Putin’e rakip olacaktı, komisyon engel oldu: Belgeleriniz hatalı
Yaklaşan seçim nedeniyle piyasalarda belirsizlik artarken, mevduat faizlerinin yüzde 30'u geçmesinin ardından tahvil faizleri de sert yükseldi. Prof. Dr. Şenol Babuşcu tahvil faizlerindeki artışa rağmen bankaların zarar edeceğini söylerken, Enver Erkan da "Riskler fiyatlara yansımaya başladı" dedi.
14 Mayıs’a sayılı günler kala piyasalardaki belirsizlik artarken, bunun en büyük yansımalarından birisi tahvil faizlerinde görüldü. Mevduat faizleri yüzde 30’un üzerine yükselirken, tahvil faizleri de son günlerde tırmanışa geçti. 2 yıllık gösterge tahvil faizi şubat başındaki yüzde 7 seviyesinden dün itibarıyla yüzde 17,35 seviyesine yükselirken, 5 yıllık tahvil faizinde 600 baz puanlık faizle yüzde 15,58, 10 yıllık tahvil faizinde ise 200 baz puanlık yükselişle yüzde 12,68 seviyesi görüldü.
Başkent Üniversitesi Finans ve Bankacılık Bölümü Başkanı Prof. Dr. Şenol Babuşcu, tahvil faizlerinin yükselmesinin nedeninin Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) uyguladığı politikalarla tedirginliği artırması olduğunu söyledi. TCMB’nin Haziran 2022 itibarıyla döviz mevduatına karşılık bankalara tahvil bulundurma zorunluluğu getirdiğine dikkat çeken Babuşcu, “Her ne kadar tahvil faizleri yükselse de vadesi uzun olduğu için bankalar yine de zarar edecek. Düşünsenize, mevduat faizine yüzde 30 faiz ödüyorsunuz ama 5 yıllık tahvilin faizi yüzde 15,58″ dedi. TCMB’nin son aldığı kararlarla tedirgin ve şaşkın bir profil çizdiğini vurgulayan Babuşcu, “Kapalıçarşı’dan döviz toplaması da bunun bir göstergesi” diye konuştu.
TCMB’nin son aldığı kararlarla tedirgin ve şaşkın bir profil çizmesinin vatandaşta da tedirginlik yarattığını vurgulayan Babuşcu, şöyle konuştu:
“Kapalıçarşı’dan döviz toplaması da bardağı taşıran son damla oldu. Bankalardan bireysel döviz talebinin 15 gündür oldukça arttığına dair çok duyum alıyorum. Üstelik dövizi nakit olarak almak istiyorlar. Çünkü ekonomi yönetimine güvenmedikleri için ya yastık altında tutmak istiyorlar ya da banka kasasında.”
Dinamik Yatırım Başekonomisti Enver Erkan da piyasa oyuncularının para politikasının gelecekteki gidişatını ölçmek için seçimlerin sonucunu beklediğini belirterek, “Yaklaşan seçimlerin belirsizliği artırmasıyla riskler de fiyatlara yansımaya başladı, lirada da kademeli bir düşüş var. Seçimi kimin kazandığına bakılmaksızın zorlu bir geçiş aşaması öngörülüyor” değerlendirmesini yaptı. Mevcut politikaların devamının düşük faizi gerektireceğini ancak lirayı savunmak için yeterli rezerv kaynakları görülmediğinden bu durumun sürdürülebilir olamayacağının bilindiğini vurgulayan Erkan, şunları söyledi:
“Ortodoks politikalarda ise politika faizinin sert bir şekilde yükseltileceğini varsayıyoruz ancak faizlerin nereye kadar yükseltileceği belirsiz. Her iki ekonomik senaryoda da sene sonunda faizin yüzde 5 olma olasılığı da var, yüzde 40 olma olasılığı da. Düzenlemelerle politika faizine en çok yakınsayan faizler bono/tahvil faizleri ve kısmen ticari kredi faizleri olmuştu. Bankalara getirilen tahvil alım kuralları, bizde özellikle uzun vadelerde tahvil faizlerini düşürmüştü ancak bankalar tahvil almaktan ve olası bir faiz artırımının zararına katlanmaktan çok düzenlemelere uyum sağlayarak TL mevduat artırmayı tercih ediyorlar. Kredilerde de sıkışma olduğu gözlemleniyor. Bankalar düşük faizli tahvil/bono almak istemeyeceği ve olası bir faiz artırışında zarar etmek istemeyeceği için, zaten almak istemedikleri tahvillere ilave bir talep gelmeyecektir. Bu da son dönemde dipten yukarı dönüş işareti veren tahvil faizlerinin yavaş da olsa artış eğilimini sürdürmesi demek olacaktır.”