Yalnızlık ölüme giden yolu kısaltıyor
Öyle bir soru var ki bir gün ansızın hayatımızdan çıktı. Kimse ne olduğunu anlayamadı. Sanki herkesin sessizce ettiği bir yemindi, kimse ama hiç kimse bir daha o soruyu sormayacaktı. Hatta sormaya cüret edenler dalga geçmek suretiyle cezalandırılacak ve bir daha asla buna cesaret edemeyecekti.
O güzide soruyu hala anımsamadıysanız, lafı uzatmadan hatırlatalım: “Benimle çıkar mısın?” Bu soru neden gitti, gitmesi iyi mi oldu tartışmalar devam ediyor. Bir yandan da dünya dönüyor, yeni kavramlar doğuyor. Konuşma teklifinden, ihtimallerin heyecanını hatırlatan date'lere yolculuğa çıktık.
Hayat sorduğumuz sorular ve aldığımız cevaplarla ilerleyen upuzun ve bir o kadar da heyecanlı bir yol. Zaten bu yolu heyecanlı kılan da sorulacak sorular ve verilen cevaplar. Bir nevi ihtimallerin heyecanı.
Ancak öyle bir soru var ki bir gün ansızın hayatımızdan çıktı. Kimse ne olduğunu anlayamadı. Sanki herkesin sessizce ettiği bir yemin vardı, kimse ama hiç kimse bir daha o soruyu sormayacaktı. Hatta sormaya cüret edenler dalga geçmek suretiyle cezalandırılacak ve bir daha asla buna cesaret edemeyecekti. O güzide soruyu hala anımsamadıysanız, lafı uzatmadan doğrudan hatırlatalım: “Benimle çıkar mısın?”
Tam olarak ne zaman ve nasıl ortadan kalktığını kimse bilmiyor lakin özellikle belirsizlikten hoşlanmayan herkesin durup durup aklına geliyor: “Çıkma teklifi tarihin tozlu sayfalarına mı karıştı?”
Evet. Ve kabul edelim, öyle de olması gerekiyordu. En azından genç yetişkinler için. Zira onların ‘gerçek’ adımlara ihtiyacı var.
Genç yetişkinler çıkma teklifinin yasını tutsa da bunun öncesi de var. Romantik ilişkilerin başlama ritüellerini, çıkma teklifini, konuşma ve arkadaşlık teklifine hatta yere mendil atmaya kadar geri sarabiliriz.
Örneğin dünya toz ve gaz bulutu değilken “Konuşmak isteyenler” vardı. Büyüklerden sık sık duyulan “konuştuğun biri var mı?” sorusu da aslında buradan geliyor. Konuşma teklifinden sonra yanıt olumlu gelirse artık ‘arkadaş’ olunurdu. Bildiğimiz arkadaşlıktan farklı, özel bir arkadaşlık. Sonra birlikte çıkılan yemekler, eve bırakıp almalar, her iki tarafında kendi hayatında karşısındakine yer açtığı bir ilişki hali…
Ama artık birçok şey gibi ilişkiye başlama, devam ettirme ve iletişim kurma biçimleri de değişti. Zaman geçiyor, savaşlar olup bitiyor, yapay zeka koskoca Hollywood’u tehdit ediyor ve ilişki kurma yöntemleri hatta ilişkilerin ta kendisi de değişiyor. Eskinin ‘randevusu’ bugünün date’i oldu. Sevgililik deseniz, flört adı altında sonsuzluğa uzanan ve ufku -her iki taraf da istemedikçe- görülmeyen bir deniz.
Bu değişimin en önemli unsuru ise sosyal medya. Yapılan araştırmalarda “aşk, sosyal medyada yaşanıyor” dedirtecek türden. Türkiye’deki 18-29 yaş aralığındaki genç yetişkinlerin konum tabanlı flört uygulamalarını kullanma deneyimlerini inceleyen araştırmaya göre, en çok kullanılan sosyal medya platformları sırasıyla Instagram (yüzde 93), YouTube (yüzde 75) ve Twitter (yüzde 59) oldu.
Sosyal medya uygulamalarında ‘dm’den yürümek’ (özel mesaj atmak), Instagram hikayelerini veya tweetlerini like’lamak (beğenmek) artık rutinleşmiş hamleler. Bunlara ek olarak yeni bir ilişkiye başlamak ya da sadece bir partner bulmak için yaratılmış uygulamalar da var. Her birinin farklı özellikleri ve ‘raconları’ bulunuyor.
Tinder, Bumble, Inner Circle, Grindr, Happn, Hinge… Bu çevrimiçi flört uygulamalarının isimleri size yabancı geliyorsa muhtemelen çok uzun zamandır devam eden düzenli bir ilişkiniz var ya da teknolojiyi yakından, en azından bir ilişki başlatmak için güvenemeyecek kadar, takip etmiyorsunuz demektir. Uygulamaların temelinde belirli kriterlere göre eşleşme ve tanışma yatıyor. Kullanıcılar, diğer kişilerle sohbet, flört, romantik ilişki, seks ve/veya arkadaşlık gibi isteklerini karşılamak amacıyla tanışıp sohbet edebiliyor. 2000’li yıllarda yaygınlaşmaya başlayan çevrimiçi flört uygulamalarının belki de ilk büyük hamlesini Tinder yapmıştı: Beğendiysen sağa, beğenmediysen sola kaydır.
Takvimler 2023’ü gösterirken flört uygulamlarına ilgi de artıyor. ‘Flört Uygulaması Gelir ve Kullanım İstatistikleri’ başlıklı bir araştırmaya göre dünya çapında 300 milyondan fazla kişi flört uygulamalarını kullanıyor. Bunların yaklaşık 20 milyonu ise uygulamadaki ekstra özellikler için ödeme yapıyor. Ancak yıllar içinde uygulamalar arasındaki rekabette arttı. Üstelik çevrimiçi flört şiddeti de tartışmaların merkezine geldi. Ama bunlar başka bir yazının konusu.
Bugünlerde konuştuğun var mı sorusu, yerini flörtün var mı merakına bıraktı. Flört, iki kişinin birbirlerine yakınlaşması ya da yakın ilişki kurmak üzere etkileşime geçmesi olarak tanımlanıyor. Aslında bir nevi tanışma, tanıma, anlama ve kendini gösterme zamanı. Ve her tarafın karşısındakini tanımak yerine kendini tanıtmaya odaklandığı bir zaman. Bir nevi kendini vitrine çıkarma hali. Ancak sonunun ne olacağı belli değil. Flörtü az önce saydığımız çıkma ya da konuşma teklifinden farklı kılan yönü halihazırda var olan bir elektriklenmenin peşinden gitmesi. Bir başka deyişle hoşlandığınız kişiye çıkma teklifi edersiniz ancak flört ettiğiniz kişi hoşlanmak için şans verdiğiniz, bir nevi deneme yanılmaya kendinizi bıraktığınız bir evre. Tamamen karşılıklı etkileşime dayanan bir süreç.
Geçen hafta, İstanbul’da hızlı flört değiştirme (speed dating) etkinliği ile gündeme gelen Sueno Cihangir adlı mekanın kapatılması sosyal medyadaki ahlak bekçiliği ve linç kültürüne bir kere daha göz devirmemize vesile olurken akıllara bazı soruları da düşürdü: Bir ilişkiye nasıl başlanır? Neye ilişki denir, sınırları nelerdir? Partner ve/veya ilişki ararken bu işin en net ve pratik çözümü çıkma teklifi sorusu nerede? Aşkı, flörtü ve bir ilişkiye başlama, sürdürme ve bitirme biçimlerimiz zaman içinde nasıl hem bu kadar değişip hem de bu kadar aynı kaldı?
Biz de flört, date, ilişkiye başlama biçimleri üzerine genç yetişkinler neler düşünüyor sorusunun peşinden gittik. Cevaplar muhtelif, ancak temelde istek aynı: Açık iletişim ve saygı.
Flört etmenin heyecanının peşinden hiç durmadan koşanlar var. 30 yaşındaki Can bu isimlerden biri. Can, flörtü “yüksek tansiyon, mantığın geri planda olduğu, elde edilmemişliğin verdiği hırs ve isteğin etkisinde olduğun bir dönem” diyerek tanımlıyor. Onun bu tanımı psikoterapist ve yazar Adam Philips’in flört tanımıyla örtüşüyor. Philips flörtü “bir tür belirsizlik oyunu” olarak tanımlıyor ve gücünü aldığı esas şeyin şartların belirsizliğinin heyecanın körükleyicisi olduğunu söylüyor.
Flörtün eğlence kısmına odaklanıp ilişki odaklı düşünmeyen 27 yaşındaki Ege, en çok özgürlük kısmına odaklanıyor: “Her iki taraf da buna evet diyorsa, ne olduğumuzu umursamadığım durumlar oluyor. Karşı tarafla benzer frekanstaysanız bu çok eğlenceli bir şeye dönüşüyor. Ama hayatında biri var mı sorusuna hayır cevabı veriyorum. Çünkü en yakınlarımızın bile herhangi bir romantik ilişkiden beklentileri olabiliyor, kimseye yaşadığım şeyi açıklamak zorunda değilim.”
28 yaşındaki Burcu ise düzenli olarak tanımlanabilecek bir ilişki ya da ‘takılmaktan’ ziyade flört sürecini çok sevdiğini söylüyor: “Flört karşıdakini tanıdığın, hem değer verdiğin hem de sorumluluk almanın minimumda olduğu bir süreç. Bence ilişkinin en keyifli yanı. Hem bana hem karşımdakine özgürlük tanıyor. Aslında çok hoşuma gitmese de flört sürecinde kişinin birden fazla kişiyle görüşmesini kabullenebiliyorum. Flörtü, adı konmamış ve konmak istenmeyen sevgililik süreci gibi yönetiyorum. Böylece ayrılık acısı ya da sevgililik ilişkisinin hantallığından kendimi koruyorum.”