İngilizce dilinin büyük sözlükleri her yıl bir 'Yılın kelimesi' seçiyor, bu yılın seçimleri de yapıldı ve ilan edildi. Peki ya bizim de öyle havalı bir sözlüğümüz olsaydı acaba bu yılın kelimesi ne olurdu? Ümit Alan'ın bir önerisi var.
Her yıl aralık ayı geldiğinde dünyanın çeşitli sözlük ve kuruluşları, kendilerine göre “yılın kelimesi”ni açıklıyor. Koca bir yılı, tek bir kelimeye indirgemek çok gerçekçi bir durum değil haliyle ama fena da olmuyor bir yandan.
Hem bizcileyin malumatfuruşlara üzerine konuşup yazacak bir şeyler çıkıyor, hem de yılın bir muhasebesini de kelimeler üzerinden yapmış oluyoruz.
Bu yıl ilk davrananlardan biri Cambridge Sözlüğü oldu. Hallucinate kelimesini (Halüsinasyon Görmek) 2023’ün kelimesi olarak açıkladılar. Burada vurgu, halüsinasyon kavramının, yapay zekâ teknolojisiyle kazandığı yeni anlamaydı. Nitekim, üretken yapay zekâ araçlarının, verilen komutu yerine getirmeye çalışırken, uydurmaya ya da saçmalamaya başladığı eşiğe “halüsinasyon görme” deniyordu.
Cambridge’in Tansu Çiller’den haberi yoktur ama 1990’ları yaşayanlar halüsinasyon denince hâlâ yapay zekâdan önce Tansu Çiller’i hatırlıyor Türkiye’de. (Belki yapay zekâ vesilesiyle bu bağlantıyı unuturuz, hayırlara vesile olur, kim bilir?) Cambridge’ten önce yılın kelimesini açıklayan Collins Sözlük ise fazla zorlamadan AI yani Yapay Zekâ kelimesini 2023’ün kelimesi seçti. Doğrusu hakları da vardı. Yıl boyunca yapay zekâ konuşulmayan hafta yok gibiydi.
Merriam Webster sözlüğü ise -çevrimiçi arama verilerine de dayanarak- 2023’ün kelimesini Otantik (authentic) olarak belirledi. Bu seçimin bağlamı biraz sosyal medyadan biraz da yapay zekâdan geliyor.
Nitekim sosyal medyada otantik olmak, otantik içerik üretmek bu yıl çok konuşulan kavramlar arasındaydı. Otantikten kastedilen Tarkan’ın daha 90’larda yaptığı “başkası olma kendin ol, böyle çok daha güzelsin” çağrısı gibi bir şey olmalıydı.
Diğer yandan üretken yapay zekâ araçlarının çıktıları hakiki olanla sahte olan arasındaki çizgiyi belirsizleştirdiği için “otantik” kelimesi artık bu karışıklığı açıklamak için de kullanılır hale gelmişti.
Bu yazı yazıldığı sırada 2023’ün kelimesini son açıklayan sözlük ise Oxford University Press’ti. Onların tercihi, belki pek çoğumuzun ilk kez duyacağı rizz kelimesi oldu. Bu rizz, karizma kelimesinin içindeki rizz.
Aslında bize çok yabancı değil. Değil mi ki yılın neredeyse yarısında karizmatik cumhurbaşkanı adayı aradık, rizz bize de uygun düşer bir şekilde.
Yalnız bu rizz, biraz Z kuşağı işi bir kelime. Türkçe’ye böyle “şeytan tüyü” diye çevrilse yeri. Hani şöyle Ali Desidero misali “şeytan tüyü var bu hınzırın” makamından.
Kimi zaman “bazı çiftleri birbirine yakıştıramaz ve bu çocuk bu kızı nasıl tavlamış” filan deriz ya, işte o tavlayan çocukların sahip olduğu şey bu rizz.
Burada şaşırtıcı olan Rizz’in, geçen yılki Oxford kelimesi “Goblin Modu”nun da tersi olması.
Goblin modu biraz, sosyal medyanın yükselttiği sergileme ve estetik standartlarına karşı, umursamaz, reddedici ve biraz hırpani bir moda geçmeyi imliyordu.
Nasıl olduysa, bir yılda bu umursamaz tavırdan, karizmanın rizz’ine geçivermişiz.
İstanbul’da bir Oxford olsa biz de okur ve bilirdik herhalde bu işin sırrını.
Türkiye’de 2023’te en çok konuşulan kelimeler içinde de bir ‘riz’ var ama bu karizmanın değil, krizin ‘riz’i. Onu bir kenara ayıralım ama başka bir kelime var ki o yılın gerçek yıldızı. Öyle ki hiç dilimizden düşmedi.
“Önce altılı masanın adayı kim olacak?” sorusunun içindeydi. Sonra “CHP kurultayında Kemal Kılıçdaroğlu aday olacak mı, karşısına aday olarak kim çıkacak?” sorusunun göbeğinde yer aldı. “Muharrem İnce aday olmasa iyiydi” gibi temennilerin içinde de yan rollerde oynadı. Şimdi de “belediye başkanlığına kimler aday adayı oldu, hangileri adaylaşacak?” sorusunun içinde. “İyi Parti ittifakı bozup kendi adaylarını çıkaracak mı?” sorusu da cabası.
Hatta Beşiktaşlılar için “teknik direktör adayları” gündemiyle de biraz meşgul olduk bu arada. Tüm bunlardan yola çıkarsak, bence Türkiye için 2023’ün kelimesi: Aday.
Yılın başından bu yana sürekli aday ya da adaylar aranıyor.
Türkiye için bir başka kelime adayı da “Fenomen” olabilir bu arada.
Dilan-Murat Polat çiftinden başlayarak iskambil kâğıdı gibi birbirinin üzerine yığılın fenomenler operasyonları, bu kelimeyi ayrı bir yere koydu.
Yılın son düzlüğündeyse, artık tek bir kelime olarak okuyabileceğimiz “Fatih Terim Fonu” ile yatıp kalkıyoruz.
Son günlerde bir de “Seçilbank” kelimesi yerleşiyor gibi ama onun daha yolu var gibi.
“Eller aya, biz yaya” yahut “ne zaman adam oluruz?” tipi, yurdum insanından yakınmacı köşe yazarlığından hiç hazzetmem ama yılda bir iki kere yapsam, hoş görürsünüz belki diye düşünüyorum.
Baksanıza, bütün dünya sözlükleri yapay zekâ ve havalisindeki kelimeler üzerinde dolaşırken biz nelerin peşindeyiz.
Merak etmeyin, onların da konuşacakları bol bol skandalları vardı. Sam Bankman Fried’dan Binance’a bir dolu olay sayarız ama işte koca koca sözlükleri de var. Tüm bir yılın üzerini havalı kelimelerle örtüveriyorlar hemen.
Bizim de şöyle gelenekselleşmiş bir sözlüğümüz olaydı da çıkıp yılın kelimesi “Yüzyıl” filan diyeydi fena olmaz mıydı?
O zaman da bir taraf, “Cumhuriyetin 100. Yılına” diğer taraf “Türkiye Yüzyılı”na çekerdi kelimeyi. İki yandan çekiştirirken koparıverirdik neme lazım. Belki de öyle yılın kelimesini açıklayan bir sözlüğümüz olmadığı iyi.
Hem ne diyordu Oğuz Atay’ın Hikmet Benol’u: Kelimeler Albayım, bazı anlamlara geliyor.