Saadet Partisi ‘çerçevesi çizilmiş idam cezası’ istedi
Seçimlere sayılı günler kaldı ve ülkenin her yerinden şiddet haberleri geliyor. Malatya’da 2019 seçimlerinde AK Partili aile tarafından sandık başında öldürülen Saadet Partili Aktaşların hikayesi gerginliğin nerelere varabileceğini gösteriyor. Aktaş ailesi kaygılarını 10Haber’e anlattı.
14 Mayıs seçimlerine giderken ülkenin farklı yerlerinden şiddet haberleri geliyor. Her okuduğumuz haber siyasilerin sahada kullandıkları dile ne denli dikkat etmesi gerektiğini gösteriyor ve akıllara yaşanılan acı tecrübeleri getiriyor. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Malatya Pütürge’de AK Parti belediye başkan adayının ailesinin öldürdüğü Saadet Partisi müşahiti Aktaşlar bu acı örneklerden biri. Ailesinden iki kişi sandık başında hayatını kaybeden İzzet Aktaş ve avukatları Süleyman Sarıbaş önümüzdeki seçim için endişelerini 10Haber’ anlattı. Aktaşların öldürülmesi davasında iki sanık hakkındaki iki kez müebbet hapis cezası bozuldu ve ceza 25 yıla düşürüldü. Sanıklardan biri sağlık sorunları gerekçesiyle tahliye edildi. Diğer bir sanık ise hiç yakalanamadı.
Hasan Aktaş ve İlyas Aktaş 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde görevli oldukları sandık başında AK Parti Belediye Başkanı Mikail Sülük’ün akrabalarının silahlı saldırısıyla öldürüldü.
Pütürge’nin mevcut belediye başkanı Mikail Sülük o dönem AK Parti’nin adayı. Sülük’ün baba evi olayın yaşandığı Bölünmez köyünde. Seçimden bir gece önce Mikail Sülük’ün babası Hacı Sülük, beraberindeki kişilerle Hasan Aktaş’ın evine gitti. Burada Aktaş’ı “Oyunu bize vereceksin, Saadet Partisi’nden müşahit olmayacaksın. Yoksa size de yazık olur bize de” diye tehdit etti. Hasan Aktaş, “Sizin adayınız 7 aydır belli, bir kere kapımızı çalmadınız. Ben Saadet Partisi müşahitiyim, söz verdim” diye çıkıştı. ve olay o akşamlık yatıştı. Olayı anlatan İzzet Aktaş, “Belki de orada öldüreceklerdi abimi, evde misafir olduğu için yapamadılar” dedi.
Hasan Aktaş, Sülükler gider gitmez güvenlik güçlerine telefon açıp olayı anlattı ve önlem alınmasını istedi. Sabah köye giden jandarmalar “Bizim köyde muhtar seçimi yok, gelmenize gerek yok” denilerek geri çevrildi. Sandıklara iki korucu geldi ama onlarda görev yeri değiştirilen, Sülüklere yakın korucular oldu.
Oy verme işlemi başlamadan önce Aktaş kuzenler görev yerlerine gidip, oy vermeye gelen köylülerine yardım etti. Hatta İlyas Aktaş’ın babası, Mikail Sülük’e oy verdi ve bunu da yüksek sesle dile getirdi. Hasan Aktaş’ın kardeşi, İlyas Aktaş’ın da amcasının çocuğu olan İzzet Aktaş, Hasan’ın Saadet Partisi, İlyas Aktaş’ın da CHP müşahiti olduğunu anlattı.
AK Parti adayının babası Hacı Sülük,yanında Hacı Ömer Sülük, Abdülkadir Sülük, Mahmut Sülük ile birlikte Aktaşların görevli olduğu sınıfta bekleyemeye başladı. Bu sırada oy vermeye gelen bir vatandaş kabine eşiyle birlikte girmeye çalıştı, İlyas Aktaş da itiraz etti.
Sülük ailesi bu itirazı olay çıkarmak için bir bahane olarak kullandı. Hacı Sülük elindeki sopayı sandığın olduğu masaya vurarak “Sandığı kapatın” diye bağırdı ve sonra Aktaşların üzerine kurşun yağdırdılar. İlyas ve Hasan Aktaş korumaya gittikleri sandıkların başında hayatlarını kaybetti. Amcaları Ali Aktaş da oy verdiği adayın akrabalarının kurşunlarıyla yaralandı. Olayın şahitleri yargı sürecinde önce olayı olduğu gibi anlatı ancak sonrasında ifadelerini değiştirdiler.
Mahmut Sülük olayın üzerinden geçen dört yılda hala yakalanamadı. Geri kalan dört sanık Malatya’dan Kırşehir’e taşınan dava sonunda ikişer müebbetle cezalandırıldı. Olayın azmettiricisi Hacı Sülük, sağlık durumu ve yaşı gerekçe gösterilerek tahliye edildi ve sağlık durumuyla ilgili rapor her yıl yenilendi. Sülük’ün iki yıldır, üç kat merdiven inip çıktığı, bahçesiyle ilgilendiği konuşuluyor. AK Parti teşkilatının Sülük’ü karşılamak için evinin önüne mıcır döktüğü de Pütürge’de saklanan bir şey değil.
Olayın siyasi boyutlarının yanı sıra yargı süreci de oldukça tartışmalı…
Ailenin avukatı Süleyman Sarıbaş, 10Haber’e yaptığı açıklamada, Yargıtay’ın onadığı karara savcılığın itiraz ettiğini anlattı ve sonrasında şöyle devam etti:
“Genel Kurul Hacı Sülük ile Ömer Sülük’ün cezasını onadı. Abdülkadir Sülük ile Hacı Ömer Sülük’e yardım etmekten ceza verilmesini isteyerek bozdu. Yerel mahkeme Yargıtay’a uyarak bu iki kişi hakkındaki iki kez müebbet cezasını bozdu. Yardım etmekten iki kez 12,5 yıl (yani öldürdükleri her bir kişi için 12,5 yıl toplamda 25 yıl) ceza verdiler. Kararı temyiz ettik, bekliyoruz.”
Sarıbaş, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun bu kararla bir talimatı yerine getirdiğini düşünüyor. Sarıbaş önümüzdeki seçimler için de endişeli. Parti bürolarına yapılan saldırılar ya da afiş asanlara yönelik saldırılardan örnekler veren Sarıbaş, “İktidar kaybettiğini gördükçe hırçınlaşacak. Muhalefet provokasyonlara kapılmadan sandıkların sağ salim sayılmasını sağlamalı. Ne yaparlarsa yapsınlar ben ‘demokrasi kazanacak’ diyorum” diye konuştu.
Yaptığımız telefon görüşmesinde boğazı düğümlenen İzzet Aktaş ise “Biz bu ülkede yargıya, adalete güveniyorduk ama o da kalmadı artık. Allah’ın adaletine kalmış ne diyeyim yani” diyerek anlatıyor çaresizliğini.
İzzet Aktaş, köyde sadece yaşlı bir amcaları kaldığını onların da sandıkta görev yapacak durumda olmadığını söyledi ve ekledi: “Benim köyden onlara yüzde 100 çıkacak. Bu ülkede demokrasi, hak, hukuk, adalet kalmadı artık”
“Benim abim kendi tarlası üzerinde öldürülmedi. Milli iradeyi korumakla vazifeliydi, demokrasiyi korumakla görevliydi. Saldırı bu ülkeye yapılan bir saldırıydı” diyen Aktaş muhalefete de kızgın. Olayın yeterince gündemde tutulmadığını düşünüyor.
Aktaş umudunu kaybetmiş değil, sorumluların cezalandırılmasını ve adaletin yerini bulmasını istiyor. “Ağabeyim gitti, amcaoğlum gitti. Beş yetim arkada kaldı, en büyükleri o zaman yedi yaşındaydı” diyen Aktaş, “Bunların hesabını kim verecek?” diye isyan etti.