Bir dakika bakarsanız, bir dakikadan fazlasını kazanabiliriz

17 Aralık 2023

Henüz Eskişehir’de yaşadığım ilk gençlik yılları. 1997 sonları olsa gerek. Hayattaki en eski arkadaşım Onur ise İstanbul’a üniversite okumaya gitmiş. Bir boşlukta Eskişehir’e geldi ve heyecanla internet teknolojisinden bahsetti. 

Duyduğum bir şeydi ve evde de internete bağlanmaya yeterli bilgisayar vardı ama hiç bağlamamıştım. 

Sonra Onur ile sanırım Eskişehir’deki ilk internet kafelerden olan Raksotek’e gittik. Burası aslında bir müzik marketti ama üst katına birkaç bilgisayar koyup internet kafeye çevirmişlerdi. 

Önce Milli Kütüphane sayfasını açtık. Ardından NASA sayfasına bağlandık. Gayet akademik takılıyoruz yani. Sonra daha eğlenceli şeyler de olabileceğini göstermek isteyen Onur bir sayfaya bağlandı. 

Bir Şebnem Dönmez fotoğrafı bağlantısı buldu ve tıkladı. Fotoğraf ağır ağır açılmaya başladı. Birkaç dakikada saçlar, birkaç dakikada yüz, birkaç dakika sonra omuzlar derken heyecan yükseldi. 

Bunu yavaş bulmuyorduk çünkü hızlının ne olduğunu bilmiyorduk. 

O ilk yıllarda fotoğraflar öyle hazır bir şekilde önünüzde belirmezdi. Şebnem Dönmez strapless bir elbise giymiş olmalı ki omuzların bir kısmını daha çıplak gördükten sonra bağlantı dondu. 

Heyecanla fotoğrafın devamını bekliyorduk ki, internet kafenin görevlisi başımızda belirdi ve “Arkadaşlar burası bir aile mekânı, hesabınızı kapatıp burayı terk etmenizi rica ediyorum” dedi. 

Derdimizi anlatamadan kendimizi dışarıda bulduk. O yıllarda internet biraz daha hızlı olsa ve bir 10 dakikamız daha olsa görevliye bunun bir erotik fotoğraf olmadığını kanıtlayacaktık ama olmadı. (Konuyla ilgisiz ama önceden hep kahkahalarla anlattığım bu internetle ilk tanışma anımı anlatırken gözlerim doluyor artık. Çünkü arkadaşım Onur Derin’i 2023 başında çok ani bir şekilde kaybettik, bu uğursuz yılı uğurlarken onu bir kez daha anmak istedim.) 

O zamanlar 10 dakikada ancak fotoğraf açabildiğimiz internette bugün bir dakika çok çok uzun bir süre. O bir dakikada neler olduğunu ise 11 yıldır Domo’nun raporlarından (Data Never Sleeps) takip edebiliyoruz. 

Yapay zeka heyecanının yolu var

Çok yakın gelecekte arama motorlarıyla yapay zekâ araçlarının birbirinden çok farklı olmadığı bir yere varabiliriz. 

Google’ın Bard’ı, Microsoft’un Bing’i bunun ilk örneklerini gösteriyor bile. 

Ancak şu aşamada yapay zekâ sorguları arama motorlarının hâlâ epey gerisinde. 

Domo’nun verisine göre 2023’te her bir dakikada 6994 ChatGPT istemi gönderilmiş. Buna karşılık Google’dan her dakika 6,3 milyondan fazla arama yapılmış. 

Demek ki sürekli sorular sormuş, cevaplar aramışız. Google’da aradığımızı bulurken neler kaybettiğimizi daha önce yazmıştım. Diğer yandan geçenlerde Google’ın yıllık arama verileri açıklandı. Açıkçası Türkiye’de en çok merak edilen kişinin Sinan Oğan olması ve 81 vilayetli ülkemizde 88’in en merak edilen plaka kodu olması biraz umut kırıcıydı. 

Evet, BluTv’nin Bozkır dizisindeki kurgusal kentin plakası 88 diye merak edilmiş ama bu aynı zamanda 81 vilayete sahip olduğumuzun iyi bilinmemesi de demek.

Nasıl tükettiğimizi düşünün

Domo verilerine göre her bir dakikada sadece Amazon’dan 455 bin dolarlık alışveriş yapılıyor. Buna diğer alışveriş sitelerini de eklerseniz nereye gideceğini siz düşünün. 

İnternet öncesi yıllarda bu operasyonel kolaylık olmadığı için alışveriş bir işti. Evinizden çıkıp fiziksel bir mağazaya gitmeniz gerekirdi. Günün her saati gitmek de mümkün değildi. 

Bugün tüm bu dakikalar boyunca yerimizden hiç kalkmadan alışveriş yapabiliyoruz. Aldıklarımızın ne kadarı ihtiyaç ne kadarı değil, tartışma konusu. 

Alışveriş işi bu kadar kolaylaşmasaydı bu kadar şeye ihtiyacımız olur muydu? Çevrimiçi alışveriş sayesinde zaman kazanıyoruz ama ne kaybediyoruz düşünülesi. 

Twitter çöküyor mu dediniz? 

ABD yaygın medyasındaki Elon Musk hoşnutsuzluğundan olacak neredeyse her hafta “Twitter (X) şöyle bitti, böyle batıyor, reklamcılar kaçtı, reklam veren küstü” haberleri geliyor. 

Bundan cesaret alıp Twitter klonu Threads’i geliştiren Meta ise ilk heyecanın aksine nal toplar pozisyonda kaldı. 

Oysa Domo verileri Twitter’ın en azından kullanıcısı ilgisi bakımından toparlandığını gösteriyor. Bir önceki yıl 347 bin olan dakikaya düşen tweet sayısı 2023’te 360 bine çıkmış durumda. 

Büyük bir sıçrama değil elbette ama sanılanın aksine bir toplu terk ediş de olmamış yani. 

Instagram’daki dakikada 694 bin Reels ve DM, Facebook’un dakikada dört milyon beğeni sayılarının yanında çok mütevazı kalıyor tabii. Tüm dünyada her bir dakikada 241 milyon e-posta atıldığını da unutmayalım.  

Teknolojinin kazandırdığı zaman

Domo’nun internette geçen her bir dakikayı özetleyen raporu gösteriyor ki tweet atmaya, Reels çekmeye, e-mail atmaya, yapay zekâ araçlarıyla vakit geçirmeye bol bol vaktimiz var. 

Peki bu zamanı nereden kazandığımız üzerine hiç düşündük mü? 

Örneğin artık bilumum bankacılık işlemi için bankaya gitmemize gerek yok. Eskiden fiziki olarak bir yerden bir yere gitmemizi sağlayan pek çok iş internet sayesinde hiç zaman kaybetmeden halledilebiliyor. 

Navigasyon programları sayesinde trafiğin en açık olduğu güzergahtan hiç zaman kaybetmeden gideceğimiz yere varıyoruz. 

İnternete bağlı telefonumuzdan yönettiğimiz robot süpürge evi süpürerek geçireceğimiz zamanı da bize bahşetti. 

Ancak görülüyor ki kazandığımız o dakikalar yine teknolojiyle bağlantılı yeni uğraşlara gidiyor. 

Hayatımız kolaylaştı ama…

Çalışmalarına sık sık başvurduğum Zaman Psikolojisi Profesörü Ruth Ogden’in çalışma arkadaşlarıyla birlikte 2023 yılında Avrupa kıtasından bir örneklemle yaptığı ve 300 kişiyle görüştüğü araştırma da dijital teknolojinin kazandırdığı zamanın yine dijital teknoloji bazlı yeni uğraşlara yöneldiğini kanıtlıyor. 

Yani çok zaman kazanmışız ama bu zamanı da teknoloji olmasa asla olmayacak görevlerle doldurmuşuz (Gece yarısı işyeri Whatsapp grubundan gelen mesajı ya da bir e-postayı cevaplarken aklınıza gelsin). 

Bir yandan hayatımız kolaylaşıyor ama kalan zamanı dinlenerek veya anlamlı uğraşlarla geçirmiyoruz. Bunun yerine hayatın temposu artıyor. 

Yarattığı yorgunluğu düşünmeden her şeyi aynı anda yapabiliyor olmanın heyecanına kapılıyoruz. Robot süpürge evi süpürürken 3-5 e-posta atıyor, TikTok veya Reels akışında kayboluyoruz. 

Böyle böyle zaman elimizden kayıp gidiyor işte. 

İlk paragraftaki hatıra olmasa bu yazı çok kuru bir yazı olurdu örneğin. Ancak o hatıralara sahip olmak için de görüşmeleri, buluşmaları ertelememek, sıklaştırmak gerekiyor. 

“Hiç zaman yok” demeyin. O zamanı teknoloji bize kazandırdı. Biz yine teknolojiye geri vermeyi tercih ettik sadece. 

Bir daha hiçbir zaman yapamayacağımız şeyler var oysa. 

Zamansız giden dostlarla görüşemeyecek olmak gibi. 

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.