Can Atalay’ın avukatı ısrarlı: Yargıtay’ın onaması tahliyeyi etkilemez
Yeni Adli Yıl Açılış Töreni'ne katılan Erdoğan Meclis'in açılışıyla birlikte "Türk demokrasisini yeni bir anayasaya kavuşturmak için girişimlerimizi tekrar başlatacağız" dedi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sağkan'ın konuşmasının canlı yayınlarına iletilmemesi ise tepki çekti.
Yeni Adli Yıl Açılış Töreni, Yargıtay Başkanlığı’nda düzenlendi. Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı. Törenden önce Yargıtay üyeleri Anıtkabir’i ziyaret etti. Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca burada Misak-ı Milli Kulesi’ndeki Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan ise yeni anayasa mesajı verdi. “Darbe Anayasasının gölgesinde Türkiye Yüzyılı’nı konuşmayı, ülkemiz ve demokrasimiz için zül addediyoruz. İstiklal ve istikbali için bu kadar ağır bedeller ödemiş milletimizin yeni bir anayasayı, anasının ak sütü gibi hak ettiğine inanıyoruz” diyen Erdoğan anayasa metnini artık millete sunmaları gerektiğini söyledi.
Siyasi partilere, yüksek mahkemelere, üniversitelere, devlet kurumlarına, barolara, sivil toplum örgütlerine ve vatandaşlara seslenen Erdoğan, yeni anayasa sürecine katılmalarını istedi. Erdoğan sözlerini “Meclis’in açılışıyla birlikte Türk demokrasisini yeni bir anayasaya kavuşturmak için girişimlerimizi tekrar başlatacağız” diyerek noktaladı. Erdoğan’ın konuşması televizyonlarda canlı yayınlandı.
Törende konuşan Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, yeni anayasa ihtiyacı olduğunu, bunun da uzun süredir siyasi gündemi meşgul ettiğini söyledi ve “Demokrasimizi güçlendirecek, insan haklarını daha çok koruyacak, hukuk devletini geliştirecek ve darbe döneminin izlerini silecek yeni bir anayasa arayışını biz de destekliyoruz” dedi. Anayasanın sadece toplumsal sözleşme olmadığını, aynı zamanda devletin topluma taahhüdü olduğunu dile getiren Akarca, “Yeni anayasa gelecek nesillerin haklarını da güvence altına almalıdır. Anayasa, devleti ve toplumu düzenlerken birlikte yaşama arzumuzu da yansıtmalıdır. Toplumsal barışın korunmasının yanında adaletin ve kanun önünde eşitliğin toplum ve devlet hayatının her alanında geçerli olması için kurallarımız olmalıdır” diye konuştu.
Tören öncesi yaptığı bir açıklamada Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Ülke Başsavcılığı olarak yeniden yapılandırılması gerektiğini söyleyen Akarca, törende de yenilik çağrısı yaptı. Akarca “Yeni anayasada, Yargıtay’ın idari yapısı ve yargı organına ilişkin anayasal hükümler sistemsel bir yaklaşımla bu ihtiyaca göre düzenlenmelidir. Hakimler ve Savcılar Kurulu, Adalet Bakanlığı ve yüksek mahkemeler arasındaki görev ve yetki paylaşımı yeniden planlanmalı, Kurul üyelerinin bir kısmı doğrudan yüksek mahkemeler tarafından seçilmelidir” dedi. Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvurulara ilişkin de konuşan Akarca, “Bireysel başvurunun olağan bir kanun yolu gibi uygulanmasının ortaya çıkardığı sorunlar da giderilmelidir. Uzmanlık gerektiren hukuki konularda engin bilgi ve deneyime sahip hakimlerin geliştirdikleri tutarlı içtihatların, bireysel başvurunun amacını aşacak şekilde Anayasa Mahkemesince uygulanması hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik ilkelerini zedelemektedir. Bu şekilde oluşan belirsizlik ve karmaşa, bozma oranlarının artmasına, yargılama sürelerinin uzamasına ve neticede adli kalitenin düşmesine neden olmaktadır” açıklamasında bulundu.
Yeni anayasa çalışmalarında Yargıtay’a ve adli yargıya ilişkin hukuki çerçevenin de bütünüyle yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirten Akarca, Yargıtay tetkik hakimleri ve Yargıtay Cumhuriyet savcılarının tayinlerinde Yargıtayın muvaffakiyetinin olması adına hukuki düzenleme yapılması gerektiğini söyledi. Bunlarla birlikte Yargıtay üyelerinin 12 yıl görev sınırlandırılmasını da eleştiren Akarca, “Temyiz incelemesi görevi, uzmanlık gerektiren bir konu olup ancak engin bilgi birikimi ve deneyime dayalı olarak yürütülebilir” dedi.
Mehmet Akarca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı” olarak yeniden yapılandırılması gerektiği yönündeki görüşünü burada da yineledi ve şunları söyledi:
“Karşılaştırmalı hukukta genellikle ülke başsavcılığı sistemi mevcut olup, adli makamlar arasındaki denkliğin de tesisi gerekir. Yapılacak soruşturmalarda devletin ilgili makamlarıyla işbirliği yapılması önemli olduğu gibi yabancı ülke makamlarıyla da üst düzeyde koordinasyon ve adli yardım sağlanmalıdır. Sınır ötesi suçlar ile organize ve terör suçlarıyla mücadele edebilmek için soruşturmaların tek elden, uzmanlaşmış Cumhuriyet savcıları ve gerekli teknik donanıma sahip adli kolluk personeli tarafından gecikmeksizin yürütülmesi gerekir. Tüm bu ihtiyaçlara cevap verebilmek amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ülke başsavcılığı olarak yeniden yapılandırılmalıdır.”
Daha sonra kürsüye çıkan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan’ın konuşması ise televizyonlardan yayınlanmadı. Muhalefet, yayının televizyonlarda Cumhurbaşkanlığı yetkililerinin müdahalesiyle yayınlanmadığını öne sürdü. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu duruma sosyal medyadan tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Adli Yıl Açılış Töreni’nde Erdoğan’ın konuşması neredeyse tüm televizyonlarda canlı yayınlanırken, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Erinç Sağkan’ın çok değerli uyarılarda bulunduğu konuşmasının yayınlanması, Cumhurbaşkanlığı ekibi tarafından engellendi” dedi.
Anadolu Ajansı ise Sağkan’ın konuşmasına yer verdi.
Adli Yıl Açılış Töreninde Erdoğan’ın konuşması neredeyse tüm televizyonlarda canlı yayınlanırken, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Erinç Sağkan’ın çok değerli uyarılarda bulunduğu konuşmasının yayınlanması, Cumhurbaşkanlığı ekibi tarafından engellendi.
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) September 1, 2023
Sağkan konuşmasında Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının mahkemeler tarafından emsal dosyalarda göz ardı edildiğini belirtti ve bunun, başta ifade hürriyeti ve adil yargılanma hakkı gibi temel haklarda, yargıyı hak ve özgürlüklerin teminatı olma işlevinden uzaklaştırdığını söyledi. Mahkeme kararlarının ne sebeple olursa olsun uygulanmamasının, hukukun bir bileşen olduğu hiçbir düzlemde kabul edilemeyeceğini ifade eden Sağkan, İnsan Hakları Eylem Planı’ndaki farklı hedefler doğrultusunda hayata geçirilen olumlu değişiklikleri de memnuniyetle takip ettiklerini belirtti. Ancak bu plandaki savunma makamı için öngörülen adımların halen atılmadığını da sözlerine ekleyen Sağkan, zorunlu müdafilik kapsamında soruşturma evresi için atanan bir avukatın yaptığı bu kamu hizmetinin karşılığının 964 lira olduğunu belirterek, “CMK (Ceza Muhakemesi Kanunu) görevlendirmeleri için uygulanan tarifenin şu anda pek çok meslektaşımız için açık bir yara olduğunu, basit pansumanlarla giderilmesinin ise artık mümkün olmadığını tekrar ifade etmek isterim” dedi.
Hukuk fakültelerine girişte başarı puanı sıralamasının yükseltilmesi gerektiğini dile getiren Sağkan, “Hukuk fakültesi başarı puanı sıralaması kısa vadede 75 bine, ardından 50 bine çekilmelidir. Tekrar ve tekrar vurgulamak isterim ki hukuk fakültelerindeki bu niceliksel enflasyon ve niteliksel düşüş sadece biz avukatların değil tüm memleketin meselesidir” değerlendirmesi yaptı. Ayrıca avukatların karşılaştığı şiddet olaylarına da konuşmasında değinen Sağkan, bununla birlikte avukat intiharlarının da ulusal düzeyde politikalarla ele alınması gerektiğini ifade etti.
TBB Başkanı Erinç Sağkan, 14 Mayıs’ta yapılan 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nde milletvekili seçilen, Gezi Parkı davasında aldığı 18 yıl hapis cezası nedeniyle tutuklu olan Can Atalay’ın, Anayasa Mahkemesinin emsal kararları gereği cezaevinde değil, TBMM’de olması gerektiğini söyledi.