Ogün Samast serbest kaldığında aklıma gelen diğer katil
O anı dün gibi hatırlıyorum.
Radikal yazıişlerinde öğlen toplantısını bitirmiş, gazetenin birinci sayfasını çizmek için karar vermeye uğraşıyorduk.
Az önce masadan kalkıp kendi yerine doğru gitmiş olan Ceyda Karan koşa koşa geldi, ‘Vurmuşlar’ diyebildi. Ağlamaktan konuşamıyordu.
‘Neyi vurmuşlar, kimi vurmuşlar’ diyemeden kara haber düştü: Hrant Dink öldürülmüştü.
Hrant’ı yakından tanıyordum. Daha birkaç gün önce, Radikal 2’de onun kendi ölümünü haber veren ‘Güvercin tedirginliğinde yüreğim’ yazısını yayınlamıştık.
Dondum kaldım. İnanmadım, inanamadım.
Daha birkaç ay önce, Şişli adliyesi önünde Orhan Pamuk’u protesto için toplanan tuhaf kalabalığın açtığı pankartta, Hrant’la birlikte öldürülecekler listesinde benim de adım yazılıydı.
Cinayette tetiği kimin çektiğini o sırada bilmiyordum ama cinayeti kimin işlediğini biliyordum; o nefret ortamını kimlerin neden yarattığını hepimiz biliyorduk.
Koca bir sistemdi o ortamı yaratan; FETÖ’cüsünden Alperen’ine, devletin aktörlerinden reyting peşinde koşanlarına kadar, herkesin kendince bir çıkarı vardı bu ortamda. Olan, sevgili Hrant’a, onun geride bıraktığı ailesine olmuştu.
Derken tetikçi bir şehirlerarası otobüste yakalandı, yargılandı. Hepimizin bildiği o oyunlar oynandı yargılama sırasında. Basit maşalar ceza aldı ama bu cinayeti azmettiren esas mekanizma ne yargılandı ne de adam akıllı toplumsal bir sorgulamaya tabi tutuldu. Bir ırkçı nefret cinayeti, sıradan bir suça dönüştürüldü.
Dün gece, Hrant Dink’i öldüren tetikçi Ogün Samast, infazı dolduğu için serbest bırakıldı. Artık aramızda dolaşacak o katil. Hepi topu 16 yıl ve 10 ay hapis yattı. Hrant’ı öldürdüğünde 17 yaşındaydı, şimdi 33 veya 34 yaşında.
Yakında sosyal medyada fenomen de olur, ‘saygın’ bir isim olarak milletvekili bile seçilir bakarsınız.
Gece vakti Ogün Samast’ın serbest bırakıldığı haberi gelince aklıma bir başka katil düştü.
Adı, Sirhan Bishara Sirhan.
Onu belki duydunuz, belki duymadınız. 1968 yılının 5 Haziran gecesi, Amerika’nın Los Angeles kentinde, Demokrat Parti’den başkan adaylığına yürüyen ve belki de başkan seçilecek olan Robert F. Kennedy’yi öldürdü. Suç üstü yakalandı. Mahkemede de suçunu itiraf etti.
Önce idama mahkum edildi. Sonra California eyaletinin Yüksek Mahkemesi idam cezasının California anayasasına aykırı olduğuna karar verince cezası müebbete çevrildi.
Bugün, aradan 55 yıldan fazla zaman geçti. Filistinli bir göçmen ailenin çocuğu olan Sirhan Bishara Sirhan hala hapiste. Robert Kennedy’yi öldürdüğünde 24 yaşındaydı, bugün 79 yaşında.
İki ülkenin infaz hukuku arasındaki farkı görüyor musunuz?
Ogün Samast, bilmiyorum neden, ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmedi bu önceden planlanmış ve nefret amacıyla işlenmiş cinayet için. Onun yerine mahkeme onu 22 yıl hapse mahkum etti. Zaten tam da bu sebeple, 16 yıl 10 ay sonra serbest kaldı.
Daha fenası şu: Aslında daha önce, 2020 yılının Ağustosunda serbest kalacaktı ama cezaevinde suç işledi, bir gardiyanı yaraladı. Bunun yüzünden 5 yıl 1 aylık bir ceza daha aldı diye tahliyesi düne kaldı.
Oysa Sirhan Sirhan, 1982’den beri şartlı tahliye için başvurma hakkına sahip ve 41 yıldır şartlı tahliyesi reddediliyor. İlk kez geçen yılın başında şartlı tahliye kurulu tahliye tavsiye etti ama bu kez de California Eyalet Valisi tahliyeyi reddetti. Bu yılki başvurusu da reddedilen Sirhan, 2026’da yeniden şartlı tahliyeye başvurabilecek.
Oysa Ogün Samast bu sabah itibarıyla gençliğini yaşamaya başladı bile. Gelin de bunu Hrant’ın hala acısı taze ailesine, yakınlarına, dostlarına anlatın.
Bu ülkede adalet işte böyle tecelli ediyor.