Bu dizide dün yaptığımız hatırlatmayı bir kez daha tekrar etmek gerek: 1923 yılının Ekim ayı başladığında Meclis sadece iki aydır görevde, seçimden yeni çıkıp gelmiş milletvekilleri.
Ali Fethi Okyar başkanlığındaki hükümet de aynı durumda. Onlar da bu yeni Meclis’le birlikte göreve başlamış, güvenoyunu bu yeni Meclis’ten almışlar.
Yeni Meclis ilk iş olarak Lozan Barış Antlaşmasını günlerce görüşmüş ve sonra da büyük bir çoğunlukla kabul etmiş. Ardından İsmet Paşa, hükümette bakan olarak görev yapıyor olmasına rağmen Ekim ayı başında çok tartışmalı bir konuyu sade bir milletvekili sıfatıyla ve kendi başbakanına haber bile vermeden çözmeye kalkışmış, Ankara’nın başkent olmasını önermiş ve Meclis bunu da kabul etmiş.
Ama Mustafa Kemal’in bilgisi ve teşvikiyle yapılan bu son hamle, Meclis’e hükümetin ve başbakanın zayıflığı izlenimini vermiş.
Mustafa Kemal o günleri Nutuk’ta şöyle anlatıyor:
Efendiler, çok geçmeden, Meclis’te, Fethi Bey’in başkanlığındaki hükûmete ve özellikle Fethi Bey’in kişiliğine karşı sataşmalar ve eleştiriler başladı. Anlaşıldığına göre, milletvekillerinde bakan olma istek ve hevesi çoğalmıştır. İşbaşında bulunan bakanları beğenmiyorlardı.
Yeni seçimde, partimiz adına milletvekilleri sağlanmış olan bir takımları da Hükûmet aleyhindeki cereyanları körükleyerek kendi maksatlarına göre yararlanma fırsatları hazırlamaya çalışıyorlardı. Muhalefete geçecekleri sezilen milletvekillerinin meclis çoğunluğunu aldatarak, Hükûmet’e ve Meclis’e karşı hâkim bir duruma geçmek maksadını güttükleri anlaşılıyordu.
Mustafa Kemal, ‘Milletvekilleri sağlanmış olan bir takımları’ derken listeye kendisinin yazdığı isimleri kastediyor ve ‘Muhalefete geçecekleri sezilen milletvekillerinin meclis çoğunluğunu aldatarak, Hükûmet’e ve Meclis’e karşı hâkim bir duruma geçmek maksadını güttükleri…’ diyerek burada bir komplo görüyor.
İsmet Paşa, Anılar’ında aynı günleri anlatırken şöyle diyor:
Hükümet, henüz yeni olduğu halde, Meclis’te, bir buhrana yol açacak tenkitlerle karşı karşıyadır. Söylediklerimden başka benim bilgim ve tertibim içinde bunun bir izah tarzı yok. Fakat Atatürk’ün kafasında var. Bu hükümeti, başından beri bir intikal (geçiş) hükümeti telakki etmiş olabilir.
Görüyorsunuz, bu anıları olayların üzerinden 40 yıldan fazla zaman geçtikten sonra yazdığı halde İsmet Paşa da daha taze olan hükümetin bu kadar eleştiriliyor olmasından şaşkın ve durumu izah edemiyor. Daha doğrusu bulduğu yegane izah, Atatürk’ün Fethi Bey hükümetini başından beri bir ‘geçiş’ hükümeti olarak gördüğünden şüphelenmek oluyor.
İsmet Paşa öyle bir şey söylemiyor ama eskilerin deyimiyle ‘mefhumu muhalifinden’ gidecek olursak, belki şunu ima ediyor: Hükümetin eleştirilerle yıpranması Mustafa Kemal’i rahatsız etmiyor, aksine onun hoşuna gidiyordu.
Fakat tabii bu durumdan Başbakan Fethi bey fazlasıyla rahatsızdı. Mustafa Kemal bunu da Nutuk’ta anlatıyor:
Fethi Bey, bu durumdan bana defalarca şikâyet etti ve kendisi Hükûmet’ten çekilmek istedi. Öteki Bakanlar da aynı şekilde şikâyetlerde bulunuyorlardı.
Fakat konu henüz Mustafa Kemal’in arzu ettiği olgunluğa gelmemiş durumda. Bunun için 24 Ekime kadar, 6 gün daha sabırla beklemek gerekiyor.