Doları seçime kadar tutmak mümkün mü?
Gelin bir kıyaslama yapalım…
Tayyip Erdoğan’ın başkanlık sisteminin Cumhurbaşkanı olarak Beştepe’de göreve başladığı Temmuz 2018’de Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in tüketici fiyat endeksi 359,41’i gösteriyormuş. Bu yılın Mart ayında bu endeks 1269,75’e yükselmişti.
Yani, Temmuz 2018’i 100 kabul etsek, endeks Mart 2023’te 353,28’e yükselmiş. Başka bir deyişle enflasyon yüzde 253,28 artmış.
Bu, Tayyip Erdoğan yönetiminde geçen 5 yıldan biraz kısa sürenin toplam enflasyonu. Ortalamasını alsak ve süreyi de tam 5 yıl kabul etsek, her yıla yüzde 50’yi aşkın enflasyon düşer.
20 Temmuz 2018’de dolar kuru 4,82 imiş. Bugün resmi kurumuz 18,39 lirayı gösteriyor. Artış oranı yüzde 302,28.
Sadece bu iki rakam, son beş yılda nasıl bir ekonomik facianın içinden geçtiğimizi anlatmaya yeter aslında.
Uzunca bir süreden beri Türkiye’de bir çeşit papatya falı açılıyor: Acaba Tayyip Erdoğan ve ekonomi yönetimi doların fiyatını bu seviyelerde tutmayı başaracak mı, başaramayacak mı?
Meseleye başka hiçbir faktör yokmuş gibi baksak gördüğümüz şu: Dolar aslında enflasyondan daha fazla artmış, dolayısıyla daha da fazla artmasına gerek yok.
Ama öyle değil. Çünkü bu beş yılı ekonomik facia yapan şeyler, doları daha da yukarı gitmeye zorluyor. Mesela yurt dışından para girişinin durma noktasına gelmesi, mesela Merkez Bankası rezervlerinin erimesi, mesela Türk Hazinesinin yurt dışından yüzde 9’un altında faizle borçlanamaması ve bu arada Türkiye’nin son bir yılda 100 milyar doların hayli üzerinde dış ticaret açığı vermesi, cari işlemler dengesi açığının çok büyümesi…
Yani ülkeye dolar gelmiyor, aksine dolarla harcamamız da artıyor.
Doğru, son birkaç hafta içinde hükümet düşük faiz politikasından mahçupça geri adımlar attı, mevduat faizleri yükseldi. Ancak bankaların TL’ye daha fazla faiz vermesi dolar üzerindeki baskıyı hafifletmedi.
Merkez Bankası piyasada ikili dolar fiyatı oluşmasına izin verdi bu arada. Kendisi bankalararası ‘piyasa’da doların yükselmesine izin vermiyor ama Kapalıçarşı’dan gidip fiziki olarak altın ve dolar satın alıyor, yani ‘ayaklı piyasa’da doların fiyatı daha yüksek.
Son iki haftadır sert ve önemli hareketler yaşanıyor. Para, kendini seçim sonrasına hazırlamaya çalışıyor.
Ve seçim sonrasına ilişkin bütün senaryolar doların fiyatının yükseleceğine işaret ediyor.
Koca koca yabancı bankaların senaryoları böyle olunca, yerli para sahipleri ‘Neden seçim sonrasını bekleyeyim’ diye düşünüyor, kendini şimdiden dolar pozisyonuna geçirmeye çalışıyor. Bir büyük bölüm oyuncu ve şirket ise çareyi fiziki altın almakta bulmuş durumda.
O yüzden papatya falı açılıyor: İktidar doları seçime kadar tutabilir mi, tutamaz mı?
Sorunun sorulması bile yeterince vahim.