83. Gün
10 Ekim 2023
Cumhuriyet'e 100 Gün
Lozan Antlaşmasından 29 Ekim’e günbegün yaşananlar
İsmet Paşa: Lozan’dan dönerken, zihnimde süratle hallolunacak iki mesele ile gelmiştim

Mustafa Kemal ile Kurtuluş Savaşını birlikte yaptığı bazı yakın arkadaşlarının arasına giren kara kedi, Lozan Antlaşması’nın imzalanmasıyla büyümeye başlamıştı. Ankara’nın başkent olması bu kara kedi girme sürecinin önemli aşamalarından biriydi.

İsmet Paşa: Lozan’dan dönerken, zihnimde süratle hallolunacak iki mesele ile gelmiştim

Hatırlayın, İsmet Paşa 15 Temmuz 1923 günü Lozan’dan o sırada Başbakan olan Rauf Orbay’a bir telgraf çekmiş, Lozan Barış Antlaşması’nın imzaya hazır olduğunu söylemiş, imza atmak için hükümetten izin istemişti.

Rauf Orbay bu telgrafı günlerce görmezden geldi, cevap yazmadı. Bunun üzerine İsmet Paşa durumu Mustafa Kemal’e yazdı. Mustafa Kemal anında ona Lozan’ı imzalama iznini verdi ve arkadaşını başarısından ötürü kutladı.

Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanma aşamasına gelmesi, o güne kadar Mustafa Kemal’e en yakın isimlerden biri olan Rauf Orbay’ı neden kopma aşamasına getirdi?

Bunun söylenmeyen sebebi, Lozan’la birlikte artık eski düzenin, yani Osmanlı’nın sona erdiğinin tamamen tescil edilmesi ve yeni bir devletin kuruluyor olmasıydı. Bu devletin kuruluşunda Rauf Orbay kendi rolü ile İsmet Paşa’nın rolünü kıyaslıyordu.

Çok hızlı günler yaşandı 24 Temmuz’da Lozan’ın resmen imzalanmasıyla birlikte. Bu dizide anlatıyoruz, sadece 100 gün içinde önce ‘Düvel-i Muazzama’ diye adlandırılan büyük devletlerle eşit şartlarda bir barış antlaşması imzalandı, yeni bir Türkiye Büyük Millet Meclisi oluşturuldu, o Meclis’te yeni bir hükümet kuruldu, başkentin Ankara olması önerildi ve en sonunda da Cumhuriyet ilan edilecek.

İşte bütün bu hızlı trafikte Atatürk’le hemen hemen her konuda paralel düşünen kişi İsmet Paşa. Bakın anılarında Lozan’dan dönüşünü anlatmaya hangi cümleyle başlıyor:

Ben Lozan’dan dönerken, zihnimde, muahedenin bir an evvel tasdikinden başka, süretle hallolunacak iki mesele ile gelmiştim.

İsmet Paşa’nın söz ettiği iki meseleden birincisi Başkentin Ankara olmasıydı. İkincisi ise devletin şekli, yani Cumhuriyet ilanı.

Bu iki konu bir sır da değildi ayrıca. Mustafa Kemal’den kopuşları giderek hızlanan ‘eski arkadaşlar’ da, Mustafa Kemal’in çevresi de bu iki konuyu uzun zamandır konuşuyordu, belli bir olgunluğa getirmişti.

İstanbul basını bu iki konu etrafında ikiye, hatta yer yer üçe bölünmüştü. Gerek başkent konusu gerekse Cumhuriyet konusu tartışılmayan bir gün geçmiyordu o zamanki gazetelerde.

İsmet Paşa, kendi başbakanı Ali Fethi (Okyar) Beye haber bile vermeden başkentin Ankara olmasına dair önergeyi Meclis’e vermişti işte. Fethi Okyar bu duruma elbette bozulmuştu ama yapabileceği bir şey de yoktu; çünkü prensipte başkentin Ankara olmasına o da karşı değildi, hatta yanaydı. İlginçtir, sonradan muhalefet cephesine geçecek olan Ali Fuat Cebesoy, başkentin Ankara olmasını en çok savunanlardan biriydi.

İsmet Paşa, anılarında Lozan’dan itibaren bu başkent meselesinin gündemde olduğunu yazıyor:

Lozan’da Garp âleminin murahhasları, mütehassısları, diplomatları ile görüşüyorum. Bunlar, İstanbul Hükümetini, İstanbul muhitini tanıyan insanlar ve yeni devletin o muhitin insanlarına göre kurulmasını arzu ediyorlar. Bunu her hallerinden anlıyorum. Her konuşmamızda hükümet merkezi bahsi geçiyor. Ankara’da kalacak mısınız, kalınabilir mi, sonra nasıl olacak? Bana hep bunları soruyorlar. Ankara’da kalırsanız biz oraya nasıl gideriz, diyorlar. Bunların hepsi, benim her gün içinde bulunduğum muhitin sözleri. Dış âlemin görüşü, düşüncesi ve telkinleri böyle.

83