“Donsuz geceler dilerim” efsanesinden “havalar nasıl olursa olsun, yeter ki sizin havanız iyi olsun” temennisine meteoroloji haberlerinin eğlenceli bir geçmişi var.
Benim gibi çocukluğu bir Anadolu vilayetinde geçenler içinse ayrı bir belirsizlikti meteoroloji. Çünkü her gün yaşadığınız şehrin hava durumu tahminini almak mümkün değildi. O yıllarda İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde yaşayanlar belki fark etmemiştir. Ancak biz Eskişehir’de yaşadığımız için son derece farkındaydık.
TRT Haber bültenlerinin hava tahmini bölümünde bazı şehirler dönüşümlü yer alırdı. İç Anadolu bölgesini temsil eden iller arasında bir gün Eskişehir varsa öteki gün onun yerine Kütahya, Kırşehir veya Konya yer alabilirdi mesela.
Kar tatili heyecanıyla “Eskişehir” isminin telaffuz edilmesini beklerken İç Anadolu seçkisinde o gün için ilimizin yer almadığını görüp hayal kırıklığına uğramışlığımız çoktur.
Hoş o yıllarda dizimizi aşan karda bile kolay kolay okul tatil olmadığı için şimdiki kadar büyük bir beklenti yoktu ama hava durumunda ilimizin adını görmek bile mutluluktu.
Hey gidi hey, ilimiz İç Anadolu karmasına seçilmişti. Ayrıca bu kadar büyütecek ne vardı ki? Hava soğuk veya sıcaktı işte. Kar da günler öncesinden tartışmaları başlayacak bir doğa olayı değildi. Kışın kar yağardı ve bu çok doğaldı.
Nedense sosyal medya çağında tüm bu durumları çok abartılı yaşıyoruz.
Muhtemelen okumuşsunuzdur. Hava durumu tahminlerinin etkileşim ekonomisi sahte meteoroloji uzmanları bile doğurdu. Öyle ki iki yıl önceki bir yazıda bu sahte uzmandan ben de meteoroloji uzmanı diye bahsetmişim.
Neyse ki İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’nun duyurusuyla olay netleşti. Kendisini İTÜ Meteoroloji Mühendisliği mezunu olarak tanıtan Kerem Ökten gerçekte buradan mezun olmamıştı.
Ökten, Kadıoğlu’na küfrederek geçiştirdiği bu krizin ardından sosyal medya hesabını kilitlemişti ama tekrar açmış. Hâlâ durumdan habersiz ya da durumu umursamayan 357 bin takipçisiyle yoluna devam ediyor ve artık “Şubat ayına muazzam bir kar veriyor ama modellerde istikrar yok” gibi temkinli, mahcup tahminlerde bulunuyor.
Oysa iki sene önce “mezosiklon vortex” filan diye esip gürlüyordu. O yıl bir cuma günkü uçağım daha çarşamba gününden “çok kar yağacak tahminleri” üzerine iptal edildiğinden ve o gün geldiğinde uçak iptal ettirecek bir kar yağmadığından hiç unutmam kendisini ve mezosiklon vortex kelimesini.
Şimdi iki güvenilir kurumdan, bugünü yarına bağlayan gece için İstanbul’a kar tahmini var. Herkesin dili yandığından olay olacak ki 10Haber bu tahmini “Bakalım bu sefer tutacak mı?” üst başlığıyla haberleştirmiş.
Meteorolojinin bu kadar tartışılır hale gelmesinde sosyal medya dinamiklerinin büyük payı var elbette ve bu Türkiye’ye özgü değil. Daha yakından bakalım.
2019’da bizim bu yıl tartıştıklarımız ABD’de de tartışılmış. ABD’nin popüler Facebook meteoroloji sayfalarından Meteorologists’in duyurduğu Canavar Kar Fırtınası beklentileri karşılamayınca bu grubu bir meteoroloji uzmanının yönetmediği ortaya çıkarılmıştı. Sayfanın yöneticisi Richard Cabney yalanlamamış, “Çoğu durumda çoğu TV Meteorologundan ve Ulusal Hava Durumu Servisi’nden daha iyi performans gösterdiğime inanıyorum” diye üste çıkmaya çalışmıştı.
Tek örnek olay bu da değildi. Aynı dönemde ABD’de pek çok kar ve fırtına haberi sosyal medyada abartılı tahminlerle gündem olmuş ve gündelik hayatı aksatmıştı.
O dönem ABD’deki meteoroloji uzmanları da sosyal medyadaki bu felaket tellalı meteoroloji haberlerine tepki göstermiş, “işimizi yapmaktan çok bunları yalanlamaya vakit harcıyoruz” serzenişinde bulunmuştu.
Aslında meteoroloji tahminleri geçmişe göre oldukça başarılıydı ama sosyal medyadaki anafor bunu şaşırtıcı bir şekilde tam tersiymiş gibi göstermeyi başarabiliyordu.
Örneğin Bauer, Thorpe ve Brunet tarafından yapılan bir bilimsel çalışma tahmin doğruluğundaki artışın dikkat çekici olduğunu verilerle ortaya koyuyor.
Öyleyse burada asıl sorunun sosyal medyadaki gürültü olduğunu söyleyebiliriz.
ABD Ulusal Hava Servisi paylaşım ve raporlarına göre özellikle kar ve fırtına gibi felaket haberlerine karşı dikkat edilmesi gereken bazı noktalar var.
Birincisi; yedi günün ötesine uzanan kar ve fırtına tahminlerine oldukça şüpheci yaklaşmak gerekiyor. Aslında iki-üç günden ötesi de genel bir şüphecilik gerektiriyor. Buna karşılık telefonumuzdaki mobil uygulamalar 10 güne kadar tahmin sunuyor. Sahte uzmanlar ise neredeyse bir ay sonrasına kadar genişletebiliyor bu skalayı.
İkincisi; tahminler bir aralık halinde bile verilse genellikle daha fazlasına çapa atıyoruz. Örneğin üç ila 10 cm kar dendiğinde bunun sosyal medyadaki yansıması 10 cm ve ötesi oluyor. Oysa bu bir aralık ve aşağıya doğru da gelişebilir.
Üçüncüsü; karın miktarına fazla odaklı olmama gerekliliği. Çünkü bununla ilgili zemin sıcaklığı, o bölgenin yüksek kesimlerinde küçük bir alana yağacağının kastediliyor olması gibi pek çok değişken var. Yani bir şehirde kar yağacağı söylendiği zaman şehrin tümünün kastedilmiyor olduğu bilgisi kritik olabilir. Oysa şehirler çok geniş alanlar, yüksek bölgeleri var, yerleşim olmayan yerleri var.
Dördüncüsü; tamamen bilgisayarlar tarafından hazırlanmış modeller insan uzmanların denetiminden geçerek hazırlanmış haritalara göre daha yüksek hatalar içeriyor olabilir. O yüzden bir bilgisayar modeli ve onun üzerinden yorum yapan birini görünce bu kişinin uzmanlığı önem kazanıyor. Görülen her haritaya anlam yüklemek büyük bir yanılgı olabilir. Sahte uzmanların da yaptığı bu zaten; yoruma ve insan denetimine muhtaç, değişken modelleri sansasyonel bir gerçeklik olarak dayatmayı başarabiliyorlar. Bilgisayar modelinin tek başına bir anlam ifade etmediğini unutmamak gerekiyor.
Beşincisi; hava tahmini dediğimizde bir belirsizliğin iletişiminden söz ediyoruz. Günde birkaç kez güncellenmiş mi diye kontrol etmek gerekiyor.
Altıncısı ve önemlisi de şu; aslında bunu söylemeye bile gerek yok ama tekrarlayalım: Gerçek uzmanlara ve kurumlara kulak vermek. Evet, gerçek uzmanlar sahte uzmana göre daha sıkıcı ve onun kadar büyük cümleler kurmuyor olabilirler ama bilim böyledir zaten. Her zaman eğlenceli veya büyük cümleler kurmaz. Olasılıkların tümünü ifade edebilir ve bu istediğiniz kadar kesin bir tablo ortaya koymayabilir.
Tüm bu tavsiyelerden ve özellikle son birkaç yıldır yaşadıklarımızdan çıkan bir ders var. Bir zamanlar yaşadığımız şehrin hava tahmininin birkaç günde bir dönüşümlü verilmesini bile garipsemezken 10 gün sonra tam da bahçemize kar yağacağı bilgisinin tüm detaylarıyla doğru çıkmasını bekleyemeyiz.
Sansasyonel ve çoğunlukla işin uzmanlarına ait olmayan tahminler daha fazla dikkat çektiği için algoritmaların bunları öne çıkarabileceğini unutmamalıyız.
Kimin karikatürü olduğunu hatırlayamadım, yıllar önce gördüğüm bir karikatürde sıcaklardan bunalan bir adam meteorolojiyi arayıp “Allah belanızı versin” diye tepki gösteriyordu.
Sosyal medya anaforuna kapılıp kar düşleri kurmak ve yağmayınca meteorolojiye tepki göstermek bundan çok farklı değil açıkçası.
3 Kasım 2024 - En apolitik takılanlar bile kaçamaz: Teknolojik olan politiktir!
30 Ekim 2024 - Menendez Kardeşler Olayı: TikTok’tan Netflix’e Yeni Medya Yargısının Gücü
23 Ekim 2024 - Gülse Birsel’in dilemması
20 Ekim 2024 - “Yenidoğan çetesi” şüphelisinin sosyal medya profili, zamanımıza dair ne anlatıyor?