Benim çocukluğumda bir ara çözelti şeklinde sıcak suya karıştırılan hazır kahve, halk arasında jenerikleşen marka ismiyle söyleyelim ‘Nesgayfe’ lüks kategorisinde bir üründü. Çoğunlukla yurtdışından gelirdi. En popüler gurbetçi hediyelerinden biriydi.
Buna karşılık, kahve çekirdeğinden bizzat evde öğütülen Türk Kahvesi daha sıradandı. Fakat zaman içinde çekirdekten çekilen kahvenin çok daha değerli olduğu yaygın kabul haline geldi.
Şimdiyse her köşede üçüncü nesil kahve dükkanları açılıyor. Taze çekirdek kahveden kahve yapabilen makineler son tüketici ürünü olarak çok popüler şu sıra. Hazır kahve ise ancak yoklukta tercih edilen bir ürün haline geldi (Özellikle tercih edenler de vardır ama çoğunluk olduklarını sanmıyorum).
İşte bugün yaşadığımız üretken yapay zekâ heyecanını da biraz buna benzetiyorum. Bir süre sonra dengesini bulacağını ve insan üretimi içeriğin daha değerli bir kategori olarak yükseleceğini öngörebilirim. Bunun için bazı işaretler de mevcut.
Son dönemde uluslararası teknoloji medyasını izleyenlerin dikkatini çekmiştir. Sahneye çıktığı günden beri süperstar muamelesi gören üretken yapay zekâ artık daha fazla sorgulanıyor.
Tehlikelerini abartma üzerine çalışan bir lobinin varlığını daha önce bu köşede işlemiştik. Nihayetinde bu bir hype olduğundan bu kadarı doğaldı. Fakat son zamanlarda “biraz abartılıyor mu acaba” şüpheciliği de revaçta.
Daha doğrusu, üretken yapay zekâ araçları çuvalladıkça insan üretiminin değeri üzerine görüş bildirenler artıyor. Özellikle Google AI Overview özelliğinin tutkalla pizza hazırlama önerisi dillerden düşmedi. Üretken yapay zekâ araçlarının gördüğü halüsinasyonlar öyle çok konuşuldu ki geçen yıl “halüsinasyon görmek” yılın kelimesi bile seçildi. Bu görüşlerin artık daha fazla dillendiriliyor olması illa ki onları haklı çıkarmayacak elbette. Ancak uzundur süregiden hayranlığın biraz dengeye oturduğunu söyleyebiliriz.
Hazır kahveye benzer bir başka örnekten gidelim. Bugün nasıl organik sebze-meyve işi bir endüstri haline geldiyse, standartları, lisanslamaları yapılıyorsa yakın gelecekte insan üretimi içeriğin de öyle bir etiketi olacak.
Dikkat ettiyseniz, Instagram son dönemde “yapay zekâ ile oluşturuldu” şeklinde etiket oluşturmayı teşvik ediyor. Bu bu etiket haricindeki içeriklerin organik olduğu anlamına da geliyor.
Yapay zekâ üretimi yaygınlaştıkça tam tersi yönde bir talep de oluşabilir. Örneğin bu yazı yayınlanacağı zaman, -eğer gelecekte olursa- sitede yapay zekanın oluşturduğu içerikten ayrılması için “bu yazı robot eli değmeden hazırlanmıştır” diye etiketlenebilir ileride. Bir süredir, özellikle yaptığım konuşmalarda bu ihtimali dillendiriyorum.
1-Yalnızca insan 2-İnsan + Yapay Zekâ 3-Yalnızca yapay zekâ gibi üç yeni medya kategorisinden söz edebiliriz artık. Bunların içinde en değerlisinin “yalnızca insan” etiketi olacağını tahmin ediyorum. İnsan + Yapay Zekâ kategorisi de insanın bir üst sürümü olarak yükselebilir.
“Üretken yapay zekanın insan kadar iyi içerik üretebildiği” önermesinde “hangi insan” sorusu genellikle unutuluyor.
Vasat bir insan kadar iyi içerik üretebilmesi onu standart haline getirebilir elbette. Ancak bu durum kaliteli insan üretiminin değerini daha fazla artıracaktır.
“Yapay zekâ yerimi alacak” diye endişelenen insanın kendi yeri üstünde düşünmesi de elzem oluyor bu durumda. Emek mücadelesininse emeğin kutsallığı kadar üretken yapay zekanın açtığı kulvarda daha az çalışma günü ve saati ihtimaline odaklanması söz konusu olabilir.
“İnsan emeği değerlidir,” evet ama tam da bu yüzden insanların daha az çalışmasını talep etmek hak değil midir? Yeni mücadele alanlarından biri de bu.
Yapay zekanın yapamayacağı, el emeği ve insan becerisine dayanan işlerin değerinin de artmasını bekleyebiliriz.
The Atlantic’ten Brian Merchant yükselen bu yaklaşımı iki örnekle değerlendirmiş. Birincisi Dove’un epeydir süren “Gerçek Güzellik” kampanyasının “yapay zekâyı gerçek kadınları temsil etmek için asla kullanmayacağını taahhüt etme” vurgusu.
Evet bu bir reklam nihayetinde, ama yapay zekâ tarafından üretilmiş içeriğin daha değersiz kategoride değerlendirilmesi bir işarettir.
Merchant’ın seçtiği diğer örnek ise ABD menşeili Discover Card’ın Jennifer Coolidge’ın oynadığı reklamlarında çağrı merkezlerinde gerçek insanlarla muhatap olmayı vaat etmesi.
Bunu Türkiye’de birkaç markanın çağrı merkezi vaadi olarak da duymuştum. İnsanlar insanlarla muhatap olmak istiyor, çünkü botlar çoğu kez hayal kırıklığına uğratıyor.
Gelişiyorlar ve daha da gelişecekler elbette, ama bazı komplike sorunlar için hala insan desteği gerekecek ve işte o hizmet daha değerli hale gelecek.
Organik gıdayı kutsarken genellikle atlanan bir gerçek var. Eğer endüstriyel gıda olmasaydı dünyanın bu nüfusu ve bu kentleşme oranında açlık sorunu bambaşka boyutlarda olabilirdi.
Endüstri bir sorunu çözerken daha değersiz belki de daha sağlıksız bir gıda formunu öne çıkarmış olabilir, ama nihayetinde bu da bir sorunu çözüyor.
İnsan-yapay zekâ iş birliği veya üretken yapay zekanın varlığı da bazı kronik sorunları çözecektir.
Diğer yandan kimi endüstriyel ürünlerin organiklere göre daha lezzetli olabildiği gerçeğini de unutmayalım. Herkes aksini iddia eder, ama ben çocukluğumda bu kadar tatlı çilekler yediğimi hatırlamıyorum örneğin. Karpuzun kelek çıkması sorunu da daha yaygındı. Üretim teknikleri ve tohum endüstrisi tüm olumsuzluklarına rağmen bir şeyleri değiştirdi.
Yazının konusu endüstriyel gıda değil, tartışmalarla dolu bu konuyu daha fazla deşmek istemem. Ancak bu anlamda, insan kontrolünde yapay zekâ sanatının da bir karşılığı var.
Bu yazının ana fikri kesinlikle “üretken yapay zekâ bir balondur ve yakında sönecek” değil. Üretken yapay zekânın elbette inanılmaz bir potansiyeli ve geleceği var. Ancak onun yükselişi insan üretiminin değersizleşmesi anlamına gelmeyebilir.
İnsan hem kendi başına, hem de yapay zekâ ile iş birliği yaparak yapay zekanın tek başına sahip olduğundan daha değerli bir potansiyele sahip.
Zamanla bunu çok daha iyi anlayacağımızı düşünüyor, zarımı bir kez daha iyimserlikten yana atıyorum.