98. Gün
25 Ekim 2023
Cumhuriyet'e 100 Gün
Lozan Antlaşmasından 29 Ekim’e günbegün yaşananlar
Halk Fırkası’nda Mustafa Kemal’e isyan: Onun istemediği iki isim birden seçiliyor

24 Ekim 1923’te hem Ali Fuat Cebesoy’un istifasıyla Meclis 2. Başkanlığı koltuğu hem de Başbakan Ali Fethi Okyar’ın bırakmasıyla İçişleri Bakanlığı koltuğu boşalmıştı. Hakl Fırkası Meclis Grubunda bu iki koltuğa Mustafa Kemal’in hiç istemediği iki ismin seçilmesi kararı alındı.

Halk Fırkası’nda Mustafa Kemal’e isyan: Onun istemediği iki isim birden seçiliyor

Mustafa Kemal, Meclis İkinci Başkanı Ali Fuat Paşa’nın bu görevi bırakmak istediğini haftalardır biliyordu; hatta onu yeni atanacağı görev için korgeneralliğe terfi ettirmişti.

Ali Fuat Paşa’nın Meclis’te istifasının okunduğu gün hükümette de Başbakan Ali Fethi Okyar, başbakanlık görevinin yanısıra yürüttüğü İçişleri Bakanlığı görevinden istifa etti. Bu iki istifanın aynı güne denk getirilmesi önceden planlanmış bir şey miydi? Bu konuda bir bilgi yok ama eğer öyleyse ve Mustafa Kemal tarafından özellikle planlanmışsa buna kimse şaşırmaz.

Ertesi gün, yani tam 100 yıl önce bugün, 25 Ekim 1923’te toplanan Halk Fırkası Meclis Grubu, Meclis İkinci Başkanlığına İstanbul’da bulunan ve kendi söylediğine göre aday gösterileceğinden haberi bile olmayan Rauf Orbay’ı seçer.

İçişleri Bakanlığı için ise Meclis Grubunun uygun gördüğü isim Sabit Bey’dir.

Mustafa Kemal bu duruma öfkelenir. Nutuk’ta şöyle yazar:

Bizimle görüşte ve yapılan çalışmalarda uzlaşma ve işbirliği aramayı gerekli bulmaksızın, bağımsız ve gizli çalışan bir grup belirdi. Bu grup, iyi niyetli ve hakkı tutar gibi görünerek bütün parti üyelerini kendi görüşlerine çekmekte başarılı olmaya başladı. Örnek olarak, bir parti toplantısında, İçişleri Bakanlığı’na da İstanbul’da bulunan Sabit Bey’in Meclis’çe seçilmesini karar altına aldırdı. Oysa ben, Sabit Bey’in İçişleri Bakanı olmasını uygun görmemiştim. Sabit Bey’in bazı illerin valiliklerinde bulunmuş olmasını, yeni Türkiye’nin yeni şartlara bağlı iç işlerini idare edebileceğine yeterli bir delil sayamıyordum.

Mustafa Kemal, Rauf Beyin Meclis 2. Başkanı olarak belirlenmesinden de hoşlanmamıştır. Oysa daha birkaç hafta önce Ali Fuat Cebesoy aracılığıyla Rauf Orbay’a Meclis 2. Başkanlığını teklif etmiş, Orbay bu teklifi getiren Cebesoy’a ‘Başbakanlıktan ayrılmamı gerektiren sebepler henüz ortadan kalkmadı’ cevabını vererek bu teklifi reddetmiştir.

Mustafa Kemal, Rauf Orbay’ın seçilmesiyle ilgili de şunları yazıyor Nutuk’ta:

Rauf Bey’in de Meclis İkinci Başkanlığı‘na seçilmesini doğru bulmuyordum. Çünkü, Rauf Bey, daha dün Hükûmet Başkanı idi. O makamı, ne gibi duyguların etkisinde kalarak hareket ettiği için terke mecbur edildiği bilinmekteydi. Buna rağmen, onu Meclis’in Başkanlığı‘na getirmekle, bütün Meclis’in onunla aynı görüşte olduğunu, yani bütün Meclis’in Lozan Barış Anlaşmasını yapan ve Hükûmette Dışişleri Bakanı olarak bulunan İsmet Paşa’nın aleyhine olduğunu göstermek maksadı güdülüyordu.

Mustafa Kemal, seçileli daha 6 ay olmamış, 2,5 aydır çalışan yeni Meclis’teki muhalefetten hoşnut değildir. Bunu da şöyle ifade ediyor:

Efendiler, yeni Meclis ilk döneminde, gizli bir muhalefet grubunun tuzağına düşme durumuyla karşı karşıya kaldı.

Oysa bu Meclis içinde herhangi bir muhalefet olmaması için Mustafa Kemal tarafından özel olarak belirlenmiş adaylardan oluşuyordu ama yine de Mustafa Kemal’in arzusunun veya talimatının aleyhinde hareket edenler vardı işte.

Mustafa Kemal burada da bir fırsat görür. Mesele, onun uzun zamandan beri şikayetçi olduğu bir Anayasa sorunudur:

Kötülük, Hükûmet’in Meclisçe seçilmesinden ileri geliyordu. Bu gerçeği çoktan görmüştüm.

Burada kastettiği, Teşkilat-ı Esasiye Kanununda, yani ilk Meclis’in Anayasasında 1922’nin Temmuz ayında yapılan bir değişikliktir. Buna göre hükümet üyeleri tek tek Meclis tarafından seçilmektedir, Başbakan tarafından teklif edilip Meclis tarafından onay değildir bu, Meclis istediğini istediği bakanlığa getirebilmektedir. Nitekim Mustafa Kemal’in ‘Gizli muhalefet’ dediği muhalefet işte bu imkandan yararlanmış ve İçişleri Bakanlığına Sabit Beyin seçilmesini uygun görmüştür. Yalnız bir ince nokta var burada: Henüz Sabit Bey bakan olmuş değil, parti grubunda yapılan ön seçimde ismi çıktı, daha Meclis’te de oylama yapılması lazım.

Bu olayda bir fırsat gören Mustafa Kemal’in planı kafasında hazır gibidir. Bakın Nutuk’ta bunu nasıl anlatıyor:

Ben, Meclis’te, gizli ve muhalif bir grubun bulunduğunu farkettikten, Meclis çalışmalarında duyguların hâkim duruma geçtiğini gördükten ve Bakanlar Kurulu’nun çalışma düzeninin her gün olur olmaz bir takım sebeplerle altüst edilmekte olduğuna kanaat getirdikten sonra, uygulanması için sırasını beklediğim bir düşüncenin uygulanma anının geldiğine hükmetmiştim.

O düşünce, Cumhuriyet ilan etmekti. Stratejist ve taktisyen Mustafa Kemal’in 25 Ekim günü başlayan krizden dört gün içinde Cumhuriyet ilanına nasıl gittiğinin heyecanlı hikayesi başlıyor.

98