Cumhurbaşkanı Erdoğan, Akşener hakkındaki tüm dava ve şikayetlerden vazgeçti
Pazartesi günü piyasalar açıldığında bu atamanın piyasalarda coşku yaratması bekleniyor. İlk tepkilerin ardından ise piyasalar, Şimşek’in ekonominin yönetiminde ne kadar söz sahibi olduğuna, Erdoğan’ın gidişata müdahale edip etmeyeceğine bakacak.
Piyasaların istediği oldu; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Mehmet Şimşek’i Hazine ve Maliye Bakanı olarak atadı. Pazartesi günü piyasalar açıldığında bu atamanın piyasalarda coşku yaratması bekleniyor. İlk tepkilerin ardından ise piyasalar, Şimşek’in ekonominin yönetiminde ne kadar söz sahibi olduğuna, Erdoğan’ın gidişata müdahale edip etmeyeceğine bakacak.
Uygulanan ekonomik program, özellikle son iki yıldır ekonomik dengeleri tümüyle bozdu. Buna rağmen mevcut ekonomi politikasını sürdüren Erdoğan’ın tekrar seçimi kazanması piyasalar için sürpriz sayılmasa da, olumsuz karşılandı. Daha doğrusu piyasalar rasyonel ekonomi politikalar uygulayacağını açıklayan ve yetkin bir ekonomi kadrosuna sahip Millet İttifakı’nın kazanmasına bel bağlamıştı. Bu gerçekleşmeyince Erdoğan’ın ekonomiyi düzeltmesi için göreve getirmeyi istediği Mehmet Şimşek’e dört elle sarıldılar. 28 Mayıs sonrası Erdoğan’ın Şimşek’i bu görev için ikna edebilmesi için, piyasa oyuncuları ellerinden gelen çabayı gösterdiler. Hatta geçtiğimiz haftayı çok zor geçirirken, “Şimşek’in göreve geleceği beklentisi üzerine piyasalar fazla bozulmadı” diye açıklamalar bile yaptılar.
Bankacılar ve iş dünyasının büyük kısmının Mehmet Şimşek’i istediğini biliyoruz. Buna karşılık mevcut politikalardan nemalanan bir bölüm iş insanı da, biraz da ideolojik nedenlerle, mevcut ekonomi politikasının sürmesini istedi. Bu görüşü savunan Berat Albayrak ve Cumhurbaşkanı danışmanları gibi, Erdoğan’a etki edecek bir kesimin olduğunu biliyoruz. Sayıca az olsalar da politikanın değişmemesi için etkili bir gruptu ama görüşlerini kabul ettiremediler.
Anladığımız kadarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözüne güvendiği iş dünyasından bazı yakın isimler, sivil toplum kuruluşları ile birlikte Şimşek’in gelmesi için yoğun çaba gösterdiler. Sonunda Erdoğan’ın mevcut ekonomik tablonun ne kadar ağır olduğu konusunda ikna edildiğini ve bu nedenle Şimşek’in taleplerinin kabul edilerek bu göreve getirildiğini varsayıyoruz.
Peki, iş dünyası neden bu konuda ısrarcı oldu?
Çünkü ekonomiyi yakından takip edenler, hele ki kaybedecek çok şeyi olan iş insanları, gidişattan uzun zamandır tedirgin. Son olarak döviz rezervlerinin eksi 75 milyar doların bile altına gerilemiş olması, buna rağmen kurların eskisi gibi tutulamaması, son iki-üç haftadır ihtiyaç duyduğu bankacılık işlemlerinin Merkez Bankası tarafından kısıtlanmış olması, iş dünyasındaki tedirginliği ciddi bir korkuya çevirdi. Özetle; böyle gittiği takdirde ihracat ya da üretimlerinde kullanacakları malların ithalatlarını yapmak için bile döviz bulamayacaklarını, bankacılık işlemlerinin iyice duracağını, kaynak temin edemeyeceklerini, varlıklarının sermaye hareketlerinin kısıtlanması nedeniyle zora girmesi tehlikesini gördüler. Yani artık iş dünyası için mevcut ekonomi politikalarının devam ettirilmesi yolun sonu olarak görülmeye başlamıştı. Bu nedenle de tüm çabalarını Mehmet Şimşek’in gelmesi için harcadılar.
Şimşek’in gelmesi, bu nedenle rasyonel para politikalarına dönüşü, faizlerin arttırılıp döviz rezervlerindeki erimenin durdurulmasını, yabancı sermaye gelişinin başlamasını, dolayısıyla piyasa işlemlerinin normalleşmesini temsil ediyor.
Peki, Mehmet Şimşek göreve geldi, şimdi ne olacak?
Bu satılar yazılana kadar bakanların dışında ekonomiyle ilgili kritik kurumların başına getirilecek yeni isimler belli olmamıştı. Buna rağmen Pazartesi günü piyasalar açıldığında coşkulu bir açılış olacağını söylemek mümkün. Piyasalar Pazartesi gününden itibaren Şimşek’e verdikleri desteği, yaptıkları işlemlerle de göstereceklerdir. Bu arada Merkez Bankası başta olmak üzere, SPK, BDDK, TÜİK, kamu bankaları gibi kurumların başındaki isimler değiştirilip piyasanın bildiği isimler getirilirse, coşkunun dozu da artar.
İlk haftayı, en azından birkaç gününü, yeni heyecanla canlı geçirecek olan piyasanın daha sonra somut adımlara bakacağını söyleyebiliriz. Sadece Merkez Bankası yönetiminin değişmesi bile, Şimşek’in piyasalara vermeye çalışacağı güven için çok büyük bir katkı sağlayacaktır. Başkanlığa ve yardımcılıklarına Şimşek benzeri “Piyasa dostu” olarak görülecek isimler gelirse güven konusunda önemli bir adım daha atılmış olur.
Bundan sonra ise Şimşek ve ekibinin ekonomik istikrar için atacağı adımlar izlenecektir. Bu kapsamda Merkez Bankası’nın politika faizini ne kadar artıracağı, başta son haftalardaki kararları olmak üzere Merkez Bankası’nın mevduat ve kredi piyasasını işlemez hale getiren kararların nasıl geri alınacağı, ekonomiyi tehdit eden bir bombaya dönüşen KKM uygulamasının nasıl tasfiye edileceği planının ortaya çıkması gibi kararlar önemli olacak.
Turizm gelirlerinin döviz sıkıntısını nispeten azaltacağı bir döneme giriyoruz. Bununla birlikte atılacak normalleşme adımları piyasalardaki iyileşmenin dozu ve süresini belirleyecek. Tabi ki bu arada yerli ve yabancı yatırımcıların aklında “Naci Ağbal travması” hep duracak, yani izlenecek doğru politikaların sürüp sürmeyeceği de sürekli test edilecek. Bunun için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomiyle, faizle ilgili demeçleri belirleyici olacak.
Piyasaların ilk beklediği gelişme normalleşmenin başlayıp kısa vadeli de olsa yabancı sermaye girişinin yeniden harekete geçirilmesi. Piyasalar ilk aşamada Şimşek’ten uzun vadeli istikrar ve yapısal tedbirler uygulamasını beklemiyor, sadece piyasalardaki normalleşmeyle yetinme eğilimindeler.
Bu arada Erdoğan’ın “ekonomi duvara çarpmadan 2024 Mart yerel seçimlerine kadar ekonomiyi götürecek bir isme ihtiyacı olduğu” için Mehmet Şimşek’in taleplerini kabul ettiği de yoğun olarak söyleniyor. Piyasalar da bunu biliyor. Bu soru yöneltildiğinde iş insanları “uzun süreli olur” diyemiyorlar. Ancak “acil olarak yangının söndürülmesi gerekiyordu, eldeki en uygun itfaiyeci de Mehmet Şimşek’ti”, o nedenle bu kadar yoğun biçimde desteklediler.
Bence Ekim ayına kadar bu senaryo başarılı olarak götürülebilir. Ancak daha sonrasında, yani yerel seçimler yaklaştığında ne olur, şimdiden bunu kestirmek mümkün değil.
Bir hatırlatma yapmadan bitirmeyeyim… Piyasa oyuncuları ve iş insanlarına, Naci Ağbal ve Lütfü Elvan benzer bir normalleşme için, 2021’de göreve getirilirken, “umutlu olup olmadıklarını” sormuş, “Umutlu olmak zorundayız” yanıtını almıştım. 4 ayı dolmadan Naci Ağbal görevden alındı, umutları bitmişti.