Yes baby, you can do it

Başlıkta ‘evet bebeğim yapabilirsin’ derken aklımda bebek olarak Osman Müftüoğlu ile Ertuğrul Özkök vardı. Yani aslında başlıkta yes babies you can do it demeliydim. bu hatamı affedin lütfen

çünkü heyecanlıyım, gözlerimin önünde öyle bir çöküş, bir sistemin öyle bir iflasını yaşıyorum ki, ve bir saçmalığın nihayet sonu geldi diye öyle bir sevinçliyim ki, bazen  ne dediğimi bile unutup böyle hatalar yapabiliyorum.70’li yaşlarda olan bu iki kişiye neden bebek diyorum çünkü hedefledikleri 104 yaş olduğundan onları şu anda tanımlayabilecek başka kavram bulunmuyor

***

5 ekim tarihinde değerli bilim insanı ve yazılarıyla hem Nobel fizik hem de edebiyat ödülünü aynı anda almayı hedeflemiş olması gereken İsmet Berkan’ın kurmuş olduğu bu sitede Ertuğrul Özkök’ün ’84’ü geçen 104’e de ulaşır’ın sırrı bu yüz ifadesinde saklı’ başlıklı yazısı yayınlandı. ben bunu bir mizah yazısı olarak algılamıştım. çünkü Karl Marx, ‘Louis Bonapart’ın 18. Brumeire’i çalışmasında  ‘Tarihte olaylar ilkinde trajedi ikincisinde de komedi olarak tekerrür eder’ demişti. Ben Özkök’ün uzun yaşam  üzerine daha önce de yazdığını hatırlıyorum, o trajedi aşamasıydı bu da fars(komedi) aşamasını oluşturuyor olmalıydı.

***

Orijinal fikrin Osan Müftüoğlu’na ait olduğu bu teze göre insan bir defa kritik yaş eşiği olan 84’ü aştığında 21’inci yüzyıl insanına hedef olarak gösterilen 104’e de ulaşabileceği söyleniyor.

104’e de gelince Osman  hocanın teorisine göre hücrelerin yaşlanması duruyor. yani o yaştan sonra hep 104 yaşında kalıyor bedeniniz. Bu teze inanan ikinci kişi de Ertuğrul Özkök.

***

Bu tez 104 yaşına bastıktan sonra sadece bir gün yaşanırsa ne olacak bilemiyorum. 

Çünkü Özkök’ün bahsettiğim yazısında anlattığı 104 yaşındaki 3 bin metreden atlayan kadın ölmüş. Osman hoca tezi üzerine bir daha düşünmek ister mi bilemem ama bence işi ismet Berkan’a havale etmeliyiz çünkü bir tezin olağanüstü çöküşüyle karşı karşıyayız.

***

Onları eleştirdiğime bakmayın aslında ben ikisini de severim.104 yaş tezlerini hala daha geçerli kılacak yolu da ben biliyorum.

Aslında bu çıkış yolu Özkök’ün yazısının içinde de vardı.

Yazısının bir yerinde 104 yaşındaki kadının 3 bin metreden atlaması üzerine diyor ki, ‘iç organlar bungee jumping yapar gibi alt üst oluyor’.

yani kadın aslında daha yaşayacağı vardıysa da o atlama yüzünden ölmüş olmalı. çünkü 84 yaş ile 104 yaş arası yani ne Osman hocanın ne de Ertuğrul Özkök’ün nasıl geçeceği konusuna hiç girmedikleri o 20 yılcık zamanda insanın iç organları kişi tamamen hareketsiz dursa bile alt üst oluyordur. bir de 104 yaşına geldiğinde 3 bin metreden atlama saçmalığı devreye girdiğinde iç organlar tabii ki çorbaya döner ve bir gün sonra da ölünür.

***

yani 104 yaşında 3 bin metreden atlanılmadığı takdirde ebedi yaşam belki mümkün olabilir. Özkök bunu artık anlamış olmasına rağmen, Melih Us ile yazmakta oldukları ‘İşini ,Eşini ve Seçimi kaybeden Beyaz türklere hayatta kalma kılavuzu’ kitabına yeni bir bölümü daha ekleyecekmiş bu bölümün başlığı ise, sıkı durun.’104 yaşında 3 bin metreden nasıl atlarsınız’ olacakmış.

neden 104 yaşına gelebilecekleri sadece bir gün yaşatmak amacındalar bunu anlayamıyorum

Galiba sadece osman bey ile kendisinin  ebedi yaşama kavuşmalarını  istiyor olmalı. Bu egoizm olabilir ama sadece ikisinin hayatta oldukları  bir yaşamın oldukça sıkıcı olacağı ihtimalini hatta bunun kesinliğini de düşünmeli bence.

(son söz. Özkök abicim, sen elini tutma 104 yaşına geldiğinde sen mutlaka atla o 3 bin metreden, bu da sana vasiyetim olsun)