Basketbol Gelişim Merkezi açılıyor: Erdoğan’ın geleceği maça bilet satışı yapılmadı
Türkiye'den Almanya'ya sığınmak isteyenlerin sayısı rekor seviyeye yükseldi. Berlin'in Türkiye'den gelen başvuruları reddetmesi Alman medyasında da gündemde. Alman uzmanlar bu tutumun "Erdoğan'ın otokratik yönetimini hafife almak" olduğu görüşünde.
Türkiye’den Batı ülkelerine sığınma başvuruları katlanarak artıyor. İlk tercih de genellikle Almanya oluyor. 2020 yılı verilerine göre 3,5 milyon Türkiye kökenli nüfusa ev sahipliği yapan Almanya’ya sığınma başvuruları özellikle 2023 yılında katlanarak arttı. Haliyle bu konu Alman medyasının gündeminde de yer alıyor. Almanya’nın önde gelen yayın kuruluşlarından Der Spiegel başvurulardaki artışı istatistiklerle ele aldı.
Türkiye’den sığınma başvurusunda bulunanların sayısının 2023’te iki kattan fazla artığı yazılan yazıda giderek daha az sayıda başvurunun kabul alabildiğine dikkat çekildi. Der Spiegel’deki haberde Berlin hükümetinin bu tutumunun eleştirildiğine de dikkat çekildi. Çünkü yorumcu ve analistlere göre Almanya sığınma ve iltica taleplerini reddederek aslında “Erdoğan yönetiminin otokrat tavrını önemsizleştiriyor.”
Özellikle 2023 yılında rekor seviyeye yükselen başvurular için ilginç bir analiz de var. Yazıda Türkiye’den gelenlerin sayısının Afganistan’dan Almanya’ya gidenlerin sayısından çok olduğuna dikkat çekiliyor. İstatistiklere göre 2023 yılında 61 bin 181 kişi Türkiye’den Almanya’ya sığınma ve iltica başvurusu yaptı. Yazıda bu verilerin Almanya dahil Avrupa Birliği (AB) ülkelerini sığınmacı akınından koruyan Türkiye’nin Almanya’yı ikinci “popüler durak” haline getirdiğini gösterdiği ifade ediliyor.
Almanya’ya yapılan iltica ve sığınma başvurularında verilen olumlu yanıtların yıllar içinde düştüğüne işaret edilen haberde “Türkiye’den gelen sığınmacılara Almanya’da giderek daha az onay veriliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik başarısız darbe girişiminden sonra (15 Temmuz 2016) olumlu iltica kararlarının oranı Türkiye’den gelen kişiler için önemli ölçüde artmıştı, bu oranlar sonra yeniden düşüş gösterdi” dendi.
Haberde oranların istatistikleri de yer aldı. Der Spiegel’in Federal Göç ve Mülteciler Dairesi (Bamf) verilerine dayandırdığı haberinde 2019’da başvuruların yüzde 48’inden biraz azının kabul edildiği, 2022 yılında oranın yüzde 27,8’e gerilediği vurgulandı. Geçen yıl ise Türkiye’den başvuranların sadece yüzde 13’ü olumlu yanıt alabildi.
Buna karşılık Almanya’nın Suriyeliler için kabul oranı yüzde 88 iken oran Afganlar için yüzde 77’nin biraz altında.
Türkiye’den gelen Kürt sığınmacıların başvurularına da değinilen yazıda geçmişe oranla Kürtlerin kabul almasında büyük gerileme olduğuna dikkat çekildi. Der Spiegel’in Bamf’a verilerine dayandırdığı haberinde geçen yıl Türkiye’den gelenlerin yaklaşık yüzde 84’ü iltica prosedüründe “Kürt kökenli” olduğunu belirtmiş, ancak başvuruların sadece yüzde 4,5’i kabul almış.
Avrupa ve Almanya’da göçmen haklarını savunan Pro Asyl örgütü düşük kabul oranlarının Türkiye’deki insan haklarını ve siyasi durumu önemsizleştirdiği görüşünde. Örgüt adına açıklama yapan Karl Kopp Türkiye’deki baskılar göz önüne alındığında Kürt sığınmacılar için kabul oranının bu kadar düşük seviyelere düşmesinin makul nedeni olmadığını ifade ederek “Bunun bir skandal, siyasi bir bağnazlık olduğunu düşünüyorum. Federal Ofis durumu hafife alıyor” dedi.
Kopp karar alma sürecinin eleştirel gözle incelenmesi çağrısı yaparak “Türk yargısının keyfi tutumlarının dikkate alınması” gerektiğinin altını çizdi. Kopp “Türkiye’de demokrasi ve hukukun üstünlüğünün reddedilmesi nihayet kabul kotasına da yansımalıdır” diye konuştu.
Türkiye’den Almanya’ya giden sığınmacılara yapılan muameleye ilişkin temel kaygılar merkez sol partiler tarafından da dile getiriliyor. Alman-Türk parlamento grubu başkanı Yeşiller’den Max Lucks Der Spiegel’e “İnsanlar Erdoğan sisteminden kaçıyor, çünkü bizim özgürlüğümüzü ve hukuk sistemimizi onun yolsuzluklarına ve sivil nüfusu kriminalize etmesine alternatif olarak görüyorlar. Kürtlerin yanı sıra Türk solundan genç akademisyenler de ülkemizde kendileri için bir şeyler inşa etmek ve Türkiye’deki demokrasiyi buradan desteklemek istiyorlar” dedi.
Yeşiller Partisi yöneticisine göre Almanya Türkiye’den gelecek olanlara açık olmalı. Alman siyasetçi bunu şöyle gerekçelendiriyor: “Çünkü birçoğu buradan çalışmaya devam etmek istiyor. Bu kabulden mahrum bırakılmaları benim için anlaşılmaz bir durum.”
SPD milletvekili Macit Karaahmetoğlu ise tam tersini düşünüyor. Karaahmetoğlu Almanya hükümetinin tutumunu doğru bulduğunu belirtiyor. Der Spiegel’e konuşan Karaahmetoğlu Bamf’ın kabul ya da ret kararlarında ihmal ya da yanlış değerlendirme olmadığı görüşünde. Karaahmetoğlu kabul oranındaki düşüşü Türkiye’deki enflasyona bağlıyor. Karaahmetoğlu’na göre artık siyasi durumdan kaynaklanan sığınma ve iltica oranları eskisi kadar yüksek değil, sebepler çoğunlukla ekonomik. Karaahmetoğlu “Türkiye’deki insanların durumu ne kadar umutsuz olsa da yaşadıkları siyasi hayal kırıklığı ve ekonomik zorluklar iltica için gerekçe değil” dedi.
Essen Türkiye Çalışmaları Merkezi’nden araştırmacı Caner Aver de düşük kabul oranını makul bulanlardan. Aver “Reddedilenlerin sayısının çokluğunu şöyle açıklıyorum. Kürtler iltica başvurularını ‘zulüm’le açıklıyor ancak bunu inandırıcı şekilde kanıtlayamıyorlar. Türkiye’de PKK sempatizanları, destekçileri ve hükümete karşı alenen siyasi faaliyette bulunan kişiler baskı görüyor, buna pek çok gazeteci de dahil. Kürt nüfus iddia ettikleri gibi Kürt kökenleri nedeniyle devletten baskı görmüyor” diyor.
Türkiye’den pek çok kişi Bamf’tan ret cevabı almış olsa da on binlerce kişi hala karar bekliyor.
57 binden fazla iltica başvurusu halen yetkililerin deyimiyle “beklemede.”
Bu sayı azalsa bile Türkiye’den reddedilen sığınmacıların çoğu bir süre daha Almanya’da kalmaya devam edecek. Ekim 2023 sonuna kadar 1179 Türk sınır dışı edildi; 2022 yılı boyunca sınır dışı edilenlerin neredeyse iki katı.