Erdoğan’a göre Millet İttifakı hem ‘Terör sevici’ hem de LGBT’ci
Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, DEVA Partisi kontenjanından CHP Ankara 1. Bölge'den aday gösterildi. Hem CHP'liler hem de Ak Partililer Sadullah Ergin'in adaylığını eleştirdi. DEVA Partisi lideri Ali Babacan ise "Eksik bilgi ve aşmamız gereken ön yargılar" uyarısı yaptı.
Millet İttifakı, bu seçime temelde iki ayrı milletvekili listesi ile gidiyor; CHP’nin ve İyi Parti’nin listeleri. İttifakta yer alan diğer dört parti, gerek seçimde alınacak oy sayısını, gerekse bu oylarla çıkacak milletvekili sayısını en yükseğe çıkarabilmek ümidiyle CHP listelerinden seçime katılıyor. Benzer şekilde CHP ve İyi Parti’nin kendisi de bazı illerde ortak liste yaptılar, yani seçime birbirlerinin listesinden girmeye karar verdiler.
Bu yöntem, kendi oy verecekleri listelerin daha ‘saf’ olmasını isteyen kimi partililer ve parti taraftarlarından tepki gördü; çünkü aslında ittifak listesi olan listeyi ‘CHP listesi’ olarak algıladılar. İşte bu türden tartışmaların odağında ise Deva Partisi adına CHP’nin listesinde Ankara 1. bölgeden 4. sıra adayı olan eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin var.
CHP’liller ve yanı sıra Ak Partililer de Sadullah Ergin’i hedef aldı.
Örneğin, Sözcü gazetesinde Uğur Dündar da itiraz etti Ergin’in adaylığına, Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan da…
Başka itirazcılar da vardı: Ergenekon ve Balyoz mağduru askerler, Memleket Partisi lideri Muharrem İnce, Hürriyet gazetesi yazarı Nedim Şener, Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin basın danışmanı Yıldıray Çiçek…
Liste uzayıp gidiyor.
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklaması önemliydi. Kılıçdaroğlu, “Herkes sanki sadece CHP’liler giriyor ve CHP’li değil nasıl bizim listede yer alır diye bir şey söylüyor. Yani eski alışkanlıklardan kurtulamayan bir atmosfer var” demişti.
Tartışma yürürken, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, tepkilere yanıt verdi ve vurgusu “ön yargı” oldu.
DEVA Partisi lideri Ali Babacan da sosyal medya hesabından açıklama yaparak 2009-2013 yılları arasında demokratikleşme, reform ve AB uyum düzenlemelerinin çoğunu Ergin ile beraber yasalaştırdıklarını söyledi.
Babacan şunları yazdı:
“Kendisi, Adalet Bakanlığı tarihinde görülmemiş hızda bireysel ve kolektif haklara yönelik işlere imza attı. Tutuklu oranının düşürülmesi, adil yargılanma hakkı, kolluğun demokratikleşmesi, AYM’ye bireysel başvuru, AİHM kararlarının Türkçe olarak yayınlanması, anadili hakkı gibi, yüzlerce değişiklikte katkısı var. Pek çoğu hâlâ topluma nefes imkânı sağlayan önemli düzenlemeler. Şimdi yeni bir yol ayrımındayız. Önyargıları ve hatalı ezberleri bırakıp birbirimizi dinleyerek ve birleşe birleşe kazanacağımıza inanıyorum.”
Sadullah Ergin ise dün akşam Habertürk canlı yayınında tartışmaya ilişkin açıklamalarda bulundu.
“1 Mayıs 2009 tarihinde Adalet Bakanı oldum. Ergenekon soruşturmaları 2 sene önce başladı” diyen Sadullah Ergin şunları anlattı:
“Bu soruşturmalar 12 dalga geçiyor. Benden önceki bakan döneminde yüzlerce kişi tutuklanıyor, yargılamalar başlıyor. Ondan sonra ben Adalet Bakanı oluyorum. Yargılamalar üstüne geliyor. Sadullah Ergin, Adalet Bakanlığı’na geldi orayı kadrolaştı diye bir söylem ve algı var. Ben Bakan olduğum gün o günkü unvanlı kadroların önemli kısmı yargılandı. Ben geldiğimde orada bulduğum kadroydu, 1 tanesini getirmiş değildim.
Bıraktığım kadrolar bugün hepsi devletin en üst katındalar. Görevlerine devam ediyorlar. Söylüyorum; Adalet Bakanlığı’nın merkez kadrosunda ben geldiğimde 1 Mayıs 2009, 7 Şubat MİT krizine kadar mevcut kadroyla çalıştım. MİT krizinden sonra tabloyu görünce biz 15-16 ayda 24-25 kilit noktayı tamamen değiştirdik. 2012’den 2014’e kadar. Adalet Bakanlığı’nın can damarı olan birimlerinin hepsini değiştirdik. O kadrolar Cumhurbaşkanlığı kadrolarında, AYM’de üye. Benden önce görev yapan arkadaşım ikili görüşmede ‘Üzerine çok geliyorlar ama o arkadaşları ben getirdim oraya’ diyordu. Mehmet Ali Şahin Bey bana söyledi. Bana söylemen bir şey ifade etmiyor ki, kamuoyunda paylaşırsan anlamı olur. Bunu daha önce isim vermeden söyledim. Benim geldiğimde mevcut kadrolar yargılandı, ama benim bıraktığım arkadaşlar bugün bile görevinin başında.
Olayın işleyişi farklı. Kadrolaşma meselesinde çok net söyledim. Adalet Bakanlığı’nın merkez teşkilatına dışarıdan bir kişi getirmedim. Benden önce gelmiş olanlardan yargılanıp, mahkum olanlar oldu. Bunu yargı teşkilatında olanlar da bilir. Başlamadan 4 ay önce Bakanlık içerisinde büyük kadro hareketi olmuş. Nihayetinde Sadullah Ergin’in göreve getirdiği isimler şu dakika itibariyle görevlerinin başında. Ergenekon davalarının başlangıcı benden 2 sene öncedir. Ergenekon davası iktidar partisi başbakanının savcı olduğu, muhalefet parti başkanının avukat olduğu davaya dönüştü. Bakanlıkları, bürokratları aşan mahiyete büründü.
16 Eylül 2008 tarihinde, Bakan olmadan 8-10 ay önce AK Parti MKYK’da ‘Biz bu davalarda şikayetçi olmak istiyoruz’ talebi kabul edilmiştir. AK Parti bu davada kurumsal olarak taraftır. Bunu gözden kaçırmayın. O günkü tarihte bunları görme şansımız yoktu. Daha sonra yapılan hatalar, yargılama yanlışlarını görüyoruz. Bir tanesi bozuldu, beraatler verildi. Balyoz’da yakın tarihlerde az sayıda da olsa mahkumiyetleri onanmış yargılanan insanlar var. 4,5 sene kadar bakanlık yaptım. Adalet Bakanlarının görev tanımı kanunlarla belirtilmiştir. Adalet politikalarının siyasetini belirler, ihtiyaç duyduğu yasaları karşılarsınız. Adalet Bakanlarının yapacağı işler bunlar. Yargı süreçleri bir şekilde iktidar partileri tarafından bir şekilde kullanılmaya çalışılmıştır.”