Cher’in hayatı tek kitaba sığmaz
Uzun zamandır demlenen öyküler, soruların peşine düşen yazarlar, Türkçeye yeni çevrilenler, dört gözle yolunu gözlediğimiz kitaplar... 10Haber, yeni çıkan kitapların peşine düşüyor, 'Bu aralar ne okusam?' sorusuna yanıt arıyor.
Dört gözle yolunu gözlediğimiz kitaplar, Türkçeye yeni çevrilenler, ‘Okuma listeme aldım ama hala başlamadım’ dediğimiz uzun listelerin değişmezleri…10Haber, bu kitapların izini sürüp raflarda geziyor. Kimi zaman yeni çıkanların peşine düşüyor, kimi zaman uzun zamandır raflarda demlenen kitapları keşfediyor. Ama en çok da ‘Bu aralar ne okusam?’ sorusuna yanıt arıyor.
Bu haftanın listesi, bir türlü elinizden düşürmek istemeyeceğiniz kitaplarla dolu. Çok heyecanlı. Sorular soruyor. Cevabını bildiklerimiz de var, daha önce hiç düşünmediklerimiz de. Uzun zamandır kitaplarına aşina olduğumuz yazarlar da var, yeni tanıştıklarımız da…
Yaklaşık iki aydır görmediğim ebeveynlerimin yanına gittiğim ilk gün. “Salona geliyorum, uyumadan önce kitap okuyacağım” diyorum. Buraya kadar her şey çok normal, lakin benim bir aklım başka yerde. Telefonlarına bakan anne ve babamın dikkatini çekmek için abartılı bir şekilde kitabı yukarı kaldırıp kapağı görmelerini sağlıyorum. Sonra önce annemden gelen sonra da babama sıçrayan bir kahkaha dalgası. Elimdeki kitap: “Aileni Nasıl Öldürürsün?”
Bu çok satan roman toz pembe kapağı ve kesinlikle dikkat çeken ismiyle iştah açıcı ancak sadece bunlarla sınırlı değil. Karanlık ama bir o kadar da eğlenceli. Gözümüzü bir hapishanede açıyor ve Grace Bernard ile tanışıyoruz. İyi bir evlat, kızkardeş ve dost ama bir başka özelliği daha var. Aynı zamanda bir seri katil. Aile, aşk, cinayet ve daha bir çok şey üzerine. Kitap elinize yapışacak kadar merak uyandırıyor. Uçağınızın rötarını takmayacak kadar hem de… Bu arada annem devam kitabı var mı diye soruyor.
Bu rengarenk kapaklı kitabı elime ilk aldığımda, farklı hiçbir şey söylemeyen, hayatın her haliyle kabul edilmesi gerektiğini öğütleyen kişisel gelişim klasiklerinden biri sandım. Sonra usulca göz kırpan ‘Women’s Prize 2022 Finalisti’ yazısını gördüm. Nasıldı o söz? Bir kitabı kapağına göre yargılamamak ile ilgili olan… Yazar Meg Mason, ‘Keder ve Mutluluk’ romanında, depresyonun evrelerini olabilecek en dürüst ve komik şekilde ele alıyor. Bu kitapta, hayatı güllük gülistanlık görünen ama içerde o güllerin solduğunu fark eden Martha ile tanışacaksınız. Size çok tanıdık gelebilir, ortak hislerde buluşabilirsiniz. 30’u aşkın ülkede okurla buluşan roman, çok eğlenceli evet ama bir güzel de sarsıyor, baştan söyleyelim.
Man Booker Ödüllü ‘Kör Suikastçı’, ‘Tufan Zamanı’,’Antilop ve Flurya’, ‘Damızlık Kızın Öyküsü’, ‘Cadı Tohumu’, ve ‘Evlenilecek Kadın’ gibi romanlarıyla Türkçeye çevrilen Margaret Atwood yeni romanıyla karşımızda. Aslında yeniden karşımızda demek daha doğru, bu kez Doğan Kitap etiketiyle. 1979 tarihli ‘Âdem’den Önceki Yaşam’da Elizabeth, Nate ve Lesje ile tanışıyoruz. Kısa bölümlerden oluşan, her biri üç karakterden birine odaklanan romanın ilişki haritası ise şöyle: Elizabeth ile Nate evli bir çift, Lesje ise Nate’in sevgilisi. Yazar bu kez açık ilişki kavramını irdeliyor. Bu arada kitabı Türkçeye kazandıran Suna Güler, Ara Güler’in eşiydi. Cem Erciyes, ‘Ademden Önceki Yaşam’ı sosyal medya hesabından duyururken bir müjde daha verdi: Suna Güler’in çocukları aracılığıyla bir başka Atwood kitabı çevirisi daha yolda. Yakın zamanda yazarın ‘Kedi Gözü’nü de okuyacakmışız.
Günışığı Kitaplığı’nun uzun süredir devam ettirdiği, editörlüğünü Semih Gümüş’ün üstlendiği Köprü Kitaplar adlı bir koleksiyonu var. Serinin 28. kitabı Tolga Gümüşay imzalı ‘Ceplerine Çiçekler Dolduran Çocuk.’ 11 öyküden oluşan bu kitap her ne kadar ortaokul ve lise öğrencilerie hitap etse de aslında her yaştan okuru yakalama konusunda oldukça iddialı. Öyküler, çocukluktan ilk gençliğe geçiş, heyecanlar, ilk kalp çırpıntıları ve dünyanın sonunu getirecek sandığımız korkuları bir araya getiren öyküler düş ile gerçek arasında bir zaman yolculuğuna davet ediyor. Yetişkinlere not, okurken “Hani benim gençliğim, nerede?” diye efkarlanmayacaksınız, korkmayın. Bu biraz da ilk gençlik yıllarına minnet dolu bir selam verme hali diyelim, içlere serin sular dökelim.
15 yıldır düzenlenen Notre-dame De Sion Edebiyat Ödülü’nün bu seneki kazananı ikinci romanı ‘Yalnız’la, Zeynep Kaçar oldu. Yazar, bir kadın ile bir ülke aslında ne kadar benzer onu gösteriyor bu kitabında. Kimliğinden koparılıp görülmez olan bir kadının kendini bulma, görme ve gösterme çabasını kahramanımız Feray üzerinden anlatıyor. Ödülün verilme gerekçesi de tam olarak bu. Komite de ödülü verme gerekçelerini “Bir kadının verdiği küçük tavizlerin zaman içinde etrafında ördüğü parmaklıklarla bir hapishaneye dönüşümünün ve görünürde ona âşık, aklı başında bir erkeğin adım adım ürkütücü bir canavar haline gelişinin akıcı ve incelikli bir üslupla kaleme alındığı bu eser, adeta tüm kadınları tetikte olmaya davet etmekte” diyerek açıklamıştı.
Agatha Christe, Edgar Allan Poe, Ahmet Ümit…Polisiye edebiyat deyince akla ilk gelen isimler… Peki sekizinci yüzyılda yazılmış, bir Çin hanedanının polisiye maceralarını anlatan öyküleri hiç duymuş muydunuz? Alper Kaya, polisiye edebiyat tarihinden bilmediğimiz pek çok şeyi bir araya getiriyor. Okuru 50 maddede polisiye edebiyat tarihine ve anekdotlarına yolculuğa çıkarıyor. Bu maddelerden biriyle, 6-7 Eylül olaylarına Taksim’de şahit olan, dünya polisiyesinin en meşhur ve bir o kadar da gizemli yazarlarından birinin neden o sırada İstanbul’da olduğunu öğrenebilir ya da yerli Sherlock ile tanışabilirsiniz.
Nobel Edebiyat Ödüllü yazar André Gide, bu kitabında jüri olarak yer aldığı ceza mahkemelerinde görülmüş ve toplumda infial yaratmış iki davayı ele alıyor. Tıpkı bir polisiye film izler gibi okudukça heyecanlanıyorsunuz. Zira yazar kanıtların izini sürüyor, sorular soruyor. Bir yandan da adalet ve hukuk kavramlarını sorgulatıyor. Kitapta ayrıca davaların görüldüğü döneme ilişkin görseller de yer alıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Gide için söyledikleri de yazarla tanışma isteğinizi artırabilir: “André Gide, sade adı söylendiği zaman bir medeniyeti, bir kültürü en iyi taraflarıyla hatırlatan nadir insanlardandır.”
Bazen bir yazarı okumak için sadece kitaplarını okumak ya da bunu tek başına yapmak yeterli olmayabiliyor. Hatta ‘mutlaka okunması gerekenler’ listesi herkesi hemen yakalayamayabiliyor. Hiç çekinmeden itiraf edebiliriz, Orhan Pamuk da bu yazarlardan biri. Neyse ki böyle düşünenlerin imdadına edebiyat araştırmacısı Yıldız Ecevit yetişiyor. Ecevit, Pamuk’un metinlerinde “Okura yabancı olan neydi?” sorusunun peşine koştuğu kitabı bu kez Everest Yayınları etiketiyle okurlar buluşuyor. 2021’de hayatını kaybeden Ecevit’in Orhan Pamuk’a açtığı pencere, bugüne kadar Pamuk metinlerinden çekinen okurlar için cesaret verici bir rehber olabilir.
Dinazorus, pardon Kakazorus ile tanıştınız mı? Prensesi kakalayan dinozor, geçmişi kakalayan dinozor, yatağı kakalayan dinozor ve hatta gezegeni bile kakalayan dinozor…Tom Fletcher, aslen pop rock grubu McFly’ın kurucusu, solisti, söz yazarı ve gitarist. Ama arkadaşı bas gitarist Dougie Poynter ile Kakazorus serisini kaleme alıyor ve birden çok satan bir çocuk kitapları yazarı oluveriyorlar. Danny ile KAKAzorus birden fazla kitapta, birden fazla maceraya atılıyor. Sima Özkan’ın Türkçeleştirdiği, Gary Parsons’un resimlediği kitaplar üç yaş ve üzeri okurlar ın kitaplığında kendine yer bulabilir. Kakazorus’un kakastik son planı ise bir prensesi kulesinden kurtarmak…