Kurtuluş Savaşı’nı yapan Birinci Meclis’te aslında ilk erken seçim çağrısını 1922 yılının Kasım ayında muhalif 2. Grup yaptı. Bu çağrı sırasında gündeme sadece bugünkü Türkiye sınırında doğanların vatandaş kabul edilmesi ve seçileceklerin 5 yıldır aynı seçim çevresinde yaşamaları şartı da getirilmek istendi.
Burada hedef çok belliydi: Mustafa Kemal’e vatandaşlık vermemek ve onun seçilme hakkını elinden almak.
Fakat bu aslında 2. Grubun Mustafa Kemal’e karşı ilk girişimi değildi. İlk girişim Temmuz 1922’de yapılmış, Anayasada bir değişikliğe gidilmişti.
Mustafa Kemal bu değişikliği Nutuk’ta şöyle anlatıyor:
İkinci Grup adını alan muhalifler, olumsuz yoldaki direnmelerini uzun süre denediler. Bakanlar Kurulu’nun seçim şeklini düzenleyen 8 Temmuz 1922 tarihli kanunla, Bakanların ve Bakanlar Kurulu Başkanı‘nın doğrudan doğruya Meclis’çe ve gizli oyla seçilmeleri sağlandı. Böylece, Bakanlar Kurulu Başkanlığı’ndan fiilen uzaklaştırılmış olduğum gibi, Bakanların da benim göstereceğim adaylar arasından seçilmesi ile ilgili hüküm kaldırılmış oldu.
Bu Anayasa değişikliği, ileride göreceğiz, ucu Cumhuriyet’e varacak olan siyasi krizin de sebebi. Ama o kadar ileriye gitmeyelim henüz. Mustafa Kemal’in elinden vatandaşlık ve seçilme haklarının alınması girişimine tepkisi sert olur. Bunun üzerine muhalifler geri adım atar, ‘Siz kastetmedik Paşam’ derler ama Mustafa Kemal buna inanmaz. Nutuk’ta o gün Meclis’te yaptığı konuşmayı şöyle aktarıyor:
Bu kanun tasarısı özel bir maksat taşıyor. Bu özel maksat, doğruca şahsımı ilgilendirdiğinden, izin verirseniz birkaç kelime ile düşüncemi bildirmek istiyorum. Erzurum Milletvekili Süleyman Necati1, Mersin Milletvekili Salâhattin ve Canik Milletvekili Emin Beyefendiler tarafından teklif edilen kanun tasarısı, doğrudan doğruya, benim şahsımı vatandaşlık haklarından yoksun bırakmak maksadını güdüyor. (….)
Maalesef, benim doğum yerim bugünkü sınırlar dışında kalmış bulunuyor. İkincisi, herhangi bir seçim bölgesinde beş yıl oturmuş da değilim. Doğum yerim, bugünkü millî sınırların dışında kalmıştır. Fakat, bu böyle ise bunda benim en küçük bir kasıt ve kabahatim yoktur. Bunun sebebi, bütün memleketimizi, milletimizi batırıp yok etmek isteyen düşmanların işgal ve istilâ hareketlerinin kısmen önlenememiş olmasıdır. Eğer, düşmanlar maksatlarında tam bir başarıya ulaşmış olsalardı, Allah korusun, bu tasarıya imza koymuş olan efendilerin de doğum yerleri sınır dışında kalabilirdi.
Bundan başka, bu maddenin gerektirdiği şartlar bende yoksa, yani beş yıl sürekli olarak bir seçim bölgesinde oturmamış isem, o da vatana yaptığım hizmetler yüzündendir. Eğer bu maddenin istediği şartı yerine getirmeye çalışsaydım, İstanbul’u kazandırmaktan ibaret olan Arıburnu ve Anafartalar’daki savunmalarımı yapmamaklığım gerekirdi. Eğer ben bir yerde beş yıl oturmaya mahkûm olsaydım, Bitlis ve Muş‘u aldıktan sonra, Diyarbakır’a doğru yayılan düşmanın karşısına çıkmamaklığım gerekirdi. Bu Efendiler’in istediği şartları taşımak isteseydim, Suriye’yi boşaltan orduların döküntülerinden Halep’te bir ordu kurarak, düşmana karşı savunmaya geçmemekliğim ve bugün millî sınırlar dediğimiz sınırları fiili olarak çizmemekliğim gerekirdi. (….)
Efendiler, beni vatandaşlık haklarından yoksun bırakmak yetkisi bu Efendilere nereden verilmiştir? Bu kürsüden, resmen yüce topluluğunuza, bu efendilerin seçim bölgeleri halkına ve bütün Millete soruyorum ve cevap istiyorum!
Mustafa Kemal’in bu konuşması sonrasında bu girişim de, erken seçim talebi de kadük kaldı.
Ancak, aradan birkaç ay geçtikten sonra bu kez Mustafa Kemal bir erken seçim yapılması düşüncesine geldi. Bunun sebebi, Lozan görüşmelerine verilen ara sırasında Meclis’te yaşanan sert tartışmalardı. Daha önce burada muhalif milletvekil Ali Şükrü Bey’in öldürülmesi olayını aktarmıştık, bu olaydan sonra Nisan 1923’te Meclis’te erken seçim kararı alındı.
Seçim kanunu, her 20 bin erkek nüfusa 1 milletvekili seçilmesini öngörüyordu. Yani parlamentonun sabit bir sayısı yoktu; milletvekili sayısı erkek nüfus sayısına göre belli olacaktı.
Bu İkinci Meclis, Lozan’ı onayladı, Cumhuriyet’i ilan etti, Mustafa Kemal’i ilk Cumhurbaşkanı olarak seçti.
Bütün bu tarihi önemde işleri yapan Meclis’in toplam kaç milletvekilinden oluştuğunu bugün hala bilmiyoruz. Bazı kaynaklar 270 milletvekilinden söz ediyor ama bu sayıyı teyit etmeye imkan yok. En ilginci, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin web sitesine girdiğinizde de İkinci Meclis’in kaç kişiden oluştuğuna dair bir kayıt bulamıyorsunuz.