16. Gün
4 Ağustos 2023
Cumhuriyet'e 100 Gün
Lozan Antlaşmasından 29 Ekim’e günbegün yaşananlar
Ali Fuat Cebesoy’a göre Lozan: Bize yepyeni, hür ve müstakil bir Türk vatanı ve devleti kazandırdı

Ali Fuat Cebesoy, Kurtuluş Savaşı’nın en kritik aşamalarını cepheden uzakta Moskova’da geçirdi. Yıllar sonra yaptığı değerlendirmesi sadece birkaç paragraftan ibaret.

Ali Fuat Cebesoy’a göre Lozan: Bize yepyeni, hür ve müstakil bir Türk vatanı ve devleti kazandırdı

Ali Fuat Cebesoy, Mustafa Kemal’in Anadoluya geçerek bir milli kurtuluş hareketi başlatması kararının alınmasında çekirdek kadroda yer alan çok önemli bir isim.

Mustafa Kemal’in Harbiye’den sınıf arkadaşı ve yakını. Ayrıca Mustafa Kemal’in Samsun’a gitmesinde kritik bir rolü var; bir akrabası aracılığıyla Sarayın ve İngiliz işgal güçlerinin Mustafa Kemal’in gidişine onay vermesine yardım ediyor.

Ta ilk günden itibaren Mustafa Kemal’in de en güvendiği isimlerden biri ama Garp Cephesi Kumandanlığı sırasında Çerkes Ethem ile başa çıkamaması ve düzenli orduyu oluşturamaması nedeniyle hayal kırıklığı yaratıyor. Cephe komutanlığından alınıyor ve Moskova’ya Büyükelçi gönderiliyor. Sonra da Meclis’te Mustafa Kemal’in Başkanvekili olarak görev yapıyor.

İki paragrafta Kurtuluş Savaşı

Yıllar sonra yazdığı anılarına Kurtuluş Savaşı sırasında cepheden uzak kalmış bir askerin savaş hakkındaki eleştirel görüşleri hakim. Dünya siyasetini yakından izleyen bir entellektüel olduğu belli olan Cebesoy’ın ‘Siyasi Hatıralar’ adlı anı kitabından, Kurtuluş Savaşı’nın en kritik dönemlerine ilişkin şu kısa satırlar fikir verici:

Türk Garp Cephesi, Yunan taarruzuna mevzii bir mukavemet göstermeye başlamıştı. Demirci, Gediz taarruzlarımızla Birinci ve İkinci İnönü müdafaamıza rağmen 1921 yılında Kütahya ve Eskişehir’de mağlubiyete uğramıştık. Bunun sebep olduğu askeri zaafı aynı senenin Ağustos ve eylül aylarında Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın kumandası altında kazanılmış olan Sakarya Meydan Muharebesiyle telafi etmiştik.

Fransa, Ankara hükümetini resmen tanımıştı. Yeniden tensik edilen Türk ordusu, siyaset ve bakımsızlık yüzünden yıpranmış olan Yunan ordusunu, Gazi’nin mahirane idaresi altında, 1922 Ağustosunda mağlup ve perişan etmiş, İzmir geri alınmıştı.

Cebesoy bu kısa satırların ardından İtilaf Devletleri arasındaki ayrılıkları, Fransa-İngiltere çekişmesini ve Yunanistan’ın karışan iç politikasını anlatıyor, bir yerde bölünen müttefiklerin Mudanya mütarekesini istemeye ve Lozan’a mecbur kaldığını anlatıyor. Ama bu mecburiyet Türk ordusunun başarısından çok İtilaf Devletleri’nin kendi iç çekişmelerinden kaynaklanıyor adeta.

Lozan’a bir paragraf övgü, beş paragraf eleştiri

Cebesoy’un Lozan değerlendirmesi şöyle:

Mudanya askeri, Lozan siyasi konferanslarında imza edilen muahedeler bize, yep yeni hür ve müstakil bir Türk vatanı ve devleti kazandırdı. Montrö Mukavelesi ile Boğazlar hakkındaki noksanlar tamamlanmış, İkinci Umumi Harbe takaddüm eden günlerde de Hatay’ın ana vatana iltihak etmesi neticesinde cenup hududlarımızın bir kısmındaki vaziyet tamamiyle düzelmişti. Fakat Suriye ile olan hudut kısmında vatandaşlarımıza ait bir takım mevzii haksızlıklar olduğu gibi kalmıştı.

Eski Musul vilayetiyle olan hududumuza gelince, bize açıkça hasım olup yeni İngiliz kabinelerinde de Hariciye Nazırlığını muhafaza eden Lord Curzon’a fazla kapıldığımızı ve kabineler değiştikçe bu zatın bize düşmanlığı bırakıpo dost olacağını ümit etmek suretiyle gösterdiğimiz gafleti burada itiraf etmeliyim.

Bu cephedeki hududumuzu Revandiz’den (Kuzey Irak’ta Kandil dağlarının hemen Güneyinde, Erbil’in ise kuzeyinde kalan bir kasaba ve yol kavşağı) geçirmek herhalde mümkün olacaktı. Sulh başladığında bu kasaba bizim kıtalarımızın elinde idi. İngiliz makamları mütareke gibi şartları tanımadan üstün kuvvetlerle Revandiz’i alacağını erkan-ı harbiye umumiye reisliğiniz pek ala takdir edebilirdi. Vaktiyle orasını çok takviye edip İngiliz taarruzunu defedebilmiş olsaydık, Musul meselesinin hal şekli büsbütün başka olurdu.

Musul petrollerinin yarı hissesini İngiliz bahriyesi ile Shell kumpanyası aralarında yarı yarıya taksim etmişlerdi. Diğer hisselerden bir kısmı Amerikan petrol şirketine ve Fransız hükümetine verilmişti. Mal sahibi telakki edilen Gülbenkyan’a da yüzde beş hisse verilmişti.

Tamirat ve tazminat hususunda Lozan’da pek çok fedakarlıklar yapmış, Osmanlı borçlarını geniş bir zihniyetle âli cenabane bir surette tanımış olmamız hasebiyle, varisi olduğumuz Osmanlı Devleti’nin petrol gibi varlığından bizi de istifade ettirmeleri mümkündü. Başmurahhasımız, hisseler dağıtılırken, Türkiye’ye Gülbenkyan’dan daha fazla hisse koparamaz mıydı?

Lozan Muahedesi hakkında serdetmek istediğimiz mütalaa vesaire  o günlerin, yani 35 sene evvelinin şartlarına ve vaziyetine göre yürütülmüştür. O tarihten bugüne kadar ne müttefiklerimizle, ne kardeş ve dost Arap komşularımızla aramızda ihtilaf üzre kalmış hiçbir mesele yoktır. Bunu da tebarüz ettirmeyi vazife bilirim.

16