Bodrum Kızılağaç’ta, kuklaların gücü adına!

Bodrum’un Kızılağaç’ında, yan yana sıralanmış köy esnafının arasında sürprizli bir atölye… İçeride, belki de önümüzdeki sezon sahnenin yıldızı olacak oyuncular oyuluyor. Kapıyı Ani açıyor, o bir kuklacı. 

Popüler 4 Kasım 2023
Bu haber 1 yıl önce yayınlandı
Ani Haddeler Pekman çocuk tiyatrosuna ve kuklalara gönül vermiş bir oyuncu. Aynı zamanda oyun yazarı, aynı zamanda yönetmen. Bundan altı yıl önce İstanbul’dan Bodrum’a göçerken aklına koymuş kukla yapmayı. Fotoğraflar: Nevra Nergiz

Yol üstündeki bakkal çakkalın, eski terzinin, köy kahvesinin arasında minicik mavi bir cam kapının arkasında Ani’nin kukla atölyesi.

Girer girmez Lulu’yla selamlaşıyorsunuz ilk. Sarı, uzun, örgülü saçlı bir tahta kukla kendisi. Birkaç adım sonra arka taraftaki minik ahşap objeler, etrafa saçılmış talaş parçaları, defterlerden taşan kukla eskizleri, büyüklü küçüklü alet edevat ve aklınıza gelebilecek bir sürü ıvır zıvır malzemenin olduğu o büyülü bölüm yakalayıveriyor insanı.

O andan itibaren Anuşka’nın Atölyesi’nde üzerinize bir tür sihirli sahne tozu serpiştiriliyor adeta. Kızılağaç’taki bu büyülü kukla diyarından çıkış pek kolay olmuyor…

Anuşka’nın Atölyesi’nde sabahlar telaşsız başlıyor. Önce mutlaka iyi bir kahve demleniyor

Ani Haddeler Pekman çocuk tiyatrosuna ve kuklalara gönül vermiş bir oyuncu. Aynı zamanda oyun yazarı, aynı zamanda yönetmen. En çok ilgimi çeken hüneri de onun pek donanımlı bir kukla üreticisi olması.

Bundan altı yıl önce İstanbul’dan Bodrum’a göçerken aklına koymuş kukla yapmayı. Gerçi öncesindeki deneyimleri de yavaş yavaş onu bu yola sokmuş, anlattıklarına bakılırsa.

2005 yılında, geleneğinde kukla olan Semaver Kumpanya’da Işıl Kasapoğlu ile çalışırken, hocası onu Strazburg’a bir kukla tiyatrosuna çevirmen olarak yollamış. Fransa’da kaldığı bu 1 ay boyunca Çinli bir kukla ustasına çevirmenlik yapmış. Kulağa bir parça sıkıcı gelen bu deneyimi Ani; gözleri parlayarak, eskiyi heyecanla hatırlayarak anlatıyor: “Bana bir oda, bir de bisiklet verdiler. Son derece disiplinli şekilde, sabah 09:00’dan akşam 17:00’ye kadar Don Kişot oyununun provalarına gidiyordum ve Çinli ustanın kötü İngilizcesini Fransızca’ya çeviriyordum. Fakat o kadar güzel tahta kuklalar yapıyordu ki, benim aklım orada kaldı.”

Ani tahta kukla yapmayı Çinli ustasından öğrenmiş

Hayat dümdüz gitmiyor elbette. Ani için de öyle… Pek çok oyun, pek çok gel git ve rutinler, beklenmedik olaylar derken 2017 yılında Bodrum’a taşınıyor. Bodrumlu çocuklar onu ‘Midas’ın Kulakları’ oyunuyla tanıyor. Güngör Dilmen’in oyununa cesurca bir yorum katan Ani bu oyunda hem yönetmen koltuğuna oturuyor hem de elinde kocaman kuklasıyla sahnede harikalar yaratıyor.

Hikayenin devamında araya giren pandemi molası Ani’yi mecburen dijitale itiyor. İyi ki de itiyor çünkü tiyatroseverlerin heyecanla izlediği İKSV Alt Kat ile ortak yapım olan ‘Mitolojik Hikayeler’ işte bu dönemde ortaya çıkıyor.

Aslında bundan hemen önce, içinde bulunduğumuz atölyenin adı doğuyor, detayını Ani anlatsın: “Tam pandeminin ortasıydı, bir gün Demet Evgar aradı. Kukla yaptığımı biliyordu. “Bana onlarla kısa bir film çeker misiniz” dedi. Biz de bütün zorluklara rağmen, uçurtmalı, balonlu, bol şarkılı, içinde Lulu’nun da olduğu kısa bir 23 Nisan masalı çektik. Adını da ‘Anuşka’nın Atölyesi’ koyduk.” İşte, böyle apar topar ortaya çıkmış, ama çok da naif bir hikayesi var içinde bulunduğumuz bu sevimli atölyenin.

Ani içinse varsa yoksa ahşap. Kuklalarını en iyi böyle hareket ettirebildiğini düşünüyor ve ahşaptan vazgeçmiyor

Anuşka’nın Atölyesi’nde sabahlar telaşsız başlıyor. Önce mutlaka iyi bir kahve demleniyor. Kokusu etrafı sardığında Ani çoktan masasının başına geçmiş oluyor. Çalışacağı kuklanın yüzünden başlıyor işe. Kuklanın modelini kağıda çiziyor. Ardından şerit testere ile profilini çıkartıyor. Sonrası biraz doğaçlama aslında ve en çok bu kısmı seviyor Ani.

Kukla yapımında çok sert, keskin kurallar olmamasına, her kuklacının kendi özgür alanını oluşturabilmesine bayılıyor. Bu ona bir yaratıcı olarak büyük özgürlük veriyor. Kimi usta kağıdı bürüyor üzerine selobant yapıştırıyor; kimi gazete kağıtlarıyla çalışıyor, kimi de Papier-mâché kullanıyor. Ani içinse varsa yoksa ahşap. Kuklalarını en iyi böyle hareket ettirebildiğini düşünüyor ve ahşaptan vazgeçmiyor. 

Kolektif bilince de çok değer verdiğini söylüyor Ani. Sadece atölyesini bir seramik sanatçısı arkadaşıyla paylaştığı için değil; tiyatro oyunlarını tasarlarken pek çok arkadaşından yardım almasından belli bu. Eşi dramaturg ve oyuncu Yavuz Pekman atölyenin müdavimlerinden zaten. Dekorlar ve diğer tüm ihtiyaçlar için de sağlam bir ekibi var Ani’nin. Anuşka’nın Atölyesi aynı zamanda komünal yaşamın anahtarını da vermiş onlara. Kızılağaç’tan yolu geçenler gecenin geç bir saatinde bile atölyenin ışığını açık görebilirler. İçeride üretim yoksa bile, sohbet var, toplaşma var, sinerji var… 

Gelelim hayallere…. Ani, kuklalarıyla hem Türkiye’yi hem de dünyayı dolaşmak istiyor. Gitmek istemediği yer yok! Aslında bu anlamda güzel bir adım da atmış. Goethe’nin ‘Kültür İçin Alan’ fonu vasıtasıyla Berlin’deki bir kukla tiyatrosuyla işbirliği yapmak üzere kayda değer bir girişimi var. Mitolojik Hikayeler serisini de deprem bölgesine götürmek istiyor. Anuşka’nın Atölyesi ise kapılarını hem yeni kuklalar üretmek hem de çocuk atölyeleri yapmak için açmaya devam edecek. Belki gölge tiyatrosu gösterileri de olabilir yakında. Hatta bir de yetişkinlerin gelip çalışması, kendi projelerini yaratması için alan açmayı planlıyor Ani. 

Kızılağaç’tan yolu geçenler gecenin geç bir saatinde bile atölyenin ışığını açık görebilirler. İçeride üretim yoksa bile, sohbet var, toplaşma var, sinerji var…

Üzerinizdeki sahne tozlarını silkeleyip dışarı çıktığınızda nostaljik bir rüyadan uyanmış gibi hissedeceğiniz, bir tür köy kumpanyasını arkanızda bırakmanın melankolisiyle ayrılacağınız Anuşka’nın Atölyesi Bodrum’un en ters köşe sanat ve zanaat bir arada deneyimlerinden. Geçerken uğramayın, bile isteye yolunuzu düşürün.

 

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.