63. Gün
20 Eylül 2023
Cumhuriyet'e 100 Gün
Lozan Antlaşmasından 29 Ekim’e günbegün yaşananlar
Mustafa Kemal, Misak-ı Milli’yi 1910’dan beri söylüyordu

Gençlik arkadaşı Ali Fuat Cebesoy’la olan sohbetleri ve yazışmaları, Mustafa Kemal’in Osmanlı’yı sürdürmenin imkansızlığını 1910’dan itibaren gördüğünü, yerine bir milli devlet kurulmasını önerdiğini gösteriyor.

Mustafa Kemal, Misak-ı Milli’yi 1910’dan beri söylüyordu

Amerikalı ünlü stratejist, düşünür ve yazar Zbigniew Brzezinski, 90’lı yıllarda, Sovyetler Birliği’nin ardılı olarak ortaya çıkan Rusya’nın çökmeye ve parçalanmaya mahkum olduğunu yazdığı ünlü makalesinde şöyle bir cümle kullanıyordu: ‘Rusya’nın bir Atatürk’e ihtiyacı var…’

Brzezinski’ye göre Rusya, coğrafi olarak yönetilemez derecede çok büyüktü ve hakim millet olan Rusların nüfusu artmıyor, aksine azalıyordu. Bu da beraberinde feci bir çöküşü getirecekti.

Yine Brzezinski’ye göre ‘Oysa Rusya’nın bir Atatürk’ü olsa’ o coğrafi olarak Rus nüfusun yoğun olduğu bölgelere küçülüp ortaya yönetilebilir bir ülke çıkarabilir, bu ülke de zaman içinde çok önemli bir bölgesel güce dönüşebilirdi.

Gerçekten de, genç Mustafa Kemal, en azından 1910 yılından beri Osmanlı’nın küçülmesi, kendine Türk nüfusu esas alan bir ‘Misak-ı Milli sınırları’ belirlemesi gerektiğini söylüyordu.

İki gün önce onun Balkan Savaşı’ndan iki yıl önce, 1910’da Harbiye’den sınıf arkadaşı Ali Fuat Cebesoy ile bir sohbetini burada aktardık. Mustafa Kemal bu sohbette sadece Balkan Savaşı’ndan nasıl kaçınılabileceğini anlatmıyordu, Arnavutluk’a bağımsızlığını vermek, Yunanistan’a Yanya ve Epir bölgesi ile Girit adasını vermekten söz ederken bir de ‘Türk ana yurdu haritası’ çiziyordu.

Mustafa Kemal bu görüşünü pek çoklarına göre ‘Türklerin ana vatanı’ sayılan Balkan coğrafyasının, özellikle de Makedonya ve Batı Trakya’nın kaybından sonra da korudu. Dün burada yayınladık, 1. Dünya Savaşı’nın çıkacağını ve Osmanlı’nın yenileceğini de önceden görüyordu ve bir savunma çizgisi oluşturmaya çalışıyordu. Ona göre Türklerin ana yurduydu savunma çizgisi.

Mustafa Kemal, Pan-İslamizm ve Pan-Turanizm akımlarını hayalci buluyordu ama milliyetçiliği önemsiyordu. ‘Milliyetçilik artık öyle gelişmiştir ki, bir millete dayanmayan bir devletin yaşaması imkansızdır’ diyordu.

Tercih ona kalsa, bugünkü Türkiye’nin Makedonya ve Selanik dahil Batı Trakya’yı da içermesini isterdi. Ama gerçekçiydi. Anadolu ile yetinmek zorunda kaldı.

Ali Fuat Cebesoy hatıralarında şöyle diyor:

Osmanlı Devleti yerine yeni bir Türk Devleti kurulmazsa, çöke­ceği muhakkak olan Osmanlı enkâzı altında Türklüğü kurtarmak çok güç olacaktı. Zayıflamış Osmanlı Devleti yerine, Türk çoğunluğunu içine alan hudutlar üstünde kurulacak kuvvetli bir Türk devleti, Avru­pa’nın Orta Şark dengesi bakımından elzemdir. Bu gayeyi kendisine hedef tutan Mustafa Kemal Bey, Osmanlı meselelerinin halledilmesine bu şekilde bir çözüm yolu bulmuştu. 

Elbette herkesten çok, O haklıydı. 

63