Kuzey Kore’den ‘nükleer ayarı’: Tüm cephaneliği ikiye katlıyoruz
Güney Kore'de son zamanlarda meydana gelen bıçaklı saldırıların ardından internette taklitçi saldırı söylemleri baş gösterdi. 52 milyon nüfusa sahip ülke tedirgin, yetkililer ise bu saldırıları caydırır umuduyla ömür boyu hapis cezası gibi yeni cezalar getirmeyi düşünüyor.
Tıka basa dolu metro vagonunda bıçaklı saldırı, alışveriş yapanların üzerine araba sürüp kaçanları sokakta bıçaklayan bir saldırgan… Bu iki saldırı da son birkaç haftada Güney Kore’de meydana geldi. Normalde düşük suç oranlarına sahip olmasıyla bilinen ülkede halk ise şaşkınlık içinde, “Bugünlerde Güney Kore’ye neler oluyor?” diye düşünüyor. Saldırılarla ilgili sosyal medya platformlarında paylaşım yapanlar, “Ülkemiz eskiden dünyanın en güvenli ülkelerinden biriydi. Ama son zamanlarda bunu söylemek güç” minvalinde sözler söylüyor.
3 Ağustos’ta Güney Kore’nin başkenti Seul’ün güneydoğusunda bulunan Seongnam’da bir saldırgan arabasıyla metro durağı yakınındaki yayalara çarptı ve ardından bir mağazaya girerek dokuz kişiyi bıçakladı. Saldırı sonucunda 14 kişi yaralandı. Saldırıya hedef olan kadınlardan biri aldığı yaralar nedeniyle hastaneye kaldırıldıktan sonra hayatını kaybetti.
Bu saldırıdan biraz önce, 21 Temmuz’da başka bir saldırgan Seul’deki yolculara saldırmış, bir kişiyi öldürmüş ve daha sonra metro istasyonunda üç kişiyi daha bıçaklamıştı. Yakalanan saldırgan polise, ‘sefil bir hayatı olduğunu’ söylemiş ve ‘başkalarının da hayatını perişan etmek istediğini’ dile getirmişti. Polisin topladığı kanıtlar, 3 Ağustos’ta meydana gelen saldırının faili Choi Won Jong’un ilk saldırgandan feyiz aldığını gösteriyor.
22 yaşındaki Choi, şizoid kişilik bozukluğu teşhisine sahip lise terk bir teslimatçıydı. Polis, Choi’nin bıçaklı saldırısından önce 21 Temmuz’daki saldırıyla ilgili haberleri internet üzerinden araştırdığını belirtiyor.
Güney Kore’de yabancıları hedef alan, kurbanlarla ne kişisel bir bağı ne de nedeni olmayan açıklanması güç şiddet eylemlerine ‘Nedenini sorma’ (Mudjima) suçları deniyor. Halk bu saldırılara yıllardır ‘Mudjima’ dese de polis ancak 2022 yılında bu türden suçları ‘Anormal Sebepli Suçlar’ olarak tanımlamaya başladı. Bu suçların resmi olarak tanınması ve yeni bir birim oluşturulması, yetkililerin saldırıları artık daha ciddiye aldığını gösteriyor.
Genel olarak bakıldığında şiddet suçlarında bir artış görülmese de son saldırıların birbirine çok yakın zamanlarda gerçekleşmesi, halkın gözünde toplumun tehlikeli bir hale geldiği algısını güçlendirdi. Hatta bazı kişiler ‘Güney Kore’de viral olan Amerikan zihniyeti’ gibi söylemlerle Güney Kore’yi ABD ile kıyasladı. Bununla birlikte uzmanlar Güney Kore’nin güvenli bir ülke olduğunu vurguluyor. Kore Üniversitesi’nden kriminoloji uzmanı Prof. Hyojong Song BBC’ye verdiği demeçte, “Cinayet ve diğer şiddet olayları, diğer ülkelere kıyasla çok az ve son 10 yılda istikrarlı bir düşüş görülüyor” diyor.
Güney Kore’de 100 bin kişi başına 1.3 cinayet düşüyor ve bu oran ABD’deki cinayet oranının beşte birinden bile daha az. Bu yılın ilk yarısında polis, 18 Mudjima suçu tespit etti. Bazı sosyal medya kullanıcıları, ABD ile yapılan karşılaştırmaların, yetkililerin yapması gerekenlerin üstünü örttüğünü ve yöneticilerin saldırılara sebep olan toplumsal sorunlara dikkat etmeleri gerektiğini söylüyor.
Uzmanlar, Güney Kore’de iş imkanlarının sınırlı olması, barınma sorunu, akıl sağlığı sorunlarının ciddiye alınmaması ve destek hizmetlerinin yetersizliği gibi sosyal baskılara vurgu yapıyor. Choi örneğinde de bu durum en belirgin örneği oluşturuyor. Polisin söylediğine göre 22 yaşındaki genç, psikolojik rahatsızlığı için yeterli tedavi görmemiş.
Prof. Song, “Esasen toplumdan kopmuş, sosyal bağı olmayan kişilere yardımcı olabilecek duygusal sosyal destek sistemlerine veya politikalarına ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum” diyor.
Son saldırı olaylarının ardından ülkeyi dehşete düşüren bir diğer durum ise sosyal medyada dalga dalga yayılan taklitçi saldırı tehditleriydi. İnternetteki paylaşımlarda belli yer ve zaman söyleniyor, bazılarında öldürmek istenilen cinsiyet bile belirtiliyor.
Pek çok kişi bu paylaşımları ‘gençlerin ve dikkat çekmek isteyen trollerin işi’ olduğunu söylese de halk tedirgin olmaya başladı. TikTok’ta, ‘4-6 Ağustos tarihlerinde şu bölgelerden uzak durun’ ifadeleriyle yayımlanan video 300 binden fazla izlendi. Videodaki kişi, “İşte hafta sonu gerçekleşecek bıçaklama olaylarının listesi, bunun ekran görüntüsünü alın” diyor. Saldırı noktaları olarak ise metro istasyonları, eğlence parkı ve bir kadın üniversitesinin önündeki otobüs durağı gösteriliyor.
Buna karşılık polis, kamuya açık alanları belirtilen tarihlerde mercek altına alarak, şüpheli görünen kişileri durdurup arama yaptı. Belirtilene göre yanında bıçak taşıyan bir kişi aramalar sırasında gözaltına alındı. İnternet üzerinden yapılan tehditleri de araştıran yetkililer, servis adresleri ve ihbarlardan yola çıkarak bir operasyon gerçekleştirdi. 200 tehdit paylaşımını tespit eden polis, 34’ü genç, bir kısmı 14 yaş ve altında olan ve kovuşturmaya tabi olmayan 60 kişiyi gözaltına aldı.
14 yaşındaki bir çocuk, hedef olarak gösterdiği metro istasyonunun dışında tutuklandı. Daha sonra çocuğun polise kimseyi öldürmek gibi bir niyetinin olmadığını, sadece ‘canının sıkıldığını ve şaka niyetine o paylaşımı yaptığını’ söyledi.
Öte yandan geçen hafta cumartesi günü popüler K-Pop grubu BTS’in konserinden dönen hayranların bindikleri trende coşkulu çığlıklar atması, diğer yolcular tarafından yanlış yorumlanarak, trene saldırı gerçekleştirildiği şeklinde algılandı. Bunun üzerine normal yolcular kaygıyla treni boşaltmaya çalışınca izdiham çıktı.
Söz konusu iki bıçaklı saldırının ardından yeni bir saldırı gerçekleşmemesi nedeniyle halkın gerginliği yavaş yavaş azalıyor. Yine de tedbiri elinden bırakmayanlar göz yaşartıcı sprey gibi malzemeleri yanında taşımaya başladı.
Geçen hafta milletvekilleri, toplu saldırı olaylarına daha ağır cezalar getirileceğini, cezai sorumluluk yaşının düşürüleceğini ve polisin sert müdahalesini meşru gösterecek kanun değişiklikleri yapılacağını belirtti. Ülkenin Adalet Bakanı Han Dong-hoon, polisin güç kullanmasının meşru müdafaa olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Uzmanlar ise, “Korkunç suçların spesifik nedenlerini tespit etmek için kapsamlı bir soruşturma yürütülmelidir” diye vurgulamaya devam ediyor.