Türkiye, otomotivde AB’ye ihracat liderliğini Çin’e kaptırdı
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) verilerine göre otomotivde ilk 9 ayda 1 milyonluk üretim sınırı aşılırken, iç pazarda yerli payı sürekli azaldı. Dernek, İstanbul’daki toplantıda üretim verileri açıklarken, ithalat verilerini paylaşmadı. Derneğin internet sitesinde ithalat verilerine yer verilmedi.
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) verilerine göre otomotivde ilk 9 ayda 1 milyonluk üretim sınırı aşılırken, buna karşın artan ÖTV’den dolayı iç pazarda yerlinin payı sürekli azaldı. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı Cengiz Eroldu, İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında otomotiv sektörünün 9 aylık üretim, satış ve ihracat verilerini değerlendirdi.
Otomotiv sektöründe yılın 9 aylık dönemindeki ivmenin ilk 6 aydakine paralel gittiğini ve 9 ayda üretimin 1 milyonun üzerine çıktığını dile getiren Eroldu, bu olumlu tablonun ekonomiyi desteklediğini, ancak iç pazardaki yerli payının sürekli azalmasının olumsuz olduğunu belirtti. Ancak Eroldu, toplantıda ithalat verilerine paylaşmadı. Ayrıca derneğin internet sitesinde de üretim, ihracat verilerine yer verilirken, ithalat verilerine yer verilmedi.
Yerli araç payının kendileri için önemli olduğunu söyleyen Eroldu, “Çünkü hep konuşuyoruz, Türkiye’de otomotiv sanayisinin sürdürülebilirliği ve devamlılığı açısından iç piyasadaki satışlarımız bizim için önemli. Bizler yalnızca ihracata yönelik projelerle ayakta kalamıyoruz. Bu, çok uzun yıllardan beri hep altını çizdiğimiz bir konuydu. O yüzden Türk otomotiv sanayisinin belirli bir iç pazar satışını koruyor olması önemli ama burada da kayıplara uğradığımızı görüyoruz. Toplam araçlarda geçen sene yüzde 45 olan yerli üreticilerin payı bu sene maalesef yüzde 37’lere gerilemiş durumda. Tabii burada en önemli faktör otomobil. Otomobilde de yüzde 39’dan yüzde 31’e giden bir yerli payı payımız var” diye konuştu.
OSD Başkanı Cengiz Eroldu, otomotiv sanayisi olarak iç pazardaki hareketliliği etkileyen konulara da değindi.
Türkiye pazarında bütün içten yanmalı ve hibrit otomobillerin yüzde 80 ve üzeri ÖTV diliminde olduğunu anımsatan Eroldu, şunları kaydetti: “Bu, Türkiye’de mobilite ihtiyacı duyan vatandaşların araca erişimini engelliyor ve aynı zamanda iç piyasadaki yerli payının azalmasını da tetikliyor. Çünkü bugün Türkiye’deki yerli otomobilciler, yerli üreticiler genelde B ve C segmentlerinde daha erişilebilir araçlar sunuyor. Şimdi bu erişilebilir araçların yüzde 80 ÖTV ile satılması, müşteriler üzerinde daha büyük bir etki yaratıyor. O da ithalatın payının artırmasına yol açıyor. Diğer taraftan, Türkiye’de de Avrupa paralelinde elektrikli otomobillerin payının artışını gözlemliyoruz. Geçen sene yüzde 1’di şu anda yüzde 5,9. eylüle tek bakarsak aslında 2 haneli rakamlara gelmiş durumda. Gene aynı şekilde Türkiye pazarında Çinli markaların da pazar payının arttığını görüyoruz.”
Eroldu, bireysel müşterilerin otomobil kredisi alma konusunda yaşadığı zorlukların devam ettiğini belirterek, “Hem biliyorsunuz matrahlara dayalı belli yüzdelerde kredi kullanabiliyorsunuz. Onun dışında bankaların bireysel müşterilere kredi vermekte çok istekli olmadığını görüyoruz. Tüm bu faktörleri alt alta topladığımızda geçen sene yüzde 45 olan iç pazardaki payımızı maalesef yüzde 37’ye taşıyan bir tablo çıkıyor ortaya ki bu da söylediğim gibi otomotiv sanayisi için çok sürdürülebilir bir rakam değil. Bunu da yönetmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.
Kapasite kullanımında da iyileşme görüldüğünü, bunun özellikle ihracat tarafından desteklendiğini kaydeden Eroldu, “Kapasite kullanımımız yüzde 7 artarken, aynı seviyede 9 ayda ihracatımızda adet olarak yüzde 7 arttı. Tutarsal olarak ihracatımız daha fazla artıyor. Bu da sattığımız ürünlerin teknolojik seviyelerinin daha yüksek olmasından da kaynaklanıyor. Dolayısıyla tutar olarak da 26,2 milyar dolarlık bir ihracat seviyesine ulaştık. İç pazar 9 ayda oldukça iyi bir mertebede devam ediyor. Toplamda ağır vasıta dahil yüzde 63’lük iç pazar artışını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Avrupa’dan da şu anda devam eden bir talep olduğunu dile getiren Eroldu, şu ifadeleri kullandı: “Aslında iç piyasada belki zayıflayacak diye bir beklenti var ama zayıflamadığını da aylık rakamlarda görüyoruz. Yani eylül kapanışını gördük hep beraber aslında kuvvetli bir iç piyasa var. Ekimde de bunun paralel bir şekilde devam edeceğini görüyoruz şu anda. Paralelde üretimde de yine 1,5 milyonluk adetlere yaklaşım öngörüsü var üyelerimiz tarafından. Bu da yüzde 10’un üzerinde geçen seneye göre bir artış demek. Yani hem iç piyasa büyümesi hem de ihracatın büyümesi aslında otomotiv sanayisinin rakamlarını 2023 yılında destekliyor görüntüsü var. Bunu net olarak görüyoruz. Bunlar da tabii hem ülke açısından hem de sanayimiz açısından son derece olumlu.” 9 ayda 1 milyonluk üretim sınırını aşmalarının pandemi öncesindeki üretim rakamlarına geri dönme anlamına geldiğini söyleyen Eroldu, “Aslında üretimimiz açısından bu son derece olumlu” dedi. Eroldu, Çinli markaların Avrupa’daki yükselişlerinin devam ettiğini ve Çin’in marka imajının olumlu yönde değiştiğini kaydederek, AB’nin Çin menşeili elektrikli araçlara yönelik anti-dumping soruşturmasından çıkacak sonucun yakından takip edildiğini vurguladı.
Cengiz Eroldu, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. Otomotiv ihracatının bu yıl 35 milyar dolara ulaşabileceğine işaret eden Eroldu, “Rakamlarda gördüğünüz gibi iyi bir trendimiz var ihracat tarafında. Şu anda 26 milyar dolardayız. Üç ay var. Eylülde 2,9 milyar dolarla kapattık. Yakın bir yerlerde kapatırız. 34-35 milyar dolar aralığında olabilir gibi duruyor” diye konuştu.
Eroldu, bu sene otomotiv pazarının 1 milyon 150 bin adedin üzerinde gerçekleşmesini beklediklerini belirterek, “Ekimin de 100 binin altına düşeceğini beklemiyoruz. Zaten böyle olunca ekimi üzerine koyunca 1 milyona geldik neredeyse. Dolayısıyla görünen o ki artık bu tahmin olmaktan da çıktı 2023 yılı 1 milyon 150 bin üzeri kapanacak” ifadelerini kullandı.
Gelecek sene ise toplam satışlarda yüzde 10 civarında azalış beklediklerini kaydeden Eroldu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Şimdi önümüzdeki sene de ilk 3 ay bir seçim öncesi dönemimiz var. Türkiye’de her zaman bildiğiniz üzere o dönemler canlı olur, bir hareketlenme olur. Ama tabii Türkiye’nin şöyle de bir gerçeği de var onu da görmemiz lazım. Şimdi biz reel faiz patikasına girdik, bunu Sayın Bakanımız Mehmet Şimşek de sürekli söylüyor zaten. Projeksiyon enflasyona baktığımızda Türkiye’deki faizler bugün artık reel faizi işaret ediyor. Geçmiş enflasyona bakarsak halen eksi faiz var ama gelecek enflasyona bakarsak artık reel faize doğru gidiyoruz. 2022’de, 2023’te niye büyük bir talep patlaması oldu çünkü çok yüksek negatif faiz çıktı. Negatif faiz çıkınca para el yakmaya başladı, para el yakınca herkes mala geçmek istedi. Araba alan araba aldı, araba alamayan başka şeyler aldı yani sonuçta herkes bir ürün almak istedi, emtiaya gitti.”