Bahçeli’nin çıkışını MHP yumuşattı: ‘Uluslararası toplumla entegre’ vurgusu
Tüm dünyayla tek bağı Refah Sınır Kapısı olan Gazze'de Hamas İsrail'e saldırılarına direnmek ve dış dünyayla iletişim kurmak için bir yola sahip: Tüneller. Bu tünellerin varlığından İsrail de haberdar, ancak ne kadar imha etmeye çalışsa da, Hamas yenilerini yapmaya devam ediyor.
‘Açık hava hapishanesi’ olarak nitelendirebileceğimiz, dünyayla iletişimi sadece Refah Sınır Kapısı’yla sınırlı olan Gazze’nin bir de görülmeyen kısmı var: Yeraltı tünelleri. Gazze’nin altındaki bu tüneller daha çok Mısır’dan malzeme getirmek ve İsrail’e saldırı düzenlemek için kullanılıyor.
Ancak İsrail ordusunun ‘Gazze metrosu’ olarak adlandırdığı ikinci bir yeraltı ağı daha var. Bu yeraltı ağı bazı tahminlere göre yerin birkaç kilometre altında, insan ve malzeme taşımak, roket ve mühimmat depolamak ve Hamas’ın komuta ve kontrol merkezlerini barındırmak için kullanılan, İsrail ordusu uçakları ve gözetleme dronlarından uzakta geniş bir labirent.
Hamas 2021 yılında Gazze’nin altında 500 kilometre uzunluğunda tünel inşa ettiğini iddia etmişti, bu doğruysa Hamas’ın yeraltı tünellerinin New York metrosunun yarısı kadar uzunlukta olduğu söylenebilir.
İsrail’in Reichman Üniversitesi’nde profesör ve yeraltı savaşı uzmanı Daphne Richemond-Barak CNN International’a verdiği demeçte “Oldukça küçük bir toprak parçası üzerinde çok karmaşık, çok büyük bir tünel ağından bahsediyoruz” diyor. Tünel ağının bu yoksul bölgeyi yöneten Hamas’a ne kadar mal olduğunu da bilmiyoruz ancak insan gücü ve kullanılan aletleri de hesaba katınca maliyetin epey yüklü olması muhtemel.
Gazze 2007’den bu yana İsrail’in kara, deniz ve hava; Mısır’ın da kara ablukası altında. Dolayısıyla yerin derinliklerinde tünel inşa etmek için kullanılması gereken devasa makinelerin en azından göze görünmeden çalışması pek mümkün değil. Uzmanlar basit aletler kullanan kazıcılara elektrik bağlandığını, betonla güçlendirilen tünelleri yapabilmek için yerin derinliklerine inildiğini söylüyor. İsrail uzun zamandır Hamas’ı sivil ve insani amaçlar doğrultusunda verilen beton malzemesini tünel inşa etmek için kullanmakla suçluyor.
Hamas’ı eleştirenler örgütün tünellere büyük harcamalar yapmak yerine sivil sığınaklar ya da erken uyarı ağları oluşturmaya çalışması gerektiğini söylüyor.
Tüneller Orta Çağ’dan bu yana cazip bir savaş aracı olageldi. Bugün bu tüneller Hamas gibi gruplara asimetrik savaşta avantaj kazandırarak gelişmiş teknolojilere sahip İsrail ordusu gibi oluşumların bazı avantajlarını ortadan kaldırıyor.
Hamas’ın tünellerini Afganistan dağlarındaki El Kaide ya da Güneydoğu Asya ormanlarındaki Viet Kong tünellerinden farklı kılan, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden birinin altına inşa edilmiş olması. 88 mil kareden oluşan Gazze’de 2 milyon 300 bin insan yaşıyor. Daha önce pek çok kez verdiğimiz örneği bir kez daha verecek olursak Gazze yaklaşık Ümraniye kadar ve Ümraniye’de yaklaşık 600 bin kişi yaşıyor.
Lieber Hukuk Enstitüsü ve Modern Savaş Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı Richemond-Barak “Dağlık alanda bile olsa tünellerle uğraşmak zordur, kentsel alanda ise her şey daha da karmaşıklaşır. Çünkü işin içine taktiksellik, strateji, operasyonellik ve tabii ki sivil nüfusa sağlanmak istenen koruma girer” diyor.
7 Ekim’deki sürpriz Hamas saldırısından beri İsrail Hamas’ın bu tünellerde, evlerin altında ve masum Gazzeli sivillerin yaşadığı binaların içinde saklandığını ve sivilleri canlı kalkan yaptığını iddia ediyor. Bugüne kadar üç bini aşkın Filistinli İsrail’in hava saldırılarında hayatını kaybetti. Bunların 900’ü çocuk, binden fazlası da kadın. Ayrıca enkaz altında kaldığı bilinen 500’den fazla çocuk var.
İsrail ordusu son yıllarda Hamas’ın tünellerini ortadan kaldırmak için çabasını artırmıştı. Gazze’ye yapması beklenen kara operasyonunda da bu ağa odaklanması bekleniyor. Zira 2014’te de sırf bunun için Gazze’ye kara saldırısı başlatılmıştı.
İsrail gelişmiş sensörlere ve akıllı yeraltı arama sistemlerine milyarlara dolar harcamış olsa da Hamas 7 Ekim’deki sadırısını karadan, havadan ve denizden başlatabildi. Richemond-Barak yapay zeka teknolojisi kullanarak gözlemleme, sınır izleme ve hatta sivillerden şüpheli görünen her şeye gözünü dört açmalarını istemek gibi bütüncül bir yaklaşım gerektiğini söyleyip ekliyor: “Tünel tehdidiyle başa çıkmak için kusursuz denebilecek bir çözüm yok. Tünellere Demir Kubbe işlemez.”