Sağlık Bakanı’na göre yurt dışına doktor göçünü ‘abartmamak lazım’
Büyükada'da sistemden yetkisini aşarak kendi hastası olmayanların de ilaç bilgilerine giren doktorun hemşirelerin ilaçlarına da baktığı ortaya çıktı. Suçlamaları reddeden doktorun savunması inandırıcı bulunmadı ve 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Büyükada’da aile sağlık ocağında görev yapan doktor A.K.Ö.’nün yanında çalışan hemşirelerin ve kendisinin olmayan hastaların kullandıkları ilaçlara sistemden baktığı iddiasıyla hakkında dava açıldı. Adalar Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanık A.K.Ö. avukatı ile birlikte şikayetçi Z.T. de avukatıyla birlikte katıldı. Duruşma savcısı mütalaasında, Büyükada Aile Sağlık Merkezi’nde aile hekimi olarak görev yapan A.K.Ö.’nin aynı iş yerinde çalışan doktor ve hemşirelerin geçmiş dönemlerde kullanmış olduğu ilaçların takibinin yapıldığı “Medula” adlı sisteme girerek ilaçlara baktığının belirlendiğini belirtti. Doktorun psikolojik baskı yapmasının ardından şikayet üzerine soruşturma başlatıldığı anlatıldı.
Adalar Cumhuriyet Başsavcılığı şüpheli hakkında 31 Aralık 2018’de Adalar İlçe Kaymakamlığı’ndan soruşturma izni talep edildi. Sanık avukatının talebe itiraz etmesi üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 1. İdare Dava Mahkemesi itirazı reddetti.
Soruşturma kapsamında bilirkişi raporu alındı. Raporda sanık doktorun kendi aile hekimliğine kayıtlı olmayan hastaların bilgilerini sorguladığı belirlendi. Raporda doktorun 280 kez kayıtlı olmayan hastanın bilgilerini sorguladığı, bu sorgulardan 168 farklı kişinin sistem sorgusunu kendisinin yaptığı tespit edildi. Mesai saatlerinde dışında 39 kez sorgu yaptığı, bu sorgulardan 33 farklı kişinin sorgusunun yapıldığı saplandı.
Sanık A.K.Ö.’nün yanında hemşire olarak çalışan C.A. kendi hasta listesinde kayıtlı olmamasına rağmen kayıtlarına bakarak kullandığı ilaçların gördükten sonra “Bu kızın psikolojisi bozuk. Sistemden baktım antidepresan kullanıyor. Bu kızı işten atacağım” dediği öne sürüldü.
Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca doktor A.K.Ö. hakkında rapor düzenlendi. O raporda ise doktorun aile hekimliğine kayıtlı olmadığı halde hastaların kişisel verilerini, tedavi geçmişini, kullandığı ilaçları ve hastalık bilgilerine ulaşarak bu bilgileri yaydığı belirtildi. Raporda, sanığın 168 kişiye ait sistem sorgusunda 59 kişinin 2015 tarihinden başlayan sorgu tarihinde hiçbir şekilde sanığa muayene olmadıkları belirlendi. 25 kişinin sanığa kayıtlı hasta olmadığı, yine 15 kişinin ise sorgu tarihinden sanık A.K.Ö.’nün sözleşmesinin askıda olduğu 23 Ocak 2017- 24 Mart 2027 tarihleri arasında mesai sonrasında yapıldığı tespit edildi.
Sanık doktor A.K.Ö.’nün sistemden sorgulattığı kişiler arasında Adalar İlçe Aile Sağlığı Merkezi (ASM) ve Adalar Toplum Sağlığı Merkezi (TSM) personellerinin de olduğu anlaşıldı. Sanığın sistemden kendi hastası olmayan 26 kişinin ilaç kullanım bilgilerine ulaştığı da belirlendi. Sağlık ocağındaki çalışanların şikayetçi olması üzerine soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan A.K.Ö. ise suçlamaları kabul etmeyerek sisteme sağlık ocağındaki diğer çalışanların girmiş olabileceğini söyledi. Hazırlanan mütalaada savcı sanığın suçunun alınan bilirkişi raporları ve Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu’ndan gelen raporla sabit olduğu aktarıldı. Savcı sanığın ifadelerinin suçtan kurtulmaya yönelik olduğunu, sisteme girme yetkisi olsa dahi bu yetkisini aşarak hasta olarak gelen kişilerin sistem üzerinden kullandıkları ilaçlara baktığının sabit olduğunu belirtti.
Savcı iddianamede sanık hakkında ‘görevi kötüye kullanmak’ suçundan dava açıldığını ancak sanığın eyleminin bir bütün halinde değerlendirildiğinde zincirleme şekilde ‘kişisel verileri ele geçirme’ suçunu oluşturduğunu belirti. Mütalaada, sanık A.K.Ö.’nün ‘Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme’ suçundan 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etti.
Şikayetçi Z.T.’nin avukatı sanığın cezalandırılmasını istedi. Doktor A.K.Ö. ise mütalaaya karşı, “Mütalaayı kabul etmiyorum. Olay nedeniyle kimse de şikayetçi olmamıştır. Tarafıma iftira atılmıştır. Suçlamayı kabul etmiyorum. Beraatımı talep ediyorum” dedi. Sanık avukatı ise, “Müvekkilimiz hukuka aykırılık kastı ile hareket etmemiştir. İsnat edilen hiçbir suçun maddi yada manevi unsurları oluşmuş değildir. UYAP ortamında hakim ve savcılar nasıl mesai saati dışında inceleme yapabilmekte ise doktor müvekkilimin de mesai dışında kayıtlara girdiğini kabul etmemekle birlikte girmiş olsa dahi yine suçun yasal unsurları oluşmamıştır. Tüm bu nedenlerle müvekkilimizin beraatını talep ediyoruz” diye konuştu. Mahkeme karar öncesi sanık A.K.Ö.’ye son sözünü sorması üzerine, “Hemşireler bana husumet beslediği için bu şekilde asılsız isnatlarda bulunmuşlardır. Suçtan oluşan herhangi bir zarar da bulunmamaktadır. Beraatımı talep ediyorum” dedi.
Mahkeme sanık A.K.Ö.’ye “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme’ suçundan 2 yıl hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme kamu görevlisi olan sanığın görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanarak suçu işlediği gerekçesiyle cezasında artırım yaparak 3 yıl hapis cezasına karar verdi. Mahkeme, suçun zincirleme şekilde işlediği gerekçesiyle cezasında artırım uygulayarak 4 yıl 6 ay hapis cezasına hükmetti. Mahkeme cezanın sanığın geleceği üzerindeki etkisini gözeterek cezasında indirim uygulayarak 3 yıl 9 ay hapis cezasına karar verdi.
Mahkeme sanık A.K.Ö. hakkında TCK’nın 53/2 maddesi gereğince işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar kamu görevinden yoksun bırakılmasına da hükmetti.