Erdoğan’ın Washington ziyareti her gün biraz daha muamma haline geliyor
Bazı gelişmiş ülke merkez bankalarının sürpriz faiz artırım kararları Fed’in 13- 14 Haziran'da yapacağı toplantısını daha önemli hale getirdi. Ancak Fed’in artırım yapması beklenmiyor.
ABD’de küresel mali sistemi sallayacağı öne sürülen borç tavanı krizinin çözülmesinin ardından bazı gelişmiş ülke merkez bankalarının beklentilerin aksine karar alması, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) bu hafta açıklayacağı faiz kararına yönelik tahminlerde kafa karışıklığına neden oldu.
Avustralya Merkez Bankası’nın piyasa beklentilerinin aksine 25 baz puan faiz artırmasının ardından, Kanada Merkez Bankası da geçen hafta politika faizini 25 baz puan artırarak 22 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 4,75’e yükseltti.
Kanada Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada, ekonomideki talebin tahmin edilenden daha yüksek olduğunun görüldüğü ifade edildi. Banka daha önceki toplantıda artış yapmayarak G7 üyeleri arasında faiz artışına ilk ara veren ülke olmuştu, Beklenti de bankanın bu toplantıda da yüzde 80 ihtimalle faiz artırımını pas geçeceğiydi.
İki bankanın sürpriz artırım kararının ardından para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed’in bu hafta 25 baz puan faiz artırabileceğine ilişkin öngörüler yüzde 34 seviyesine çıkarken, iş gücü piyasasının soğumaya başlamış olabileceğine ilişkin gelen sinyallerin ardından artışa yönelik beklentiler yüzde 29’a geriledi.
Öte yandan Bloomberg anketine katılan ekonomistlerin birçoğu da, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) kalıcı enflasyona rağmen, bu haftaki toplantıda faiz artış serisine 15 ay sonra son vermesini bekliyor. Bloomberg tarafından 2-7 Haziran tarihlerinde 46 ekonomistle gerçekleştirilen anketin sonuçlarına göre Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) 13-14 Haziranda gerçekleştireceği toplantıda faizleri yüzde 5-5,25 aralığında sabit tutacak.
Nomura Securities ekonomistleri, Aichi Amemiya, Jeremy Schwartz ve Jacob Meyer ankete verdikleri yanıtta, “FOMC faiz artırmamayı seçiyor, ancak Ekonomik Projeksiyonlar Özeti (SEP) ek artış beklentisinin sinyalini veriyor.” ifadelerini kullandı.
Mayıs ayı toplantısında son artışı temsil ettiğini belirten ekonomistler, ayrıca enflasyonist baskıların hafiflemesi ve azalan kredilerden kaynaklanan ters rüzgarlar sebebiyle FOMC’nin daha sonra faiz artırma kararı almayabileceğini söyledi. Buna karşın piyasalar Temmuz’da çeyrek puanlık bir faiz artışını fiyatlıyor.
Fed Başkanı Jerome Powell, geçen ay sıkılaşma kampanyasının askıya alınacağını ima ederek, geçmiş hamlelerin gecikmeli etkilerini ve yaşanan banka iflaslarının kredi mevcudiyeti üzerindeki yansımalarını değerlendirmek için beklemeyi tercih ettiğini söylemişti.
ABD’de geçen perşembe açıklanan verilere göre, ilk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı, 3 Haziran ile biten haftada 261 bine çıkarak Ekim 2021’den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Bu da ekonomide bir yavaşlamanın ilk işaretlerinden biri olarak görüldü.
Ancak Uluslararası Para Fonu (IMF) bu konuda biraz farklı düşünüyor. ABD’de enflasyon ivmesinin yavaşladığına ancak önemli bir endişe olarak kalmaya devam ettiğine işaret eden IMF, Fed’i para politikası rotasında kalmaya çağırdı.
Borç tavanı krizinin çözülmesiyle birlikte ABD Hazinesi tahvil satışlarına başlarken, bunun piyasalarda likiditeyi olumsuz etkileyebileceği endişesi de devam ediyor. Tüm bu gelişmelerin ardından ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi haftayı yaklaşık 4 baz puan artışla 3,74’ten tamamlarken, altının ons fiyatı yüzde 0,7 yükselişle 1.961 dolardan haftayı kapattı. ABD tahvil faizinin yükselmesi ise gelişmekte olan ülkelerin uluslararası piyasalardan yapacağı borçlanmayı zorlaştırıcı bir gelişme olarak nitelendiriliyor.