Hepsi de Türkiye’nin ‘kurucu babaları’ sayılması gereken bazı isimlerin anıları ve olayları anlatışları arasında zaman zaman büyük çelişkiler var.
Bu çelişkilerden biri, Lozan Antlaşması’nın imzalandığı haberi gelir gelmez Başbakan Rauf Orbay ile Meclis Başkanvekili Ali Fuat Cebesoy’un Çankaya’da Gazi Mustafa Kemal Paşa ile yaptıkları son derece kritik görüşme konusunda.
Burada daha önce de dikkat çektik, Ali Fuat Cebesoy’a göre 25 Temmuz 1923 sabahı erken saatte Rauf Orbay telefonla önce Cebesoy’u arıyor, sonra arabasıyla gelip onu alıyor ve Çankaya’ya gidiyorlar, hatta Mustafa Kemal’i uykusundan uyandırıp ona ‘Lozan imzalandı’ diye müjde veriyorlar, Mustafa Kemal de çok seviniyor.
Oysa ne Rauf Orbay’ın anılarında ne de Mustafa Kemal’in Nutuk’unda bu ‘müjde’nin bu şekilde verildiğinden söz ediliyor. Aksine, Mustafa Kemal daha 24 Temmuz akşamı antlaşmanın imzalandığı gün telgraf çekip İsmet Paşa’yı kutluyor, Rauf Orbay’dan da kutlama telgrafı çekmesini istiyor.
Cebesoy hatıralarında Çankaya’ya sabah gittiklerini, hatta Mustafa Kemal’in aşağıya üzerinde bir çeşit sabahlıkla indiğini detay olarak aktarıyor. Oysa Rauf Orbay’a göre bu görüşme 25 Temmuzda değil 28 Temmuzda yapılıyor, Çankaya’ya sabah değil öğlen gidiyor ve yemeğe de kalıyorlar. Nutuk’ta ise tarih hiç verilmiyor.
İki kritik konu
Görüşmeyi kritik yapan iki konu var. Bunlardan birincisi, Rauf Orbay’ın İsmet Paşa ile görüşmek istememesi ve bu yüzden Başbakanlıktan istifa etmesi veya Mustafa Kemal’in söyleyişiyle Başbakanlığı bırakmak zorunda kalması.
İkinci konu ise Mustafa Kemal ile Ali Fuat Cebesoy arasında geçen bir ayaküstü sohbet. Ali Fuat Cebesoy hatıralarında bu ayak üstü sohbetten hiç söz etmiyor. Mustafa Kemal ise Cebesoy’un kendisine ‘Senin şimdi havarilerin kimlerdir’ diye sorduğunu anlatıyor. Bu soruya belli ki çok içerlemiş Mustafa Kemal, bu sözleri daha sonra İsmet Paşa’ya da aktarıyor.
Ali Fuat Cebesoy bu soruyu sorduğunu hiç söylemeden 1963 yılında Yakın Tarihimiz adlı dergiye yazdığı bir yazıda soruya aslında açıklık getiriyor. O yazıdan ilgili bölüm aynen şöyle:
Lozan’da sulh imzalandıktan sonra, bizce artık dâvanın birinci safhası bitmiş, ikinci safhası başlamıştır. Mustafa Kemal Paşa, birinci safhada nasıl arkadaşlarını serbestçe intihap ederek, sonuna kadar onlarla birlikte başarı ile çalıştı ise, şimdi ikinci safhada kendisine yardımcı olacak arkadaşları, maziye bağlayıp şu veya bu arkadaşım iptidadan beri benimle beraberdiler filân gibi manevî tesir altında dahi kalmadan intihap edebilmesi için, biz kendisine sahayı tamamiyle serbest bırakmak gerektiğini idrâk ederek, bunun icabettirdiği hattı hareketi ihtiyar ettik.
Çünkü birinci safha, bir harp devri, bir yoktan var etme savaşı idi. Burada, herkes gücünün yettiği kadar çalıştı. İkinci safha ise; kurma yapma devri idi. Binaenaleyh Gazi, birinciden ikinci safhaya geçerken, ben şimdiye kadar bu adamlarla çalıştım, yine bunlarla kalayım gibi bir düşüncede olmasın diye, biz kendisine sahayı serbest bırakmak istedik.