Güzellik yarışmaları kadını erkek karşısında ‘süs bebeği’ gibi konumlandırması ve dış görünüşe odaklı sığlığı ile bir süredir zamanın ruhuna ters bulunuyordu. Geçen hafta Japonya tacı öyle birinin başına taktı ki bu kez yolun sonu gelmiş olabilir.
Japonya bir haftadır yeni güzellik kraliçesi Carolina Shiino’a bakıp soruyor: Böyle Japon güzeli olur mu? “Böyle”den kasıt kraliçenin güzel olmaması değil. 26 yaşındaki Carolina, uzun boyu, dengeli proporsiyonları ve zarafetiyle gerçekten güzel. Ama “Japon” güzeli değil annesi de babası da Ukraynalı olan bir “Slav” güzeli.
Öte yandan bir Japon. Ukrayna’da doğmuş. Annesi babasından boşanıp bir Japonla evlenince beş yaşındayken Japonya’ya gelmiş. Ülkenin örf ve adetlerini biliyor, dilini mükemmel konuşuyor. En önemlisi de yarışmaya katılmak için gerekli olan Japon pasaportunu taşıyor, bir Japon vatandaşı.
Güzellik yarışmaları yalnızca dış görünüşe odaklandıkları için eskiden de eleştirildi. Feminizmin yeniden yükselişiyle bu eleştiri daha da yüksek sesle dile getirilir oldu. Metoo’dan sonra çarşı pazar hepten dağıldı.
Şimdiyse devir “çeşitlilik” ve “kapsayıcılık” devri, açıktan ırkçılık zamanın ruhuna çok ters. Ukraynalı bir genç kadın kendinde Japonya’da güzellik yarışmasına katılma cesaretini bulabiliyor, üstelik seçilebiliyor. Ama Japonlar da tartışmadan edemiyor: Böyle Japon güzelliği mi olur!
Otantik Japon güzelliği deyince akla ilk gelenin düz siyah saçlar ve açık ten olduğunu Carolina Shiino da biliyor ama bakın tartışmalara nasıl cevap veriyor:
“Yarışmayı kazanmam, kimin Japon sayılıp kimin sayılmayacağı konusundaki fikirleri değiştirir umarım. Bana sürekli Japon olmadığım söylendi ama kesinlikle Japonum. Bu yüzden kendime inanarak Miss Japan yarışmasına katıldım. Böyle tanınmak beni gerçekten mutlu etti. Dış görünüşü ve kimliği arasındaki fark yüzünden kaygı yaşayan benim gibi çok insan var. Ama çeşitliliğin gerekli olduğu bir çağda yaşıyoruz. ”
Japonya tarihi boyunca göçlere kapalı bir ülke oldu. Irklar arası evlilik olmayınca dış görünüş özelliklerini büyük ölçüde korudu. Sarışın, kıvırcık saçlı, esmer tenli bir Japon hayal etmeye çalışın. Ben edemem çünkü hiç görmedim. “Japon güzeli” deyince akla siyah saçlı, beyaz tenli, yüz hatları zarif orta boylu kadınların gelmesi bu yüzden.
Ama nüfusun gittikçe yaşlanması ve iş gücünün giderek azalması Japonya’yı dünyaya açılmaya, daha doğrusu kendini dünyaya açmaya zorluyor. Bu demektir ki dünyanın en saf ırkı da yavaş yavaş “bozulacak”.
Ama tek mesele çeşitlilik değil de değil. Japon arkadaşım Miwako’ya “Nedir bu tartışmanın aslı” diye sordum, şunları anlattı.
“Japonya’da birden fazla Miss Nippon (Japonya) yarışması var. Hiçbiri çok popüler değil ama zaman zaman haberlere konu oluyor. En çok da etnik Japon olmayan biri seçildiği zaman tartışılıyor, gündeme geliyor.
Mesela 2015’te Ariana Miyamoto seçilmişti, annesi Japon babası siyah bir Amerikalıydı. Miyamoto Japonya’nın ilk melez güzeliydi. O zaman da ırk ve kimlik konusu çok tartışılmıştı.
Buradaki genel kanı bu seçimin politik olduğu, hükümetin ve iş insanlarının sonucu etkilediği yönünde. İnsanlar Ukrayna’ya jest yapıldığını düşünüyor.”
Miwako’nun anlattıkları genel havayı yansıtıyor. Sosyal medyada yazılıp çizilenin, dünya basınında çıkan haberlerin köpüğünü alırsanız geriye de bu kalıyor zaten. Bazıları “Böyle Japon güzeli olur mu” dışında bir soru daha soruyor: Ukraynalı değil de Rus olsa seçilir miydi?