‘Atatürk en büyük zaafım’ deyip affetmedi
Merakla beklenen 'Atatürk' filminin ilk bölümünün ön gösterimi yapıldı. 3 Kasım'da vizyona girecek film bekletilerin hayli üstünde bir yapım. Sinema yazarı Uğur Vardan "Son derece başarılı bir film" diyor.
Bir imparatorluğun son demleri ve bir çocuğun dünyalara sığmayan hayalleri. Mustafa Kemal Atatürk’ün dünyaya geldiği Osmanlı’nın en uzun yüzyılında durum tam da buydu. Rumeli’de, Doğu Anadolu’da, Ortadoğu’da yani kısacası imparatorluğun dört bir yanında ayaklanma ve karışıklıklar devam ederken orta halli bir müstafi bir memurun oğlu olarak Selanik’te dünyaya gelen Mustafa’nın hikayesi bir ulusun da kaderini belirleyecekti.
İşte bunun hikayesini anlatmak için, Cumhuriyetin 100. yılında Atatürk’e bir saygı duruşu olması amacıyla bundan yaklaşık beş yıl önce fikri temelleri atıldı ‘Atatürk’ filminin. Film proje aşamasında diziye evrildi, sonra çekimler sonunda tekrar film olmasına karar verildi. En sonunda iki filmlik bir seri olarak seyirciyle buluşacağı açıklandı.
Atatürk filminin ilk bölümünün ön gösterimi dün yapıldı. Türkiye ve Makedonya’da çekilen filmin hem seti hem de yüzlerce kostümü büyük bir titizlikle hazırlanmış. Hem İstanbul hem de Selanik’in son 150 yıl içindeki değişimi göz önünde bulundurulduğunda buralarda geçen bir dönem yapımının çekilmesi oldukça zor. Filmin yönetmeni Mehmet Ada Öztekin ve yapım ekibine belli ki bu süreçte çok iş düşmüş.
Atatürk ile ilgili birçok film çekildi. ‘Kurtuluş’, ‘Cumhuriyet’, ‘Sarı Zeybek’, ‘Veda’ gibi… Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatına dair pek çok konuyu anlatan bu yapımlar O’nun geçmişine dair unsurları sadece genel hatlarıyla yansıtmıştı. ‘Atatürk’ filmi bu noktada diğerlerinden ayrışıyor.
Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatında dönüm noktalarından biri olan ve babası Ali Rıza Efendi’nin derin bir kedere düşüp sonrasında da hayatını kaybettiği olaylar zinciri filme psikanalitik bir yaklaşım kazandırmış. Manastır’da, İstanbul’da, Suriye’de, Libya’da ya da Sofya’da karşımıza çıkan Mustafa Kemal’in çocuklukta yaşadığı travmalar seyirciye sık sık hatırlatıyor.
Atatürk’ün Selanik’te geçen çocukluk yıllarını canlandıran Emre Mete Sönmez’in Rumeli şivesi konusundaki başarısına da bir parantez açmak gerekiyor. Atatürk’e dair yapımlarda genellikle üzerinde pek durulmayan bu konunun es geçilmemesi önemli bir nokta. Tahminen 1886 yılından başlayan anlatı 1915 yılına kadar devam ederken bu süreçte yaşanan büyük hadiselere de tanıklık ediyoruz. Sonrasında da karşımıza genç, tutkulu ve idealist bir Mustafa Kemal profiliyle Aras Bulut İynemli çıkıyor.
1908 Devrimi ve İkinci Meşrutiyet’in ilânı, 31 Mart İsyanı ve Hareket Ordusu tarafından bastırılması, Bab-ı Ali Baskını, Balkan Savaşları, Trablusgarp Savaşı ve daha nice olay 144 dakikalık bir yapıma sığdırılmış durumda. İlber Ortaylı’nın deyimiyle ‘İmparatorluğun en uzun yüzyılı” olan bu dönemin bir bölümüne tekabül etse de bunu beyazperdeye aktarmanın belli zorlukları var elbette. Film genel olarak bu zorlukların üstesinden gelmiş görünüyor.
Ön gösterime katılan sinema yazarı Uğur Vardan filmi beğenenlerden. 10Haber’e filmi değerlendiren Vardan “Atatürk (1881-1919)’ özellikle ideolojik açıdan bence sağlam bir yerde duruyor. Bugünden o günlere bakış atıyor ve dönemin gelişmelerini, yaşanmışlıklarını ve tarihsel süreci doğru bir perspektifle okuyor. Abdülhamid’in baskıcı rejimi, İttihadçıların saraya karşı mücadelesi, 31 Mart Vakası ve Hareket Ordusu hamlesi, Trablusgarp cephesi, Sofya Askeri Ataşeliği dönemi, Mustafa Kemal’in Enver Paşa’yla aralarındaki uzlaşmazlıklar vs. bütün bu süreçler akıcı bir sinematografiyle perdeye taşınmış.
Filmin atmosferi, teknik kalitesi, görüntü yönetmenliği ve oyuncu performansları da son derece başarılıydı. Beklentilerimin bir hayli üstünde seyreden bir yapım olmuş, dolayısıyla çok beğendim. Yönetmen Mehmet Ada Öztekin’i ve senarist Necati Şahin’i, ortaya çıkarttıkları ve muhtemelen sinemamızın ‘Atatürk filmleri’ kategorisindeki yeri itibariyle yarına kalacak gibi görünen bu etkileyici çabalarından dolayı kutlarım…” diyor.