Nasrallah’ın çıkışı sonrası Güney Kıbrıs: İsrail’e destek vermeyeceğiz
ABD'nin İsrail-Hamas arasında 11 gündür devam eden savaşta takındığı tutum ters tepti. Mekik diplomasi yürütmek isterken, İsrail'in ağır bastığı yolda yürüyen ABD'ye arabuluculuk konusunda duyulan güven, özellikle de hastane saldırısından sonra epey hasar gördü.
ABD, 7 Ekim’de patlak veren İsrail-Hamas savaşında bariz bir şekilde İsrail’in tarafını tuttu. ABD Başkanı Joe Biden, Hamas’ın eylemlerini ‘katıksız kötülük’ olarak değerlendirerek, İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu vurguladı. Savaşın ilerleyen günlerinde önce USS Gerald R. Ford sonra da Eisenhower saldırı uçak gemisi Doğu Akdeniz’e konuşlandırıldı.
Halbuki bazı analistlere göre Hamas’ın bir noktada eyleme geçmesi kaçınılmazdı. Orta Doğu Enstitüsü İsrail-Filistin İlişkileri Direktörü Halid Elcindi, Hamas’ın saldırısından önceki son bir yıl içinde Filistin topraklarında yaklaşan bir ‘patlama’ konusunda pek çok uyarı yapıldığını ancak bu uyarıların görmezden gelindiğini söylüyor. BBC International’a konuşan Elcindi, ABD’nin politikasını ‘stratejik ihmal’ olarak değerlendiriyor.
Elcindi, “Bu konuyu öncelikler listesinde alt sıralarda tutmaya kararlıydılar. Bence mevcut noktada olmamızın nedenlerinden biri de bu ihmal ve yaraların iltihaplanmasına izin verilmesi. Statüko İsrail ve ABD için sıkıntı değildi ama Filistinlilerin rahat olmadığı bariz ortadaydı” diyor.
Ama belki de en tepki çeken hamle ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’dan geldi. Blinken, geçen hafta perşembe günü İsrail’e düzenlediği ziyaret için ‘bir Yahudi olarak buradayım’ sözlerini dile getirmişti. Bu sözler Orta Doğu’da büyük infial yarattı.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, normalde Blinken Suudi Arabistan’a geldiği gibi akşam saatlerinde görüşecekti ancak bu görüşme ertesi güne sarktı, Blinken bir gece boyunca Prens Muhammed’i beklemek zorunda kaldı. Sonra Mısır’a geçen Blinken burada da ülkenin Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi tarafından, İsrail’deki sözleri hatırlatılarak karşılandı. ABD’li bakan bu sefer durumu, “Buraya insan olarak geldim” diyerek kurtarmaya çalıştı.
Blinken ‘mekik diplomasisi’ yürütmek isterken terazinin bir tarafına ağırlığını verince öbür tarafındakilerin duvarına toslamış oldu. ABD’nin zaten iki ayrı savaş gemisini bölgeye konuşlandırması, Biden’ın İsrail yanlısı açıklamaları ve bölgeye gönderilmek üzere 2 bin askerin seçilmesi ABD’nin yapacağı bir arabuluculuğun ne kadar tarafsız olacağını sorgulatmaya yetiyordu.
Ayrıca burada ufak bir parantez açarak Biden ve Blinken gibi siyasetçilerin söylemlerinin İslamofobinin canlanmasına nasıl bir katkısı olduğuna değinmekte fayda var. Pazartesi günü basına yansıyan bir haberde 6 yaşındaki Filistin asıllı ABD’li bir çocuğun, anne-babasının 71 yaşındaki ev sahibi tarafından 26 kez bıçaklandığını gördük. Her ne kadar Biden Hamas ve Filistin halkının bir olduğunu dile getirmese de ‘katıksız kötülük’ ve IŞİD benzetmesi Müslümanlara ya da Filistinlilere karşı nefret uyandırmaya yetebilir. ABD’de yaşayan birçok kişi 6 yaşındaki çocuğun ölümünden Biden’a da pay çıkardı.
Biden pazartesi gece saatlerinde CBS’in 60 Minutes programına yaptığı konuşmada, “Gazze’yi işgal etmek büyük hata olur” diyerek İsrail’e açık bir uyarı vermiş oldu. Ne var ki bunun üzerine Biden’ın İsrail’e gideceği açıklaması pek çok analist tarafından eleştiriyle karşılandı. Biden’ı İsrail’e ilk davet eden İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu oldu. Ancak Biden bu teklife başta mesafeli yaklaştı ve hemen yanıt vermekten kaçındı.
Bazı analistlere göre Biden’ın İsrail’e ziyareti İran ve Hamas tarafından İsrail’le dayanışma olarak yorumlanabilir ve dolayısıyla ‘kışkırtıcı bir eylem’ olarak görülebilirdi. Bazı analistler ise Biden’ın böyle bir eylemde bulunmasının itidal mesajının altını çizmeye yarayacağını dile getiriyordu.
Biden’ın programında önce Ürdün’e giderek, Mısır, Filistin ve Ürdün ile masaya oturarak çatışma meselesini konuşmak vardı. Bu dörtlü zirveden sonra İsrail’e geçmesi bekleniyordu. Ancak artık bu zirvenin gerçekleşmeyeceğini biliyoruz. Gazze’deki hastaneye düzenlenen saldırıda 500 kişinin ölmesi, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ı masadan kaldırttı. Zaten saatler içinde Ürdün Kralı 2. Abdullah masayı tamamen ters yüz ederek zirveyi iptal etti.
Üstelik Abbas, Biden ile planladığı görüşmeyi de iptal etti. Bu durum Biden’ın diplomatik mesajını zayıflatabilir. Analistlere göre kanlı Gazze saldırısının ardından Biden’ın eli kolu bağlanabilir. Uluslararası Kriz Grubu BM Direktör Richard Gowan, “Bu tür muğlak ve korkunç olaylar diplomasiyi zorlaştırıyor ve tırmanma riskini de artırıyor. Biden’ın ziyaretinin amacı ABD’nin duruma hakimiyetini göstermekti. Bunun gibi trajik bir olay, savaşı kontrol altında tutmanın ne kadar zor olduğunu gösteriyor” dedi.
Pentagon’dan yapılan açıklamada ise, “Singh, ABD’nin İsrail’e verdiği askeri yardımlara hiçbir ön şart koşmadığına işaret ederek, “Kesinlikle İsrail’e, Gazze’deki Hamas’ı etkisiz hale getirmesi ve etkili bir şekilde geri püskürtmesi için ihtiyaç duyduğu güvenlik sistemlerini veriyoruz. Bu, masum sivillerin öldürülmesi anlamına gelmiyor” denildi.
Bu noktada Hamas lideri İsmail Haniye, Lübnan’da sokaklara dökülen sivil halk İsrail’e desteğini esirgemeyen ABD’den hesap sormaya başladı. Bu sorgulamalar bir noktada ABD’nin Orta Doğu’daki en kritik müttefiklerinden Suudi Arabistan’a ulaşabilir ve bu zamana kadar İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri düzeltmeye çalışan ABD, tekrar başa dönmüş halde kendini bulabilir.
Bir şey çok net ki Orta Doğu’da ABD’nin her iki taraf için de makul bir orta yol bulacağı yönündeki umutlar son hızla tükeniyor.