Özgür Özel’in bugünden itibaren yapması gereken ‘Değişim’ lafının altını doldurmak
CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel’in sırtında çok ağır bir yük var.
Manisalı genç bir eczacı olarak çıktığı siyaset yolculuğunda vardığı bu son nokta, onun bu yükü kaldırıp kaldıramayacağını hep birlikte göreceğimiz dönemin de başlangıcı.
Özel, genel başkanlık koltuğuna ‘değişim’ sloganıyla geldi. Ama bu sloganın içi boş. Sadece genel başkan değişiminden mi söz ediyoruz, yoksa daha genel ve anlamlı, CHP’yi iktidara taşıyacak bir değişimden mi?
Esasen bakacak olursanız, CHP’nin Özgür Özel dahil son üç genel başkanı bu koltuğa hep ‘değişim’ vaat ederek geldi. Ama biliyorsunuz ilk ikisi bunu başaramadı.
Deniz Baykal, İngiltere’deki ‘Yeni Sol’dan esinleniyordu, olabilecek en eskiye, Atatürk fotoğrafıyla propagandaya kadar düştü.
Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Yeni CHP’den söz ediyordu, belki pek çok önemli değişimi dile getirdi ama inandırıcı olamadı, partisi de zaten bu değişimlerin bir bölümünü içselleştiremedi.
Şimdi sıra Özgür Özel’de. O da ‘değişim’ diyen ekibin temsilcisi ama o ‘değişim’ nedir, hiçbirimiz bilmiyoruz. Bence Özgür Özel’in kendisi de bilmiyor.
Türkiye, maalesef uzun zamandır bir ‘anti-entellektüalizm’in etkisi altında. Sanılıyor ki, hayat sadece pratikten ibarettir ve başarılı olmak için de pragmatik olmak yeterlidir.
Hayatın pratiği de, pragmatik olmak da önemli hasletler elbette ama hayatta ve siyasette başarı için yeterli değiller. Arkada hayatın pratiğinden hareket eden bir fikirler demeti, o fikirler üzerine örülmüş bir strateji yoksa, pragmatik olmak sonunda Kemal Kılıçdaroğlu ilkesizliğine varıyor.
CHP 100 yaşında bir parti. Böylesi bir tarihi silip elbette yola beyaz bir sayfayla başlamak mümkün değil.
Ama Özgür Özel eğer başarılı olmak ve bu ülke tarihine olumlu anlamda geçmek istiyorsa, yola ‘Acaba Türk milleti ne istiyor?’ sorusunu sorarak başlamalı.
Eminim kendisi milletin ne istediğini bildiğini zannediyor, hatta bildiğine canı yürekten inanıyor ama bir an için kendi inancını bir kenara bırakıp birden fazla araştırmacıyı ve araştırma şirketini kullanarak bu soruya cevap aramalı.
Sonra da araştırma şirketlerinden gelen cevapları mümkün olduğunca geniş katılımlı bir siyasi/bilimsel toplantıda değerlendirmeli, partisine buna göre bir yol çizmeli.
CHP’nin önünde şimdi çok önemli bir yerel seçim var. Bu seçimle ilgili hazırlıklar doğası gereği başka her şeyin önüne geçecektir ama bence Özgür Özel buna direnmeli ve önce partisine bir yol aramalı. Çünkü bugüne kadar üzerinde yürünen yol, Türk milletinin istediği yol olsaydı, CHP zaten iktidar olurdu.
Özel’in ikinci yapması gereken, partisine bulacağı yolu partisinin mahalle örgütleri dahil tamamına benimsetmek ve bütün partinin bu yol için tek bir ağızdan konuşuyor gibi davranmasını sağlamak olmalı.
Özel’in önündeki önemli engellerden biri, partisinin propaganda gücünün zayıflığı. Bu zayıflık bir günde oluşmadığı gibi bir günde ortadan da kaybolmayacak.
O yüzden ‘değişmiş’ CHP’nin yeni görüşlerini halka ulaştırmanın en önemli yolu, bizzat partisinin kendi örgütü olmalı, bu bire bir propaganda yöntemini harekete geçirmeli yeni genel başkan.
Ancak bunları başaracak olursa yerel seçimde başarı da gelecek. Yoksa bir takım siyasi mühendisliklerle yerel seçim ittifakları aramakla vakit geçirecek olursa CHP’nin bir adım bir bile ileri gitmeyeceğini söylemek için kahin olmak gerekmiyor.
CHP belki kurulduğu günden beri ‘Ben mi halka benzeyeyim, halk mı bana benzesin’ sorusuna ‘Halk bana benzesin’ cevabını veren partinin adı.
Gerçek değişim bu cevabın değiştiği gün olacak, daha önce değil.
Evet, belki 100 yıl önce CHP ‘Halkın öncü devrimci partisi’ydi ama bugün öyle değil, halkın ne istediğini bilmeden siyaset yapmanın mümkün olmadığı bir ülkede yaşıyoruz.
Zaten, ‘halkçılık’ da bunu gerektirir.