Las Vegas'ta yeni yapılan süper ileri teknolojili yeni konser mekanı Sphere, konser izleme deneyimini başından sonuna değiştirmeyi amaçlıyor.
Fotoğrafta gördüğünüz bu binanın adı “Sphere..”
“Küre” demek.
Ama yerküre değil…
Gece aydınlatıldığında daha çok Mars’a benzeyecek.
İşte bu bina 29 Eylül akşamı müzik tarihine geçecek bir konserle açılacak.
Bazı yorumcular bunu “Konser anlayışında Metaverse döneminin açılışı” olarak değerlendiriyor..
Bazıları da “Gözlüksüz ve kasksız Sanal Gerçeklik” (Virtual Reality) diyor.
Konseri verecek grup “U2….”
Konserin adı da grubun en bilinen albümlerinden biri olan, 1991 yılında çıkardıkları “Achtung Baby” olacak.
29 Eylül’le 16 Kasım arası 25 konser verecekler.
Şu an dünyada bir çok müzik dergisi, teknoloji medyası bununla ilgili haberlerle dolu.
Vikipedia’da özel bir sayfa açılmış durumda.
Dünyanın en ünlü müzik dergilerinden Rolling Stone bu müzik devrimi için özel sayfalar hazırladı.
Şu an en büyük hayallerimden biri bu açılış konserine katılabilmek, böyle tarihi bir teknolojik devrimi orada yaşamak.
Bu tarihi konsere 26 gün kaldı ve bugün size müzikteki bu devrimi anlatacağım…
Ne demek istediğimi biraz somutlaştırmak için Las Vegas’da inşa edilen Sphere’in teknolojisi hakkında bazı bilgiler vereyim.
(*) Bu konserle birlikte video ve ses teknolojisinde devasa değişiklikler göreceğiz. En büyük teknik devrim LED ekran ve ses sistemlerinde olacak.
(*) Dünyanın bugüne kadar yapılmış en büyük LED ekranı sahne vazifesi görecek. Bu ekran 15 bin metrekare genişliğinde olacak. Ayrıca çözünürlüğü de 16 K ve o da canlı konser tarihinde bir devrim sayılıyor.
(*) Bina bugüne kadar yapılmış küre şeklindeki en büyük yapı. 81 bin metrekare alana sahip. İnsanoğlu ilk defa böyle bir volüm içinde canlı müzik dinleyecek. Ayrıca içerde ve çevresinde 54 bin kare ışıklandırma imkanı var.
(*) Daha da büyük bir devrim ses sistemlerinde. 4D olarak tasarlanmış “Spatial Audio” denilen bir sistem kullanılacak.
(*) Müzik sisteminin temeli “Holoplot’s X1” adı verilen yeni bir hoparlör modülü. Bunun gibi 1600 modül olacak. Kürenin içinde toplam 167 bin Speaker Drive’ı (Bağımsız ses ünitesi) bulunacak ve bunların hepsi LED ekranın arkasına saklanacak.
(*) Salonun kapasitesi devasa. Ayakta 20 bin kişi, oturmalı olarak ise 1850 kişi konser izleyebilecek.
(*) Peki 80 bin kişi alabilen stadyum konserleri gibi devasa mekanlar varken bu salonun anlamı ne diyebilirsiniz.
Şöyle söyleyeyim. Sphere’in yüksekliği 110 metre. Genişliği ise 157 metre.
Nizami futbol sahalarının eni 64-75 m; boyları ise 105-120 metre arasıdır.
Bir futbol sahasının alanı 7 bin 140 metrekaredir.
Bunlara tribünleri de ekleseniz alan olarak yine Sphere kadar ancak olabilir.
Ne var ki bu kürenin içi, Metaverse bir alem yaratıyor. Böyle bir volüm içinde en ince desibeline Pixel’ine kadar ayarlanmış bir müzik deneyimini insanoğlu bugüne kadar yaşamadı.
Kısaca, Sphere dönemini açan yatırımcıların başlangıç amacı şuydu:
“Konser ve canlı müziği yeniden yeniden yaratalım…”
Galiba yarattılar…
(*) Sanal Gerçeklik: Konserlerde artık sanal gerçeklik gözlükleri kullanılmaya başlanacak.
(*) Orijinal avatarlar: Belki çoğunuz Güney Kore pop müzik grubu MAVE:’nin adını işitmediniz. Güney Kore’nin ilk sanal müzik grubu. “Pandora” adlı şarkıları çıktı. Önümüzdeki dönemde müzik dinleyen insanlar kendi sanal pop gruplarını da yaratacaklar.
(*) Dijital Rock dönemi: Bunu ABBA ilk hologram konseri ile başlattı. Bundan böyle Rolling Stones, Santana, Eric Clapton gibi 80’li yaşlarına dayanmış büyük müzisyenler emekliye ayrılabilir. Avatarlarının dijital konserleri aynı hızla devam edebilir.
(*) Immersiv ses: Bundan böyle Duvar şeklindeki ses sistemleri ile konserlere veda. Dolby Atmos labaratuvarının yarattığı ve sinemalarda kullanılan surround sistemi müzikte de spatial ses dönemini açıyor.
(*) Yeni nesil 3D LED Ekranlar. 3D gözlüklerin kabiliyetini çok daha ileri götürecek.
(*) ELVİS PRESLEY SESİYLE NE ZAMAN KARAOKE YAPABİLECEĞİM:
Cevap: Çok yakında.
Teknoloji tamamlanmak üzere.
Elvis Presley’in şarkılarının haklarını yöneten şirket hukuki zemini hazırlıyor.
(*) YAPAY ZEKA İLE KENDİ MÜZİĞİMİ NE ZAMAN YAPABİLECEĞİM:
Cevap: Şimdiden yapabilirsiniz.
Google MusicLM sistemini uygulamaya koydu. Burada ChatGPT’nin yazılı metinler için yaptığını yapabilirsiniz.
(*) TANJU OKAN’IN SESİNİ KLONLAYARAK YENİ ŞARKILAR NE ZAMAN SÖYLETİLEBİLECEK
Cevap: Şimdiden mümkün.
Bir sanatçı ölmüş Hip Hopçu Tupac’ın sesiyle bunu yaptı.
(*) 80’LİK PAUL MCCARTNEY’İ KONSERLERDE 20’SİNDEKİ “YESTERDAY” SESİYLE NE ZAMAN DİNLEYEBİLECEĞİZ
Cevap: Yakında.
(*) BİR ŞARKI BESTELEDİM, BUNU ABEL TESFAYE’YE NE ZAMAN SÖYLETEBİLECEĞİM
Cevap: Teknoloji mevcut. Bir programla The Weeknd’in ağzından kendi bestenizi dinleyebilirsiniz. Evde tamam, ama Spotify’a yüklemek isterseniz, sanatçı ne der bilmem.
(*) İNSANA AİT OLMAYAN, BİLGİSAYARDA ÜRETİLMİŞ BİR SESLE NE ZAMAN GRAMMY KAZANABİLECEĞİM:
Cevap: Hiçbir zaman. Bu asla olmayacak
(NOT: Bu bilgileri The Rolling Stones dergisinin Fransızca edisyonunun Eylül 2023 sayısından aldım.)
(*) Teoman yeni şarkısını çıkardı. Adı “Ben, Zargana, Deux ex Machina”
Şarkı entelektüel dozu yüksek bir yalnızlık, iç boşalması, iç hesaplaşma, öz benliği ile kavga, şikayet ve yakarış şarkısı diye özetlenebilir.
“Her şeyle kavga ettim, herkesle hayatım boyunca” diye özetlenebilen lirikler.
Şiirsel okuması daha az amatör olabilir miydi diye düşündüm, ama samimi olarak çok sevdim şarkıyı.
Belki de bu acemi okuyuş daha güzel olmuş.
Tabii en dikkati çeken şey, şarkının adı.
“Ben Zargana, Deus Ex Machina…”
Şarkının adındaki kelimelerin anlamını merak edenlere yardımcı olmak üzere iki kelimelik sözlük hazırladım:
(*) ZARGANA: Uskumrusugillerden, ılık ve sıcak denizlerde yaşayan, gövdesi silindir biçiminde, boyu bir metreyi bulabilen, gaga gibi uzun ve sivri ağızlı, çevik, sırtı ve yanları yeşil ve lacivert karışımı bir renkte, karnı beyaz eti lezzetli bir balık.
Uff ne zor balıkmış yahu dedirtecek bir tarifi var yani.
Tabii kelimenin insanlar için argodaki anlamı da var:
“Çok zayıf, kemikli yapısı olan kişilerin biraz da sinirden et, yağ tutmadıklarına inanılır. Böyle insanlara ‘Zargana’ denir.”
(*) DEUS EX MACHINA: “Bir kurgu veya dramada beklenmedik, yapay veya imkansız bir karakter, alet veya olayın senaryo ve oyunun en beklenmedik bir anında aniden ortaya çıkan karakter. Yani karmaşık izah edilemeyen durumlarda aniden ortaya çıkıp çözen kişi.”
Çözebildiniz mi şimdi Teoman’ın karakterini…
Upper Cihangir’deki arkadaşlar cevabını sizden bekliyoruz…
(*) Spotify, Prince’ın ‘
’ adlı şarkısının ‘Early Mix’ini’ koydu. Olağanüstü bir şarkı. Biraz uzun, 8 dakikalık bir şarkı ama dinlemeye doyamıyorum.
(*) Yine Spotify, Cliff Richard ve Shadows’un “Constantly” adlı şarkısının 1964’de Belçika’da Liege Forum’da konser sırasında canlı kaydedilen halini koydu. Atmış yıl önce yapılmış bir kayıt ama insanı şaşırtacak kadar güzel.
(*) Benim için bu haftanın en “Vintage” tarzı yaz sonu şarkısı Ulaş Yaman’ın “Biraz Daha Kal” adlı parçası.
“Vintage” diyorum, çünkü biraz Tanju Okan, biraz Yeni Türkü, biraz Grup Gündoğarken, sanki biraz da Ahmet Kaya.
Hepsi bir araya gelince de vallahi çok iyi olmuş.
Yazı kapatmamak için direnen müzmin Egeli ruhlar için tam can simidi.
Herhalde epey dinleyeceğim bu şarkıyı…
(*) Benim için haftanın sürpriz şarkısı Danni Baylor’la Cyndi Lauper’ın birlikte söylediği “Come On Home” oldu.
Hafif Reaggie’imsi bir ritm ve Cyndi Lauper’ın baştan çıkarıcı sesi…
Geçen hafta Kadın Milli Voleybol takımımızın iki oyuncusu Ebrar Karakurt ve Melissa Vargas, birlikte dans ederken yürüdükleri bir video paylaştılar.
Fonda Cyndie Lauper’ın 80’lerde çıkan şarkısı “Girls Just Want To Have Fun” vardı.
Hayatım boyunca doyamayacağım bu şarkıya. Çok özlemişim o beni hasta eden sesini ve tarzını.