‘Ah alkışlarla alkışlarla… Uçuverdi seneler’

Gipi'nin 'Sahte Alkışlarla Olağanüstü Anlar' grafik romanı hem bir sanatçının hem de modern insanın parıltılı görünen dünyasının ardında, onu ayakta tutmaya hizmet ettiği düşünülen alkışların sahteliğine ilişkin, otobiyografik unsurlarla bezeli farklı bir çaba.

Kültür Sanat 14 Mayıs 2023
Bu haber 12 ay önce yayınlandı

Uzayın sonsuzluğunda yolculuk ederlerken kaybolmuş astronotlar… Ya da kaybolduğunu sanmaktadırlar. Veyahut sadece içlerinden biri böylesi bir duyguya kapılmıştır… 

Öte yandan bir filmin (‘Er Ryan’ı Kurtarmak’) çekimleri sırasında oyunculara ölüme ve son ana dair fikirlerini sorma, sorgulama faslı… “Omaha sahiline çıkmak üzeresiniz, rampa açılıyor, az sonra üzerinize doğru bir kurşun yağmuru başlıyor ve akabinde her türlü eylemde yanınızda olan sadık arkadaşınızın bir anda kafası kopuyor, ne hissedersiniz?”

Bambaşka zaman dilimlerinde, yerlerde ve ruh durumlarında dolaşan sahnelere göz atıp gezsek de asıl meselenin odağında annesi artık ölüme doğru adımlarını sıklaştırmış biri var. 56 yaşında, bir komedyen. 

İsmi Silvano Landi ve kısır olduğunu, çocuk sahibi olma fikrinin onu terk etmesi gerektiğini öğreniyor, zaten kendisi de bu konuyu pek de önemsemediğini söylüyor. Hastanedeki odasında annesinin yanında… 

Rüyalarında da küçüklüğüne gidiyor ve migren ağrıları çeken annesine nasıl yardımcı olmaya çalıştığını hatırlıyor. Derken araya tekrar astronotlar giriyor, rotalarını bulmaya çalışıyorlar. Çocukluğu hayatına daha sık dahil oluyor, araba sürerken yanında bitiyor. O geçmişiyle, yan koltuktaki minik de geleceğiyle buluşuyor…

Çağdaş insanın dertleri…

Öte yandan sahneye çıkıp stand-up’ını yapmak zorunda. Onca karmaşanın arasında ‘dersine’ de çalışamamış. Birden annesinin ölümü doğru yol alması üzerinden espriler yapmaya başlıyor, daha doğrusu çabalıyor. Sonradan seyirci kanadından gelen ‘kahkaha’ eşlikli tepkiler, durumu kurtardığını gösteriyor…

1963 Pisa doğumlu İtalyan çizgi romancı, karikatürist, yazar ve film yapımcısı Gianni Alfonso Pacinotti, eserlerinde ‘Gipi’ adını kullanıyor. Daha önce ‘Bihikâye’ ve ‘Oğulların Diyarı’ adlı iki çalışması ülkemizde yayımlanan sanatçının son hamlesi ‘Sahte Alkışlarla Olağanüstü Anlar’ (‘Momenti straordinari con applausi finti’) önceki iki kitabı gibi Karakarga Yayınları tarafından çıkarıldı. 

Yukarıda konusunu özetlediğimiz bu grafik roman (Türkçeye Ayla Meltem Görgün kazandırmış), bir komedyenin iç hesaplaşması üzerine kurulu bir öyküye sahip. Ana eksende kişisel sorunlarıyla boğuşan bir karakterin zamanımızdan çocukluğuna uzanan bir eksende dolaşsak da metin temel olarak çağdaş insanın dertleri ve ikiyüzlü bir modelde var olmaya çalışırken kendisinin de benzer reflekslerle davranarak yüzeye tutunma, düşmeme, ayakta kalma çabalarını anlatıyor.

En güçlü ve ayırt edici seslerden…

Doğrusu Gipi benim geçmişten tanıdığım bir çizer değildi ve külliyatında yer alan önceki yapıtlarını da bilmiyordum. Lakin kendisi ve ‘Sahte Alkışlarla Olağanüstü Anlar’ üzerine kaleme alınan bir metinde Gipi’ye ilişkin “Hâlâ İtalyan çizgi roman geleneğinin en güçlü ve ayırt edici seslerinden biri olmayı sürdüren, ender zekâlardan biri” türünden bir övgü cümlesine rastladım. x

Öte yandan kendisini tanımasanız ve eski işlerine vâkıf olmasanız bile ‘Sahte Alkışlarla Olağanüstü Anlar’ın karelerinde ve metninde gezinirken yaratıcısının değeri ve özgünlüğü hakkında kolayca fikir sahibi oluyorsunuz.

Kitapta başlarda yer alan ‘Er Ryan’ı Kurtarmak’ın set ortamından enstantaneler içerik olarak hem sinemaseverlere seslenen yanlarıyla hem de birkaç enfes karesiyle ilginçti. Ama ben öykü boyunca en çok ana karakterin kendi çocukluğuyla karşı karşıya geldiği bölümleri beğendim. Çünkü bu meselenin herkes için özel bir çekici yanı vardır diye düşünürüm.

O minik bedende ve zihin dünyasında çoğu kez sizi geleceğe ilişkin hayalleriniz, umutlarınız ayakta tutar. Öte yandan şimdiki zamandaki görüntünüz ve de varlığınız, işte o hayallerin erişebildiğini noktanın gerçek ifadesidir. Bu açıdan kitabın ana karakteri Silvano Landi’nin (okuduğum bir-iki makalede yazarın alter ego’su olduğu ifade ediliyordu) kendi çocukluğuyla muhabbeti hem farklı bir rüzgâr estiriyordu hem de Gipi’nin usta diyalog yazarlığı sayesinde kitabı özgün bir noktaya taşıyordu.

Eski kitaplarını da okumak lazım…

Sonuçta bazen ilkel insana da uzanan bu öykü gerek çizerinin kendine özgü desenleri ve tekniği, gerekse metninin sağlamlığıyla okurunu zevkli ve zihinsel açıdan derinlikli bir yolculuğa çıkarıyor. Final pasajı da bence kayda değer metaforlarla yüklüydü.

 Sonuç olarak hem bir sanatçının hem de modern insanın parıltılı görünen dünyasının ardında, onu ayakta tutmaya hizmet ettiği düşünülen alkışların sahteliğine ilişkin, otobiyografik unsurlarla bezeli bu farklı çabayı naçizane tavsiye ederim. Gigi’nin bizde basılmış geçmişteki yapıtlarını da bir an önce okumak üzere kendime not düştüğümü de belirteyim…

‘Cennet’i ararken…‘Cennet’i ararken…

 

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.