinleri fetih işinin ilk işaretleri alınmaya başladı bile. Uzay fethimiz konusunda coşkuyu iyi vermiş olan medyamız bu başlayan derinleri fetih çalışmamız üzerine coşku vermeye nedense henüz başlamadı. Ben bugün bunda öncelik alayım bari dedim.
Okyanusların en derin noktası Pasifik Okyanusu’nda Kuzey Mariana Adaları yakınında bulunan Mariana Çukuru’nun Challenger uçurumudur. 1951 yılında İngiliz gemisi Challenger II tarafından keşfedilen bu alanın maksimum derinliği 10.923 m’ye ulaşıyor.
Türklerin bu derinliği de fethedeceklerinin ilk işareti geçenlerde geldi.
bilim insanları bu derin çukurda bir bira şişesi bulunduğunu açıkladı.
şimdi biliyorsunuz hem karayı hem de denizleri kirletme konusunda Türkiye’den üstün hiçbir ülke yoktur ve olamaz.
O bira şişesini o noktaya atmayı düşünebilecek kişi bir Türk’ten başka kimse katiyen değildir..
Büyük ihtimalle bizden biri dalmadan önce etrafı bir kontrol edeyim diye oraya gitmiş sonra güneşin batması zamanı gelince de efkarlanıp bira şişesini açmıştır.
bira şişesinin bulunması hakkında Los Angeles Times’a konuşan Dr. Dawn Wright şunları söyledi: “Bu çöp dünyamızın kirlenmemiş bir bölümüne bizden önce ulaşmayı başarmış. İnsanların doğal dünyayı ne kadar derin ve geri dönülmez şekilde etkilediğinin bir sembolü oldu..’
adamın bu sözlerini okuyunca bayağı sinirlendim. çünkü ‘insanların doğal dünyayı ne kadar derin ve geri dönülemez şekilde etkilediğinin bir sembolü’ illa da görülmek isteniyorsa, Dr. Wright başta olmak üzere tüm bilim insanları acilen İstanbul’a gelip Marmara denizinin dibini bir görmeli. çünkü bu denizin dibinde sadece Dr. Wright’ın değil tüm sülalesinin malikanelerini baştan aşağıya döşemeye yetecek kadar buzdolabı, çamaşır makinesi, koltuk takımları dahil bütün eşyalar var.
Gelen tüm olumsuz işaretlere rağmen hayatta devamlı iyimser kalmaya çalışan Ertuğrul Özkök gibi sinir bozucu tipler galiba tüm dünyada olmalı çünkü bir kişi bulunan bu bira şişesi hakkında şunu söyleyebilmiş: “Bunun artıları ve eksileri var… Olumlu yanı bir bira şişesinin sağlam kalarak dibe inebileceğini artık bilmemiz.’
Evet aynen böyle demiş bu iyimser kişi.
Son bulunan bira şişesi dışında Türklerin bu derin noktaya ilgilerinin çoktan oluştuğunu gösteren bir başka gelişme daha var.
Belki inanmayacaksınız ama bu derin deniz çukuruna tarihte sadece bir kişi düşmüş ve o da bir Türk’müş.
2013 yılında Tayvan’dan Meksika’ya yük taşıyan gemide çalışan Cemil Çakır 11 bin metre ile Dünya’nın en derin noktası olan Büyük Okyanus’taki Mariana Çukuru’na düştü. Arama çalışmalarında Çakır’dan hiçbir iz bulunamadı.