Kurtuluş Savaşı’nı yapan birinci Meclis’in seçimlerin yenilenmesine karar vermesi ve ikinci Meclis’in seçilmesi sırasında yaşananlar Türkiye tarihinin az konuşulan konuları.
Aslında erken seçim fikri ilk olarak 1922 Kasım ayında muhalefetteki 2. Grup tarafından dile getirilmişti ama o zaman seçim ilan edilmedi. Sonra Nisan 1923’te Mustafa Kemal ve Rauf Orbay hükümeti seçimin yenilenmesi fikrini dile getirdi. Muhalif Grup daha önce kendisi seçim istediği için bu fikre uydu ve seçim kararı alındı.
Ancak Mustafa Kemal’in seçim için bir planı vardı. Önce dağınık bir Müdafai Hukuk Dernekleri konferedasyonu gibi olan ‘parti’sini adı konmuş ve ilkeleri belirlenmiş bir parti haline getirdi.
Mustafa Kemal ‘Halk Partisi’ adını koyduğu partinin kuruluşunu Nutuk’ta şöyle anlatıyor:
8 Nisan 1923 tarihinde, görüşlerimi dokuz ilke halinde tespit ettim. İkinci Büyük Millet Meclisi’nin seçimi sırasında yayınlayarak ilân ettiğim bu program, partimizin kuruluşuna temel olmuştur.
Bu program, bugüne kadar ele alıp gerçekleştirdiğimiz bütün önemli hususları içine alıyordu. Bununla birlikte, programa girmemiş önemli ve esaslı bazı konular da vardı. Örnek olarak, Cumhuriyet’in ilânı, Şer’iye Vekâleti’nin, medrese ve tekkelerin kaldırılması, şapka giyilmesi gibi…
Yayınladığım programı, bir siyasî parti için yetersiz, kısa bulanlar oldu. “Halk Partisi’nin programı yoktur” dediler. Gerçekten de, ilkeler adı altında bilinen programımız, itiraz edenlerin gördükleri ve bildikleri şekilde bir kitap değildi. Fakat, temel ilkeleri içine alıyordu ve pratikti. Biz de uygulanması imkânsız düşünceleri, fikri birtakım ayrıntıları yaldızlayarak bir kitap yazabilirdik. Öyle yapmadık. Milletin maddî ve manevî alandaki yenileşmesi ve gelişmesi yolunda, söz ve teori ile iş ve icraata önem vermeyi tercih ettik. Bununla birlikte, “Hakimiyet Milletindir”, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin dışında hiçbir makam, millî kadere hakim olamaz”, “Bütün kanunların düzenlenmesinde, her türlü teşkilâtta, yönetimin bütün ayrıntılarında, genel eğitimde, ekonomi konularında, millî hakimiyet esasları çerçevesinde hareket edilecektir”, “Saltanat’ın kaldırılması ile ilgili karar değişmez bir kanun hükmüdür” gibi bilinmesi gerekli önemli noktalar, mahkemelerde reform yapılacağı, bütün kanunlarımızın hukuk ilminin verilerine göre yeni baştan düzenlenip tamamlanacağı, vergide â’şar şeklinin değiştirileceği, millî bankaların sermayesinin artırılacağı, muhtaç olduğumuz demiryollarının yapımına, öğretim birliğinin sağlanmasına derhal girişileceği, fiilî askerlik süresinin indirileceği, memleketin imarına çalışılacağı v.b. gibi önemli ve âcil ihtiyaçlar, ilkeler dışında bırakılmamıştı. Barış konusundaki görüşümüzün de: “Mali, ekonomik ve idarî alandaki bağımsızlığımızı mutlaka sağlamak şartıyla, barışın gelmesine çalışmak olduğunu” söyledik. Hilâfet makamının bütün İslâm dünyasına ait bir makam olabileceğine de işaret ettik.
İlkeler, “Halk Partisi”nin kuruluşu ve faaliyet göstermesi için yeterli oldu. Partinin adına, daha sonra “Cumhuriyet” kelimesi de eklenerek, bilindiği gibi, “Cumhuriyet Halk Partisi” adı verildi.
Mustafa Kemal’in parti kurma ve partinin başına geçme kararına, Rauf Orbay, Kazım Karabekir ve Ali Fuat Cebesoy gibi isimler karşı çıkıyordu.
Rauf Orbay’a göre Mustafa Kemal partiler üstü olmalı, günlük politikayla yıpranmamalıydı. Buna karşılık Mustafa Kemal son derece kararlıydı. O kadar ki, oluşacak yeni Meclis’te hiç muhalefet olmamasını istiyordu.
Bu isteğini ve nasıl uyguladığını Nutuk’ta şöyle anlatıyor:
Efendiler, Lozan Konferansı, 23 Nisan 1923’te yeniden toplandı. Delegeler Kurulumuz Lozan’da yeniden barışı sağlamaya çalışırken, ben de yeni seçimler ile meşgul oluyordum.
Yeni seçimlere, bilinen ilkelerimizi ilân ederek katıldık. Görüşlerimizi kabul edip milletvekili olmak isteyen kimseler, önce ilkeleri kabul ettiğini ve görüşlerde birleştiklerini bana bildiriyorlardı. Adayları ben tespit edecek ve zamanı gelince partimiz adıyla ilân edecektim.
Bu yolu benimsemiştim. Çünkü, yapılacak seçimlerde, milleti aldatarak, çeşitli maksatlarla milletvekili olmaya çalışacakların çok olduğunu biliyordum. Konuşmalarım ve uyarmalarım memleketin her tarafında büyük bir samimiyet ve güvenle karşılandı.
Bütün millet, ilân ettiğim ilkeleri tamamen benimsedi. bu ilkelere, hatta şahsıma muhalefet edeceklerin milletçe milletvekilliğine seçilmesine imkân kalmadığı anlaşıldı.
Seçimler bugünden farklı olarak iki dereceli olarak yapılıyordu. Seçmenler önce ‘ikincil seçmen’ adı verilen kişileri seçiyordu. O kişiler de milletvekillerini.
Mustafa Kemal ikinci Meclis için milletvekili olacakları tek tek eliyle seçmişti, hepsine de ilan ettiği ilkelere uyacaklarına dair söz verdirtmişti.
Seçim 1923 Haziran ayının sonunda yapıldı. İlk Meclis’te muhalefetteki 2. Grup’tan sadece bir kişi, Gümüşhane milletvekili Zeki Kadirbeyoğlu Meclis’e girebilmişti, o da bağımsız milletvekili olarak.
Ancak Mustafa Kemal sadece birkaç ay içinde bu Meclis’ten de memnun kalmayacak, bu Meclis’te de ona muhalefet başlayacaktı.