M çiçeği salgını yayılıyor: Afrika’da ölü sayısı 1100’e ulaştı
Hekimler son haftalarda Covid-19, influenza ve diğer mevsimsel virüsler nedeniyle hasta yoğunluğunun ciddi biçimde arttığını ve hastanelerin yoğun bakım birimlerinde yatak ihtiyacı yaşandığını söyledi.
Türk Tabibleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Emrah Kırımlı “Sanki Covid-19 salgınının en yoğun günlerini yeniden yaşıyoruz” diyerek Aile Sağlığı Merkezleri’nde her doktorun günde en az 100 hasta gördüğünü söyledi.
Hekimler yeni varyantların Türkiye’ye ulaşmış olabileceğini ancak artık ulusal çapta bir test uygulaması yürütülmediği için bunun da net olarak bilinmediğini ifade etti.
Hekimler son birkaç haftadır mevsimsel gribin yanı sıra hem Covid-19 ve yeni varyantlarının, hem de RSV ve mikoplazma gibi farklı salgınların aynı anda yaşandığını söylüyor. Türkiye’de artık kamu eliyle test yapılmaması ayrıntılı bir resim sunabilmeyi zorlaştırıyor.
Hastalar özel hastaneler ya da bazı merkezlerde test yaptırabiliyor ancak bu başvurular da eskisi kadar yaygın değil. Hekimlere göre ise Covid-19, grip ya da başka enfeksiyonları tespit edebilmek, etkili bir tedavi sunabilmek açısından çok önemli.
BBC Türkçe‘den Fundanur Öztürk’e konuşan Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol da testlerin sadece vaka sayısını belirlemek için değil, aynı zamanda farklı enfeksiyonları birbirinden ayırt ederek riskli kişilere uygun tedavi uygulanması için hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.
Çocuk yaş grubunda beta testi, 15 yaşından itibaren ise grip ve COVID-19 testlerinin yapılması gerektiğini ve buna göre destek tedavisinin verilmesi gerektiğini belirten Şenol grip ya da COVID-19 teşhisi konması halinde evdeki diğer bireylerin korunmasının gerektiğini söyledi.
Doktor Kırımlı bu hastalıkları test yaparak birbirinden ayırmanın tedaviyi ciddi şekilde etkileyeceğini belirterek “Şu anda enfluenza için bile test yapamıyoruz. Halbuki karşımıza gelen şeyin ne olduğunu bilsek ona göre ilaç vereceğiz. Ne olduğunu bilmeyince elimizde ne imkân varsa kullanalım diyorsunuz, bu da gereksiz antibiyotik kullanımına yol açıyor. Neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmediğimiz için belki evdeki diğer kişiler için önlem alamıyoruz. Sanki eski bir çağda yaşıyor gibi, hastaları körlemesine tedavi etmeye çalışıyoruz” dedi.
İş yerlerindeki çalışma baskısının hastalık döngüsünü artırdığını vurgulayan Kırımlı işe gelmeye zorlanan bir hastanın tüm iş yerinin hasta ettiğini söyledi.
Bulaş zincirinin kırılamadığını dile getiren Kırımlı şöyle konuştu:
“Vakalar 2-3 hafta önce artmaya başladı ve çok sayıda insana bulaştı. Bu kez hastalık haftalarca geçmiyor. İyileşmiş gibi oluyorsunuz ama hastalık azar azar geri dönüyor. Yoğun öksürük ve halsizlik uzun süre geçmiyor. Bağışıklık sistemi düşük olanlarda kulak iltihaplarına ve akciğer enfeksiyonlarına kadar gidiyor. O aşamadan sonra hastaların hastaneye yatış ve yoğun bakım ihtiyacı doğuyor. Fakat özellikle kamu hastanelerinde ciddi bir yoğun bakım yükü var, yatak ihtiyacı görülüyor. Sağlık sistemini aynı pandeminin yoğun zamanlarındaki gibi tıkamış durumda. Muhtemelen bu hastalarımızın bazılarını kaybediyoruz.”