Efendiler,
Mondros Ateşkes Anlaşmasından sonra, düşman devletler tarafından Türkiye’ye dört defa barış şartları teklif edilmiştir. Bunların birincisi, Sevres taslağıdır. Bu taslak, hiçbir görüşmenin ürünü olmayıp İtilâf Devletleri tarafından Yunan Başvekili Mösyö Venizelos’un da katılmasıyla düzenlenmiş ve Vahdettin’in Hükûmeti tarafından, 10 Ağustos 1920’de imza edilmiştir.
Bu taslak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce tartışılmaya değer bile sayılmamıştır.
İkinci barış teklifleri, Birinci İnönü Savaşından sonra toplanan Londra Konferansının sonunda 12 Mart 1921 tarihinde yapılmıştır. Bu teklifler, Sevres Antlaşması‘na bazı değişiklikler getiriyor ise de, üzerinde durulmamış olan meselelerde Sevres taslağındaki maddelerin olduğu gibi bırakıldığını kabul etmek gerekir.
Bu teklifler, bizce tartışmaya yol açmadan İkinci İnönü Savaşının başlamasıyla sonuçsuz kalmıştır.
Üçüncü Barış teklifleri 22 Mart 1922’de, yani Sakarya Zaferinden ve Fransızlarla imzalanan Ankara Anlaşmasından sonra ve yakında yeni bir saldırımızın beklendiği sıralarda, Paris’te toplanan İtilâf Devletleri Dışişleri Bakanları tarafından yapılmıştır. Bu tekliflerde, artık işe Sevres taslağını temel olarak ele alma şeklinden vazgeçilmiş ise de, ana çizgileri ile millî gayemizi gerçekleştirmekten uzaktı.
Dördüncü teklif Lozan Antlaşmasının imzalanmasıyla sonuçlanan görüşmelerdir.
İtilâf Devletlerince Türkiye’ye kabul ettirilmesi düşünülen esaslar ile, Millî Mücadele sayesinde ulaşılan sonucu açıkça gözler önüne serebilmek için, bu dört türlü teklif arasıda en önemli noktaları içine alacak şekilde kısa bir karşılaştırma yapmayı yararlı sayarım:
I. SINIRLAR
A) TRAKYA SINIRI
Sevres’de: Çatalca hattından biraz ileride bulunan Podima- Kalikratya hattı.
Mart 1921 teklifinde: Söz konusu edilmemiştir.
Mart 1922 teklifinde: Tekirdağ bize, Babaeski, Kırkkilise ve Edirne Yunanlılara kalacak şekilde bir hat.
Lozan’da: Karağaaç da bizde olmak üzere Meriç hattı.
B) İZMİR BÖLGESİ
Sevres Taslağında: Bu bölgenin sınırları, Kuşadası, Ödemiş, Salihli, Akhisar ve Kemer İskelesine az çok yakın yerlerden geçmektedir.
Bu bölge, Türk hâkimiyetinde kalacak, fakat Türkiye, bu hâkimiyetini kullanma hakkını Yunanistan’a devredecek, Türk hâkimiyetinin belirtisi olarak, İzmir şehrinin dış siperlerinden birinde Türk bayrağı bulunacak. Bir bölge meclisi toplanacak ve beş yıl sonra bu meclis, bu bölgenin sürekli olarak Yunanistan’a katılmasına karar verebilecekti.
Mart 1921 teklifinde: İzmir şehri Türk hâkimiyetinde kalacak, İzmir şehrinde bir Yunan kuvveti bulunacak ve İzmir bölgesinin geri kalan yerlerinde çeşitli unsurların nüfus oranlarına göre oluşturulacak bir jandarma birliği görev alacak ve buna İtilâf Devletleri’nin subayları komuta edecek.
Yönetim işlerinde de yine aynı nüfus oranı göz önünde bulundurulacak, bölgenin Milletler Cemiyeti’nce tayin edilecek bir Hristiyan valisi olacak, bunun yanında seçim yoluyla kurulmuş bir meclis ile bir danışma kurulu bulunacak. Valilikçe, Türkiye’ye gelir artışına göre ayarlanacak bir vergi konacak. Bu anlaşma beş yıl süre ile geçerli olup iki taraftan birinin isteği üzerine Milletler Cemiyeti’nce değişikliğe uğratılabilecek.
Mart 1922 teklifinde: Bütün Anadolu ve dolayısıyla İzmir’in de bize geri verileceği yolunda aldatıcı bir vaat. İzmir Rumlarının yönetime adaletli bir şekilde katılmasını sağlamak için ve aynı hakkın Yunanistan’da kalacak Edirne Türkleri’ne de verilmesi şartıyla bir yöntem tespiti konusunda İtilâf Devletleri, Türkiye ve Yunanistan ile anlaşacaklardır.
Lozan’da: Elbette bu gibi meseleler söz konusu bile edilmemiştir.
C) SURİYE SINIRI
Sevres’de: Akdeniz kıyısında aşağı yukarı Karataş burnundan başlayarak Osmaniye, Bahçe, Gaziantep, Birecik, Urfa, Mardin ve Nusaybin’i epey güneyde ve Suriye topraklarında bırakan bir sınır.
Mart 1921’de: Aşağı yukarı şimdiki sınır olmak üzere Fransızlar’la ayrıca bir anlaşma imzalanmıştır.
Lozan’da: 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Anlaşması‘ndaki sınır olduğu gibi bırakılmıştır.
D) IRAK SINIRI
Sevres’de: İmadiye bizde kalmak şartıyla, Musul ilinin kuzey sınırı.
Mart 1921 teklifinde: Söz konusu edilmemiştir. Mart 1921 teklifinde: Söz konusu edilmemiştir.
Lozan’da: Çözümü daha sonraya bırakılmıştır.
E) KAFKAS SINIRI
Sevres’de: Türk, Ermeni sınırının belirlenmesi Amerika Cumhurbaşkanı Wilson’a bırakılmıştır. Wilson, sınır olarak Karadeniz kıyısında Giresun’un doğusundan başlayan, Erzincan’ın batı ve güneyinden, Elmalı, Bitlis ve Van Gölü‘nün güneyinden geçen birçok noktada Dünya Savaşındaki Türk-Rus Cephesini izleyen bir hattı göstermiştir.
Mart 1921 teklifinde: Miletler Cemiyeti, bir Ermeni yurdu kurulması için doğu illerinden Ermenistan’a bırakılacak toprakların tespiti için bir komisyon kuracak, Türkiye bu komisyonun kararını kabul edecek.
Lozan’da: Bu konu ortadan kaldırılmıştır.
F) BOĞAZLAR BÖLGESİ
Sevres’de: Rumeli’nin Türkiye’de kalan bütün parçaları.
Anadolu’nun Adalar Denizi üzerinde aşağı yukarı İzmir bölgesinin sınırından başlayarak Manyas Gölünün güneyine, Bursa’nın ve İznik’in biraz kuzeyinden ve Sapanca Gölü‘nün batı ucundan Ahabadr deresinin göle döküldüğü yere kadar uzanan bir hatla sınırlandırılmış bölge. Bu bölgelerde asker bulundurmak ve askerî harekâtta bulunmak hakkı yalnız İtilâf devletlerine aittir. Bu bölgedeki Türk jandarması da İtilâf devletlerinin komutası altında olacaktır.
İtilâf devletleri, bu bölge içinde, askerî maksatlarla kullanılabilecek yol ve demiryolu yapımını yasaklayabileceği gibi, yapılmış olan yollardan bu gayeyle kullanılacak olanları da tahrip ettirilebilecektir.
Mart 1921 teklifinde: Çanakkale güneyinde Bozcaada karşısından Karabiga’ya çekilen hattın kuzeyi ile Boğaziçi’nin her iki yakasında 25 kilometrelik bir bölge.
Çanakkale Boğazına hâkim olan her iki tarafındaki adalar.
İtilâf Devletleri yalnız Yunanistan’a kalacak olan Gelibolu ve bize kalacak olan Çanakkale’de asker bulunduracak böylece İstanbul’u ve İzmit yarımadasını boşaltacak, Türkiye’nin İstanbul’da asker bulundurmasına ve Anadolu’dan Rumeli’ye ve Rumeli’den Anadolu’ya asker geçirmesine izin verecektir.
Mart 1922 teklifinde: Çanakkale’nin güneyinde Erdek Yarımadası dışarıda kalmak üzere Çanakkale Sancağı, Boğaziçi’nin güneyinde o zaman tarafsız sayılan bölge, yani aşağı yukarı İzmit Yarımadası askersiz bölge olacaktır.
Bizde İtilâf Devletleri’nin işgâl kuvvetleri kalmayacaktır.
Lozan’da: Gelibolu Yarımadası ile Kumbağı, Baklaburnu hattının güneydoğusu, Çanakkale bölgesinde, kıyıdan yirmi kilometrelik bir yer ve Boğaziçi’nin iki yakasında kıyıdan onbeş kilometrelik birer bölge ve Marmara’da da İmralı dışındaki adalarla İmroz ve Bozcaada, askerden arınmış bir duruma getirilecektir.
Hiçbir yerde İtilâf Devletleri’nin işgal kuvvetleri kalmayacaktır.
2. GÜNEYDOĞU ANADOLU
Sevres’de: Fırat’ın doğusunda ve Ermenistan, Irak ve Suriye arasında kalan bölge için İtilâf Devletleri temsilcilerinden kurulacak bir komisyon özerk bir yönetim şekli hazırlayacaktır.
Antlaşmanın imzalanmasından bir yıl sonra bu bölgenin Kürt halkı Milletler Cemiyeti Meclisi’ne başvurarak Kürtlerin çoğunluğunun Türkiye’den ayrı bağımsız bir devlet kurmak istediklerini ispat ederse ve Meclis de bunu kabul ederse, Türkiye bu bölgedeki her türlü haklarından vazgeçecektir.
Mart 1921 teklifinde: İtilâf Devletleri, şimdiki durumu göz önünde tutularak, bu konuda Sevres taslağında değişiklik yapılmasını dikkate alma eğilimindedir. Şu şartla ki, özerk yönetilen bölgelerle Kürt ve Asuri-Keldanî çıkarlarının yeterince korunması için tarafımızdan kolaylıklar gösterilsin…
Mart 1922 teklifinde: Söz konusu edilmemiştir.
Lozan’da: Elbette söz konusu ettirilmemiştir.
3. EKONOMİK ÇIKAR BÖLGELERİ
Sevres Antlaşmasından sonra İtilâf Devletleri’nin aralarında imza ettikleri üçlü anlaşmaya göre:
a) Fransız çıkar bölgesi: Suriye sınırıyla aşağı yukarı Adana ilinin batı ve kuzey sınırı, Kayseri ile Sivas’ın kuzeyinden geçen ve Muş‘u dışarıda bırakarak bu kasabaya yaklaştıktan sonra Cizre’ye giden bir hattın içinde kalan bölge.
b) İtalyan çıkar bölgesi: İzmit Yarımadasından çıktıktan sonra Afyonkarahisar’a kadar Anadolu demiryolu hattı ve oradan Kayseri yakınlarında Erciyes Dağı yöresine kadar giden hatla İzmir bölgesi, Adalar Denizi, Akdeniz ve Fransız bölgesi arasında kalan bölge.
Mart 1921’de: Bekir Sami Bey ile Fransız ile İtalyan Dışişleri Bakanları arasında imza olunup Hükûmetçe reddedilen anlaşmalara göre:
a) Fransız çıkar bölgesi: O sırada Fransız işgali altında bulunan yerlerle Sivas, Elâzığ ve Diyarbakır illeri.
b) İtalyan çıkar bölgesi: Antalya, Burdur, Muğla, Isparta Sancaklarıyla Afyonkarahisar, Kütahya, Aydın ve Konya Sancaklarının daha sonra tayin edilecek kısımları.
Mart 1922 teklifinde: Söz konusu edilmemiştir. Lozan’da: Söz konusu edilmemiştir.
4. İSTANBUL
Sevres’de: Antlaşma samimiyetle uygulanmadığı takdirde İstanbul da bizden alınacaktır.
Mart 1921 teklifinde: Bu tehdidin kalkacağı, Türkiye’nin İstanbul’da asker bulundurulabileceği ve Boğaziçi’nin çevresindeki askerden arınmış bölgeden askerî kuvvet geçirilmesine izin verileceği belirtilmiştir.
Mart 1922 teklifinde: İstanbul’dan çıkarılacağımız tehdidinin kaldırılacağı ve İstanbul’da bulundurulabilecek Türk kuvvetinin arttırılacağı vaad edilmektedir.
Lozan’da: Söz konusu olmamıştır.
5. VATANDAŞLIK
Sevres’de: Gerek Yunanistan’da dahil olmak üzere İtilâf Devletleri’nden gerek yeni kurulan devletlerden birinin (Ermenistan v.b) vatandaşlığına girmek isteyen Türk uyruklulardan hiç kimseye Türk Hükûmeti’nce engel olunmayacak ve bunların yeni vatandaşlığı kabul edilecektir.
Mart 1921 teklifinde: Söz konusu edilmemiştir.
Mart 1922 teklifinde: Söz konusu edilmemiştir.
Lozan Antlaşmasında: Söz konusu edilmemiştir.
Ancak, görüşmeler sırasında, İtilâf Devletleri, bir kimsenin vatandaşlığını belirleme hususunda, Türkiye’deki yabancı elçilik ve konsoloslukların verecekleri belgelerin yeterli sayılmasını istemişlerdir. Bu teklif, Sevres taslağının yukarıda söz konusu olan 128. maddesinin yeni bir şekliydi. Hiç şüphe yok ki tarafımızdan reddedilmiştir.
6. HUKUKİ KAPİTÜLASYONLAR
Sevres’de: İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya’nın temsil edildikleri dört üyeden kurulu bir komisyon, kapitülasyonlardan yararlanan diğer devletlerin uzmanlarıyla birlikte yeni bir şekil düzenleyecek ve Osmanlı Hükûmeti’ne danıştıktan sonra bu şekli tavsiye edebilecek.
Osmanlı Hükûmeti bu şekli kabul edeceğini şimdiden taahhüt edecek.
Mart 1921 teklifinde: Bu komisyonda Türkiye’nin de temsil edilmesine İtilâf Devletleri razı olmaktadır.
Mart 1922 teklifinde: Aynı teklif.
Lozan’da: Kapitülasyonlarla ilgili hiçbir kayıt yoktur.
Danışma niteliğinde olmak üzere, birkaç yabancı uzmanı beş yıl için hizmetimize almayı kabul ettik.
7. AZINLIKLARIN KORUNMASI
Sevres’de: 1918 Ateşkes Antlaşmalarından sonra yapılan bütün antlaşmalarda yer alan hükümlerden başka, Türkiye’ye, özellikle aşağıdaki hususlar kabul ettirilmek istenmiştir:
a) Yerlerinden ayrılmış olan ve Türk olmayan bütün halkın eski yerlerine gönderilmesi.
Başkanları Milletler Cemiyeti’nce tayin edilecek olan hakem komisyonları aracılığıyla bunların haklarının geri verilmesi; bu komisyonlar istedikleri takdirde, Türk olmayan halkın zarar görmüş mal ve mülklerinin onarımı için de ücretleri Hükûmetçe ödenecek işçilerin sağlanması, zorla göç ettirme ve buna benzer işlerde parmağı bulunduğu, söz konusu komisyonlar tarafından iddia edilen bütün şahısların sürgün edilmesi vb.
b) Türk Hükûmeti, azınlıkların parlamentoda kendi nüfusları oranında temsil edilmelerini sağlayan ve bir seçim kanunu tasarısını, iki yıl içinde İtilâf Devletleri’ne sunacaktır.
c) Patrikhaneler ile bunlara benzer kuruluşlara tanınmış olan bütün imtiyazlar arttırılarak daha da sağlamlaştırılmakta ve bunların idare ettikleri okul, yetimhane v.b. konusunda ogüne kadar hükûmetin sahip olduğu sınırlı denetleme hakkı da elinden alınmaktadır.
d) İtilâf Devletleri, Milletler Cemiyeti Meclisi’nin görüşünü aldıktan sonra, bu kararların uygulanmasını sağlayacak gerekli tedbirleri tespit edecektir. Türkiye bu konuda sonradan
alınacak her tedbiri kabul edeceğini şimdiden taahhüt edecektir.
Mart 1921 teklifinde: Azınlıklar söz konusu edilmemiştir. Bu teklifte Sevres’de yapılacak değişiklikler yer aldığı için, bundan adı geçen antlaşmanın azınlıklarla ilgili bölümünün değiştirilmeyeceği sonucu çıkarılabilir.
Mart 1922 teklifinde: Türkiye ve Yunanistan’daki azınlıklarla ilgili bir sıra tedbirin teklif edileceği ve bunların gereğince uygulanmasını kontrol için Milletler Cemiyeti’nce komiserler tayin edileceği yazılıdır.
Bu bir sıra tedbirin neler olduğu açıklanmamıştır.
Lozan’da: Misak-ı Millî‘mizde kabul etmiş olduğumuz üzere ve yalnız Müslüman olmayanlar için Dünya Savaşından sonra yapılan bütün milletler arası antlaşmalarda yer alan hükümler.
8. ASKERLİKLE İLGİLİ HÜKÜMLER
Sevres’de:
a) Türkiye’nin Silâhlı kuvvetleri şu sayıları aşmayacaktır. Saray Muhafız Birliği – 700 Kişi, Jandarma – 35.000 Kişi, Jandarma’yı desteklemek üzere özel birlikler – 15.000 Kişi Toplam 50.700 Kişi
Bu sayıya Harp Akademisi ve askerî okullar öğrencileri ile, depo birliklerinde ve çeşitli görevlerde çalışan er ve subaylar da dahildir.
Özel birliklerin 15 batarya dağ topu bulunabilecek, çöl veya ağır top olmayacaktır.
Memleket, çeşitli bölgelere ayrılacak ve her bölgede bir jandarma birliği (legion) bulunacaktır.
Jandarmanın topu ve teknik araçları bulunmayacaktır.
Özel birlikler, kendi bölgelerinin dışında kullanılmayacaktır.
Jandarma subayları arasında, sayıları 1.500’ü geçmemek üzere yabancı subaylar bulunacaktır. Her bölgedeki yabancı subaylar aynı milletten olacaktır.
Daha sonra tespit edilecek olan bu bölgelerin sayısı belirtilmemiş olmakla birlikte, bunun İtilâf Devletleri’nin düşüncesine göre, en az dört olacağı, antlaşmanın bazı hükümlerinden ve özellikle bir birliğin kuvvetinin bütün birlikler kuvvetinin dörtte birini aşmayacağı yolundaki hükümden çıkarılabilir. Böylece İngiliz, Fransız ve İtalyan subaylarının birer bölgesi bulunacağı gibi, Belki Yunanistan’a belki de ileride Ermenistan’a birer bölge verilmesi düşünülmüştür.
Özel birliklerin erleriyle, jandarmalar hep paralı olup bunlar en az iki yıl askerlik yapacak ve mecburî askerlik hizmeti kalkacaktır.
Her bölgedeki birliğe alınacak er ve çeşitli unsurların birlikte temsil edilmesine mümkün olduğu kadar dikkat edilecektir.
Deniz kuvvetlerimiz, yedi gambot ve altı torpidoyu geçmeyecek, hiç bir uçağımız ve güdümlü balonumuz olmayacaktır.
İtilâf Devletleri’nin kara, deniz ve hava denetleme komisyonlarının memleketimiz içinde her türlü denetleme hakları olacaktır. Özellikle Kara Denetleme Komisyonu: Türkiye’nin kullanabileceği, polis, gümrükçü, orman korucusu vb. görevlilerin sayısını belirleme, artacak silâh ve cephanemizi teslim alma, memleketimizi bölgelere ayırma, her bölgede bulunacak jandarma ve özel birlik sayısını tespit etme, bunların hangi işlerde ve ne şekilde çalıştırıldıklarını denetleme, yabancı subayların sayılarını ve oranlarını tayin etme, Hükûmetle işbirliği yaparak yeni silâhlı kuvvetlerimizi düzenleme gibi işlerle görevli olacaktır.
Mart 1921 teklifinde: Jandarma sayısı 45.000’e, özel birliklerin sayısı 30.000’e çıkarılmıştır.
Jandarmanın memleket içindeki dağıtım şekli, yukarıda sözü edilen İtilâf Devletleri temsilcilerinden kurulu Denetleme Komisyonu ile Hükûmet arasında anlaşmaya varılarak tespit edilecektir.
Jandarma subay ve astsubay oranı arttırılacaktır. Yabancı subayların sayısı azaltılacak ve bunların birliklere dağıtılması Denetleme Komisyonu ile hükûmet arasındaki anlaşmaya göre kararlaştırılacaktır (Bununla, belki de her bölgede aynı milletten yabancı subayların bulunmayacağı kastedilmiştir).
Mart 1922 teklifinde: Paralı asker şeklinin devam ettirilmesi, jandarmanın 45.000’e, özel birliklerin 40.000’e çıkarılması.
Jandarma’da, yabancı subaylara görev verilmesi Türkiye’ye tavsiye edilmekle birlikte, bu nokta şart olarak ileri sürülmemektedir.
Lozan’da: Trakya ve Boğazlar’da askerden arınmış duruma getirilen bölgelerle ilgili sınırlandırmalar dışında hiçbir kayıt yoktur. Üstelik, Boğaziçi’nin iki yakasındaki askerden arınmış bölgede, 12.000 asker bulundurabilme hakkını elde etmişizdir.
9. CEZA
Sevres’de: Türkiye harp sırasında harp kurallarına aykırı şekilde hareket etmiş veya Türkiye içinde zulüm yapmış, zorla sürgün etme v.b. işlere karışmış olan kimseleri, istedikleri takdirde, İtilâf Devletleri’ne (Yunanistan dahil) ve Türkiye’den toprak almış devletlere (Ermenistan v.b.) teslim edecektir. Bu gibi kimseler, kendilerini isteyen devletin Divan-ı Harb’i tarafından yargılanıp cezalandırılacaktır.
Mart 1921 teklifinde: İtilâf Devletleri’nin teklifinde bundan söz edilmemiştir. Ancak, Bekir Sami Bey’in, İngilizler’le imza etmiş olduğu esirlerin geri verilmesi ile ilgili sözleşmede, elimizdeki bütün İngilizleri serbest bırakarak bir kısım Türkleri suçlu sayıp İngilizlerin elinde bırakmaya razı olması, Sevres taslağında yer alan önceki hükümlerin daha hafifletilmiş şeklinden başka bir şey değildir.
Mart 1922’de: Bu konu üzerinde durulmamıştır.
Lozan’da: Bundan söz edilmemiştir.
10. MALİ HÜKÜMLER
Sevres’de: İtilâf devletleri, Türkiye’ye yardım olsun diye, İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden kurulu bir Maliye Komisyonu oluşturacaklar; bu komisyonda danışman olarak bir Türk komiseri bulunacaktır.
Bu komisyonun görev ve yetkileri aşağıdaki şekilde olacaktır:
a) Türkiye’nin gelirlerini korumak ve arttırmak için her türlü tedbiri alacaktır.
b) Türk Meclis-i Mebusanına sunulacak olan bütçe, daha önce Maliye Komisyonu’na verilecek ve onun kabul ettiği şekilde Meclis’e gönderilecektir. Meclis’in yapacağı değişiklikler, ancak komisyonca uygun görülürse yürürlüğe konabilecektir.
c) Komisyon, malî kanun ve tüzüklerin uygulanmasını, doğrudan doğruya kendisine bağlı bulunan ve üyeleri kendisinin uygun bulacağı kimselerden seçilip tayin edilecek olan Türk Maliye Teftiş Kurulu aracılığıyla denetleyecektir.
d) Düyûn-ı Umumiye İdaresi ve Osmanlı Bankası ile anlaşarak Türkiye’nin para işlerini düzenleyecek ve düzeltecektir.
e) Türkiye’nin, Düyûn-ı Umumiye’ye ayrılan gelirleri dışındaki bütün gelirleri bu Maliye Komisyonu’nun emrine verilecektir. Komisyon bunlarla:
Önce, kendisine ve Türkiye’de kalacak olan İtilâf Devletleri işgal kuvvetlerine ait giderleri karşıladıktan sonra, 30 Ekim 1918 tarihinden beri İtilâf Devletleri ordularının gerek bugünkü Türkiye’de gerek Osmanlı İmparatorluğu’nun başka yerlerindeki giderlerini ödeyecektir.
İkinci olarak, Türkiye yüzünden zarar görmüş olan İtilâf Devletleri uyruklarının zarar ve ziyanını ödeyecektir.
Türkiye’nin ihtiyaçları bundan sonra dikkate alınacaktır.
f) Hükûmetçe verilecek her bir imtiyaz için Maliye Komisyonu’nun uygun bulması şarttır.
g) Bugün yürürlükte olan, bazı gelirlerin doğrudan doğruya Düyûn-ı Umumiye tarafından toplanması şekli, Komisyonun onayı ile mümkün olduğu kadar genişlemesine yaygınlaştırılacak ve bütün Türkiye’ye uygulanacaktır.
Gümrükler, Maliye Komisyonu tarafından tayin veya işten çıkarılabilecek ve kendisine karşı sorumlu olacak bir genel müdürün yönetiminde bulunacaktır.
Mart 1921 teklifinde: Yukarıda sözü edilen Maliye Komisyonu, Türk Maliye Nâzırının gönüllü başkanlığı adı altında bulunacaktır. Komisyonda bir Türk temsilci bulunacak ve bunun, Türk Maliyesi ile ilgili konularda oyu olacaktır. İtilâf Devletleri’nin malî çıkarları ile ilgili konularda ise, Türk temsilcinin yetkisi, ancak danışma niteliğinde olacaktır.
Türk Parlamentosu, Türk Maliye Nâzırı ile Maliye Komisyonu tarafından ortaklaşa hazırlanacak olan bütçede değişiklik yapma yetkisini taşıyacaktır. Fakat bu değişiklik bütçenin denkliğini bozacak şekilde ise, bütçe onaylanmak üzere yeniden Maliye Komisyonu’na gönderilecektir.
Türk Hükûmeti, imtiyazlar verme hakkını yine elde edecektir. Ancak, Türk Maliye Nâzırı bu konudaki sözleşmelerin, Türk hazinesinin çıkarlarına uygun olup olmadığını, Maliye Komisyonu ile birlikte inceleyecektir ve bu konuda ortaklaşa bir karar alacaktır.
Mart 1922 teklifinde: Maliye Komisyonu kurulmasından vazgeçilmektedir. Fakat, İtilâf Devletleri’ne olan savaştan önceki borçların ve aşırı olmayan bir tazminatın ödenmesi konusundaki gerekli denetlemenin Türk hâkimiyeti ilkesi ile bağdaştırılmasına çalışılacaktır.
Savaştan önceki Düyûn-ı Umumiye Komisyonu olduğu gibi bırakılacak, yukarıda belirtilen iş için İtilâf Devletleri’nce bir dağıtım komisyonu kurulacaktır.
Lozan’da: Bu gibi bağlayıcı hükümlerin hepsi kaldırılmıştır.
11. EKONOMİK HÜKÜMLER
Sevres’de: Kapitülasyonlardan yararlama hakkı, savaştan önce bunlardan yararlanan İtilâf Devletleri uyruklularına geri verilecek; bu hak, bunlardan daha önce yararlanmamış olan Yunanistan, Ermenistan v.b. devletler uyruklarına da tanınacaktır.
(Bu haklar arasında, birçok vergiden sorumlu olmama hakkının bulunduğu ve vatandaşlık bölümünde görüldüğü üzere, her Türk vatandaşının, İtilâf Devletleri’nden birinin vatandaşlığına girmesine engel olma hakkının bizden alındığı hesaba katılırsa, bu hükmün genişliği daha iyi anlaşılır).
Gümrük tarifeleri için 1907 tarifesi (% 8) yeniden yürürlüğe konulmaktadır.
Türkiye, İtilâf Devletleri gemilerine en azından Türk gemilerine verdiği hakkı tanıyacaktır.
Yabancı postalar yeniden kurulacaktır.
Mart 1921 teklifinde: Bazı şartlara bağlı olarak yalnız yabancı postaların kaldırılmasının düşünüleceği söylendiğine göre, diğer hükümler olduğu gibi bırakılmaktadır.
Mart 1922 teklifinde: İngiliz, Fransız, İtalyan, Japon ve Türk temsilcilerinden ve kapitülasyonlardan yararlanan öteki devletlerin uzmanlarından oluşan bir komisyon, barışın yürürlüğe girmesinden sonra geçecek üç ay içinde, İstanbul’da toplanıp kapitülasyon sisteminin değiştirilmesiyle ilgili teklifler hazırlayacaktır.
Bu teklifler, malî konularda, yabancı uyrukluların Türklerle eşit vergi vermesini sağlayacaktır. Bu tekliflerde, gümrük vergisinde gerekli görülecek değişikliklerin yapılmasına da yer verilecektir.
Lozan’da: Kapitülasyonların her türlüsü, kökünden ve sonsuza kadar kaldırılmıştır.
12. BOĞAZLAR KOMİSYONU
Sevres’de: Kendisine ait bayrağı, bütçesi ve polis kuvveti bulunacak olan bu komisyon, gemilerin boğazlardan geçmesi, fenerler, kılavuzluk v.b. işlerle uğraşacak ve daha önce Yüksek Sağlık Kurulu’nun yaptığı görevlerle, kurtarma işleri artık bir komisyonun gözetimi altında ve onun vereceği talimat çerçevesinde yerine getirilecek ve komisyon, Boğazlar’ın serbestliğini tehlikede sayınca İtilâf Devletleri’ne başvurulabilecektir.
Komisyon’da Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya ve Rusya’nın temsilcileri ikişer oya sahip olacaklardır.
Amerika istediği zaman, Rusya’da Milletler Cemiyeti’ne girdiği andan başlayarak bu komisyona katılabileceklerdir.
Mart 1921 teklifinde: Türk temsilcisi de, iki oya sahip olacak ve Boğazlar Komisyonu’na başkanlık edecektir.
Mart 1922 teklifinde: Aynı şekilde, Türk temsilcisi komisyona başkanlık edecektir. Boğazlarla ilgili bütün devletler komisyonda temsil edilecektir.
Lozan’da: Komisyonun başkanlığı bize verilmiştir. Komisyonun görevi, gemilerin Boğazlar’dan geçişinin Boğazlar Sözleşmesi hükümlerine uygunluğunu sağlamaktan ibarettir. Komisyon her yıl Milletler Cemiyeti’ne rapor verecektir.
Yine bu anlaşmayla, İstanbul’daki Milletlerarası Sağlık Kurulu kaldırılarak, sağlık işleri Türk Hükûmetine bırakılmıştır.
Saygıdeğer Efendiler,
Lozan Barış Antlaşmasındaki hükümleri öteki barış teklifleriyle daha fazla karşılaştırmanın yersiz olduğu düşüncesindeyim.
Bu antlaşma, Türk milletine karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevres Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir.
Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasî zafer eseridir!