Gazetecilikten ümit kesmemek gerektiğinin kanıtı
Propaganda amacıyla yayın yapılması ve bu amaçla yayın organları çıkarılmasının tarihi daha eski ama bugün bildiğimiz anlamda, okuyucunun haber alma ihtiyacının karşılanması için haber yayınlamanın tarihi bundan birkaç yüzyıl öncesine kadar gidiyor.
Şehir hayatının ve bir ‘sivil’ hayatın başlamasıyla birlikte, o ‘sivil’ insanlar olup bitenlerin kendilerini ilgilendiren, kendi hayatlarını etkileme potansiyeli taşıyan bölümü hakkında bilgi sahibi olmak, olanlardan haberdar olmak konusunda bir ihtiyaç duymaya başladı.
O ihtiyaç, gazetecilik mesleğini ve ‘gazeteci’ adı verilen insanı ortaya çıkardı.
Bu ihtiyaç bugün de var. Üstelik çok daha fazla var.
Türkiye ve medyası tarihinin en acıklı dönemlerinden birinden geçiyor. Ortada yegane amacı halkın haber alma ihtiyacını karşılamak olan bir medyamız kalmadı; eskiden ‘merkez medya’nın yerine getirdiği bu fonksiyon tamamen açıkta. Mevcut medya, toplumun iki ucundaki siyasi/kültürel/ahlaki kamplaşmanın propaganda organlarına dönüşmüş durumda. Kutuplaşmanın savaşı aslında medyada yaşanıyor; medyanın iki ucu arasında.
Biz 10Haber’de bu propagandadan ve savaştan uzak durmaya, ana fonksiyonumuz olan halkın haber alma ihtiyacını karşılamaya odaklanmakta kararlıyız.
Gazetecilik, hakkıyla yapıldığında bir gerçek ihtiyacı karşılar, biz buna inanıyoruz.
Bir başka inancımız da şu: Gazeteciliği, hala ‘gazeteci’ sıfatını taşımaya layık olanlar, haberlerine kendi kişisel siyasi/kültürel/ahlaki bakışını birer önyargı olarak yansıtmayanlar, gerçeği bu subjektif bakış açısıyla eğip bükmeyenler yapabilir ancak.
Bakın geçen hafta, Türkiye’nin gerçek ‘gazeteci’lerinden biri olan Erdal Sağlam tam anlamıyla ‘bomba’ bir kulis haber verdi: Merkez Bankası Başkanlığı görevinden alınan Şahap Kavcıoğlu’nun BDDK başkanı olduğunu yeni ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek Resmi Gazete’den öğrenmişti.
Bu haber Türkiye’de okuyucunun uzun süredir okumayı özlediği türden bir haberdi ve anında karşılığını buldu.
Bugün yine bir Erdal Sağlam haberi var. Mehmet Şimşek’in TÜSİAD yönetimi ve Bankalar Birliği ile yaptığı kapalı sohbetlerin arka planını ve içeriğini aktaran. Bu haber de inanılmaz derecede yüksek miktarlarda okunuyor.
Neredeyse 30 yıldır tanıdığım Erdal Sağlam’ın benim tarafımdan övülmeye ihtiyacı yok, zaten mesele Erdal Sağlam da değil, mesele gazeteciliğin hala ölmediğini göstermek, halkın kendisini ilgilendiren bir konuda gerçek bilgi iletildiğinde bunu okumak için hala talepkar olduğunu bir kez daha hatırlamak.
Gazeteciliğin can çekişse bile ölmediğini gördüğümüz, gazetecilik için hala ümit olduğunu bize söyleyen güzel bir gün bugün.