Kazım Karabekir, Mondros Mütarekesi imzalandığında Erzurum’daydı. Kasım sonunda İstanbul’a geldi, yoğun temaslarda bulundu, görüştüğü Mustafa Kemal dahil herkese Anadolu’ya geçip direnmekten, sorunun sadece silahla çözüleceğinden söz etti.
Ardından 13 Nisan 1919 Pazar günü İstanbul’dan nihai hedefi olan Trabzon’a Gülcemal vapuruyla hareket etti. Gemi önce Zonguldak’a uğradı, buradan kömür aldı. Ardından 17 Nisanda Samsun’a vardılar. Karabekir günlüğüne, ‘Samsun’da bir Hint bölüğü, limanda bir İngiliz torpido ve muhribi var. Rumlar kırk ellişer kişilik çete halinde fenalık yapıyorlarmış. Son günlerde Müslümanlar da çıkarmışlar’ diye yazdı.
Vapur ertesi gün Ordu ve Giresun’a uğradı. Karabekir burada karaya da çıktı. Günlüğüne, ‘Milli hareketimiz hakkında icap edenlerle görüştüm. Silahlı teşkilâtlarının kuvvetlendirilmesini söyledim’ notunu düştü.
19 Nisan 1919 Cumartesi günü Karabekir, yolculuğuna karadan devam edeceği Trabzon’a ulaşmıştır artık. Bakın Trabzon izlenimlerini günlüğüne nasıl yazmış:
Sabahtan evvel sakit ve latif bir havada Trabzon’a vardık. Yeni vali Galip Bey’le birlikte sahile çıktık. Kıta-i muntazıra ve memurin ve erkân ve ahaliyi selamladık. Belediyeye gittik. Kapısının etrafı örümcek yuvasından donanma gibi. Belediye reisi eşrâftan. Babayani bir şey (Barutçu Ahmet Efendi), temizlenirse daha iyi olacağını söyledim.
Öğle yemeğinde vali beyle birlikte belediye namına verilen ziyafette idik. Yemekten sonra İstanbul’a hareket üzere olan Şehzade Miralay Cemalettin Efendi’yi ziyaret ettim.
Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti, Trabzon eşrâfından 21 kişi. 11’i heyet-i merkeziye, 10’u heyet-i idare. Hedefleri Avrupa’ya heyet gönderecekler, rica edecekler. Dedim ki bu iş ölüme mahkûm hastanın başında memlekete mersiye okumaktır. Bugün iş Mehmet’in süngüsünün ucundadır. Ben ve ordum bu uğurda öleceğiz ve kuvvetle milletin hakkını alacağız. İstanbul’daki İtilaf donanması bugün bostanlardaki korkuluk gibidir. Ermenileri ise bir hamlede ezmek hiçtir. Bu fikrim belediye reisine ve bazılarına hüsn-i tesir etti ve bu esasta çalışmaya başladılar.
20 Nisan 1919 Pazar
Şehzade Cemalettin Efendi iade-i ziyaret etti. Depo alay kumandanlığında bulundu. Zabitanla ziyade temasına bedel iyi fikir edinememiş. Zabitanı adi görüyor.
Siyasetle iştigal etmemek için padişah başkumandan olmalı diyor… Fikirlerini tashih ettim. Ekserisinin âli kalpli, hassas insanlar olduğunu söyledim. Padişah için de tarihimiz tamamıyla böyle geçti. Çok değerli adamlarımızın boynu vuruldu. Bunun için evvela Meclis-i Mebusân’la salahiyeti takyid olunmak lâzım dedim. Kendisine matbu kolordu programından bir nüsha da gönderdim.
İngilizler herşeyi kontrol altına almışlar. Rawlinson isminde bir miralay Erzurum ’a gitmiş. Resen fırkalara emir veriyor. Bir piyade fırkasında 1.500 tüfek bulunacak, fazla mekanizmaları teslim edeceksiniz emrini vermiş. Sahil ambarlarında bir hayli top kaması sandıklanmış, sürgü kolu, nişangâhlardan hayli miktar Trabzon’a gelmiş. Bütün bunları Trabzon’daki İngiliz zabiti görmüş. Nakle âmâde. Buna mâni tedbirler aldırdım.
Karabekir, birkaç gün Trabzon’da kaldıktan sonra kara yoluyla Erzurum’a hareket eder. Zigana gecidinden geçiş sırasında ve sonrasında gördüğü perişanlık, açlık ve gıda yokluğu onu çok etkiler. Erzurum’da hemen direniş örgütlemeye devam eder, teslimiyet havasındaki subaylarına kızar.
Aslında bu teslimiyet havası herkeste vardı. Karabekir’in Erzurum Müdafa-i Hukuk kurucusu Arif Hoca ile ilgili şu notu çok ilginç:
Erzurum Müdafaa-i Hukuk heyet-i merkeziyesi ile görüştüm. Hoca Raif yalnız olarak sordu ki eğer Erzurum tahliye olunacaksa çoluk çocukları vaktiyle gizli sevk edelim. Cevaben dedim: “Bütün Anadolu tehlikede, nereye gideceksiniz. Milli hükümet esasına hemen başlayın.” Benim kararım değil Erzurum’u tahliye hududu daha ötelere atmaktır. Metin olunuz ve bana yardım ediniz. Erzurum’un şarkında ben ölmedikçe bir şey olmaz. Dua etti ve muavenetini bütün mevcudiyetiyle vadetti.
Derken 14 Mayıs 1919 günü Yunan askeri İzmir’i işgale girişir. Buna tepki Anadolu’nun dört bir yanından yankılanmaya başlar. Karabekir’in 19 Mayıs 1919’da günlüğüne yazdıkları şöyle:
Mustafa Kemal Paşa bugün Bandırma vapurundan Samsun’a çıkmıştır. 16 Mayıs’ta İstanbul’dan hareket etmişler. 21’de ben haber aldım. Yanında Refet Paşa, Miralay Kâzım Bey (Erkân-ı Harbiye Reisi), Kaymakam Arif Bey (1. Şube müdürü), Binbaşı Hüsrev Bey (2. Şube Müdürü), Miralay İbrahim Tali Bey (Sıhhiye Reisi), Doktor Refik Bey (Hususi Tabip).
Rauf Bey nezdinde Recep Zühtü (Gazeteci), Yüzbaşı Tufan Bey, İzmit sabık mutasarrıfı Süreyya Bey olduğu halde Amasya’ya iltihak etmişlerdir.
Bugün Fatih Cami-i Şerifi meydanında ilk miting yapılmış. En az 30 bin kişi toplanmış. Türk topraklarını çiğnetmeyecekleri hakkında Fatih’in türbesi önünde yeminler edilmiş.
Halide Edip Hanım güzel nutuk söylemiş.