89. Gün
16 Ekim 2023
Cumhuriyet'e 100 Gün
Lozan Antlaşmasından 29 Ekim’e günbegün yaşananlar
Mustafa Kemal, Fethi Bey hükümetini baştan beri ‘Geçiş hükümeti’ olarak mı düşünmüştü?

Rauf Orbay’ın ayrılmasından sonra Başbakan olan Fethi Okyar, ‘Meclis hükümetleri’ döneminin son başbakanıydı. Ağustos ortasında göreve geldi, 24 Ekim 1923’e kadar görevde kaldı. Onun son haftalarında Ankara’da siyasi kriz büyüdü.

Mustafa Kemal, Fethi Bey hükümetini baştan beri ‘Geçiş hükümeti’ olarak mı düşünmüştü?

Mustafa Kemal, Nutuk’ta daha Malta’daki sürgünden Ankara’ya döndüğü günden itibaren Rauf Orbay’ın muhalefetle birlikte hareket ettiğini söyler. Daha önce bu dizide aktardık, Meclis’te hem birinci hem muhalif ikinci grubun ortak adayı olarak beliren Rauf Orbay’ı istemeye istemeye başbakan olarak kabul ettiğini de ima eder.

İşte o Rauf Orbay için bitiş noktası, 1923 Temmuz ayının ortalarıdır. 15 Temmuzda İsmet Paşa, Lozan’dan Orbay’a bir telgraf çeker ve barış antlaşmasının imzaya hazır olduğunu, izin verilirse 24’ünde imzalamak istediğini yazar. Orbay ona cevap vermez. Bunun üzerine İsmet Paşa doğrudan Mustafa Kemal’e yazar ve ondan izin ister.

Antlaşma imzalandıktan sonra da Rauf Orbay hayli gecikmeyle tebrik telgrafı çeker. Bu telgrafı Mustafa Kemal Nutuk’ta uzun uzun eleştirir. Ve en sonunda bir sabah, Ali Fuat Cebesoy’la birlikte Çankaya Köşkü’ne gider. Bu görüşmenin tarihi ve içinde geçen konuşmalar konusunda çelişkiler var. Ali Fuat Cebesoy başka anlatıyor, Mustafa Kemal başka, Rauf Orbay başka. Ama bu görüşme, bütün Cumhuriyet tarihine damgasını vuran bir ayrılığın kesinleşmesi anlamında son derece önemli bir görüşme. Zaten Mustafa Kemal ile Rauf Orbay o gün hayatlarında son kez iki dost olarak görüşüyorlar.

Rauf Orbay’ın hatıralarından o günü hatırlayalım:

(….)Meclis İkinci Rei­ si Ali Fuat Paşa ile birlikte, Çankaya köşküne giderek, Musta­ fa Kemal Paşa ile buluştuk. Yemeği orada, hep birlikte yedik. Sofrada Lâtife Hanım da vardı. Sulh meselelerini konuşurken, Paşa: 

‘İsmet de Lozandan yola çıkmış geliyor’ deyince, gülümsiyerek: 

‘Evet öyle… Ben de müsaadenizle gidiyorum’ dedim ve anlattım: 

‘Lozandan yazdığı telgraflar ve aldığı vaziyet dolayısiyle, konuştuklarımız malûm… Gerçi onun yalnız beni değil, târizlerine sizi de, vekil arkadaşları da hedef edindiği ve zaman icabı bunu hoş görmemiz gerektiğini söylemiştiniz ama, ben, ne olursa olsun, bir daha İsmet Paşa ile yüz yüze gelemem ve artık onunla birlikte imkânı yok çalışamam. Esasen, sulh mu­ahedesini imzalamış olduğu gibi, bunu tatbik işini de ona bı­rakm ak doğru olur düşüncesindeyim.’

Mustafa Kemal Paşa şaşırdı.

‘Demek onu istikbal de etmiyeceksin?’

‘Hayır’ dedim, ‘Beni mazur görün, bunca yersiz târizlerden sonra, artık İsmet Paşa ile karşı karşıya gelemem… Yarın Sivas’a seçim daireme gidip biraz istirahat edeceğim. Zaten Meclis de yok…’ 

Müteesir oldu ve gayet samimî görünen, yumuşak bir sesle : 

‘Raufcuğum’ dedi, ‘Ne söyliyeyim bilmem ki, haklısın… Bu muhit adamı ahlâksız yapıyor.’

‘Paşam üzülme’ dedim, ‘Bir düzine namuslu adamla sen bu memleketi mükemmel idare edersin…’ 

Bu; Mustafa Kemal Paşa ile son görüşmemiz oldu. Sofra­ dan kalkınca, biraz daha ayak üstü, fakat artık bu konulara hiç temas etmeden, görüştük ve kucaklaşarak vedâlaştık.

Mustafa Kemal, Rauf Orbay’ı istifaya mecbur ettiğini ima eder ama bugün için önemi yok, önemli olan gerçekten de Rauf Orbay Ankara’dan ayrılır. Bir daha Ankara’ya Cumhuriyet ilan edildikten kısa bir süre sonra, CHP Grubuna hesap vermek için gelecektir.

Orbay’ın Başbakanlığı bırakıp ayrıldığı sırada Birinci Meclis çoktan sona ermiş durumda, seçimle belirlenmiş İkinci Meclis ise henüz açılıp çalışmaya başlamamış.

4 Ağustos Cumartesi günü, Rauf Orbay’ın Ankara’dan ayrılmasından sonra Mustafa Kemal bazı ileri gelenleri Çankaya Köşkü’nde toplantıya çağırır. Toplantının konusu yeni başbakanı ve Rauf Orbay gibi ayrılma arzusu gösteren Meclis İkinci Başkanı Ali Fuat Cebesoy’un yerine seçilecek Meclis İkinci Başkanı’nı belirlemektir.

Bu toplantıyı da Kazım Karabekir’in Günlük’lerinden okuyoruz:

Heyet-i Vekile reisi Rauf Bey Sivas seyahatine çıktı. Akşam Gazi Paşa’da içtima: Ben, Fevzi ve Kâzım Paşa, Fuat Paşa, Dahiliye Vekili Fethi Bey, Ağaoğlu Ahmet, Recep, Celal, Rasim, Ali ve İhsan, Nafıa Vekili Feyzi Beyler, yemekten sonra Latife Hanım da bulundu. Heyet-i Vekile reisliğine Fevzi Paşa, ben, Fethi Bey namzet gösterildi. Fevzi Paşa ordunun hazara geçmesi bahanesiyle kabul etmedi (Meclis’in hücumundan korkuyor). Fethi Bey izhar-ı acz etti. Ben ordu müfettişliğini şeref addederim dedim. Hazır olanlar daha evvelden hazırlanmış Fethi Bey’i arzu ediyorlar. Kabine değişmemiş görünsün, sulh imzalanacak diyorlar. Ben ikinci içtimaa kadar iyice düşünülsün dedim, kabul edildi. 

Beni siyasi işe karıştırmamalarını mükerreren rica ettim. Israr üzerine ben reis olursam sırasıyla müdafaa, muavenet-i içtimaiye, dahiliye, iktisat, nafıanın daha ihtisası olan daha çalışkan ve fikrime munis arkadaşların verilmesini Gazi’ye hususi söyledim ve mecbur olmadıkça beni işe karıştırmamasını rica ettim. Gazi çekilmiyor, şahıslarımızla oynayarak İsmet ’in vürûduna vakit kazanıyordu. Çekilirsem Fevzi Paşa ’yı yerime getiririm dedi. Cevaben dedim: Çekilmeniz hürmetle yâd olunur, fakat çekilmenizin intihabını millete bırakınız! Bunu Fevzi Paşa’ya da anlattım, kontrpua [contrepoids] olmak üzere Erkân-ı Harbiye riyasetini bana terk etmesini söyledim. 

Gazi Paşa nezdinde içtima. Gazi Paşa ’ya fikrimi bir daha söyledim. Ve eğer Kabine erkânı aynen kalacaksa Fethi Bey’in münasip olduğunu ve mecbur olmadıkça riyasete asker getirilmemesini söyledim. Gazi, Fevzi Paşa ile görüştü. Fevzi Paşa benimle görüştü. Neyi arzu ettiğimi Gazi sormuş. İşin tabii cereyanı sen kabine reisi olursan ben Erkân-ı Harp Reisi olurum ve birçok sene Almanlarla çalıştığımı tatbikle güzel teşkilât yaparım dedim. Meclis’in hücumundan korkuyorum. Reis olsam yıpratırlar dedi. Şu halde beni neden reis yapıyorsunuz, ordu müfettişi kalırım dedim. Ben ve Fethi Bey’in gıyabında kura çektim dedi. Fethi Bey’i vekiller reisi intihap ettiler. Hükümet de aynen kalıyor.

Gerçekten de, bu dar toplantının ardından Ali Fethi Bey (Okyar) Başbakan olur, Lozan’dan dönen İsmet Paşa Dışişleri Bakanı kalır. Meclis İkinci Başkanlığına ise Ali Fuat Cebesoy yeniden seçilir.

Burada Karabekir’in aktardığı iki şey dikkat çekiyor. Bunlardan birincisi Mustafa Kemal’in Fethi Beyi ‘Kurada çıktığı için’ başbakan yaptığını aktarması. Söylemesinden anladığımız, bunu ona ya Fevzi Paşa söylemiş ya da bizzat Mustafa Kemal. Karabekir’in yazdığı ikinci önemli nokta, ‘Gazi çekilmiyor, şahıslarımızla oynayarak İsmet’in vürûduna vakit kazanıyordu’ gözlemi. Karabekir’in kullandığı kelime olan ‘vürûd’ gelme, gelip yetişme anlamına gelen bir sözcük. Kastedilen İsmet Paşa’nın Lozan’dan fiziki anlamda geri dönüşü değil, onun icraatıyla işin başına dönmesi, Mustafa Kemal’in en yakınındaki insan olması.

Bu şekilde başbakan olan Fethi Bey, başbakanlığın yanısıra İçişleri Bakanlığını da yürütmektedir. Bu hükümet, Kurtuluş Savaşı’nın ‘Meclis Hükümetleri’ adı verilen hükümetlerinin sonuncusudur. Çok kısa ömürlü olacak, özellikle Ekim ayı ortalarından itibaren Meclis’teki yegane parti olan Halk Fırkası’nın içinden çok ağır eleştirilere uğrayacak, çok yıpratılacaktır.

Bugünden bakınca görülüyor, bu aslında bir geçiş hükümeti. Acaba Mustafa Kemal de hükümeti oluştururken o hükümetin geçici bir geçiş hükümeti olacağını öngörüyor muydu? Büyük ihtimalle evet.

89