İngiltere beklenirken Hollanda çoktan resesyona girdi
Euro neden yeniden dolar karşısında yükselmeye başladı? Türkiye ihracatının yarıdan fazlasını Avrupa’ya yaptığı ve dış ticarette dolardan çok euro kullandığı için paritenin seyri önemli.
Merkez Bankası’nın perşembe günü açıklayacağı faiz kararını beklerken Türkiye’den biraz uzaklaşıp küresel ekonominin önemli göstergelerinden biri olan euro/dolar paritesinde yaşanan değişime göz atalım. Parite geçen haftanın başında 1.07’deydi, bu yazıyı yazdığım dakikalarda ise 1.09’un üzerinde bulunuyor. Kısa sürede önemli bir artış. Türkiye ihracatının yarıdan fazlasını Avrupa’ya yaptığı ve dış ticarette dolardan çok euro kullandığı için paritenin seyri önemli. Euro neden yeniden dolar karşısında yükselmeye başladı?
Yeniden dedim çünkü zaten kısa süre önce euro dolar karşısında 1.10’un üzerine çıkmış, daha sonra Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) yöneticilerinden gelen ek faiz artırımı mesajlarıyla 1.06’lara kadar gerilemişti.
Geçen hafta hem Fed hem Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz toplantıları vardı. Fed geçen yılın mart ayında başladığı faiz artırımlarını nihayet bitirdi, bu ay artırım yapmadı (Ama gerekirse iki artırım daha yapacağı mesajı verdi.)
ECB ise 25 baz puanlık bir artırım daha yaptı ve ECB Başkanı Christine Lagarde yeni artırımların yolda olduğunu net bir dille söyledi.
Manzara şöyle: Fed faiz artırımı döngüsünün sonuna geldi veya gelmek üzere, buna karşılık ECB artırımlara devam ediyor.
Faiz oranları kısa vadede bir para biriminin değerini belirleyen temel faktörler arasında yer alıyor. Çünkü para sahiplerinin birikimlerini nerede değerlendireceği sorusunun yanıtı büyük oranda bununla ilgili.
İki merkez bankasının faiz politikasındaki ayrışmanın sebebi, Amerika’nın enflasyonla mücadeleyi kazanmaya daha yakın olması.
Hem Amerika hem Avrupa’da geçen yılbaşında enflasyon patlayarak son kırk yılın en yüksek seviyelerine çıkmıştı. Pandemi döneminde ekonomiyi ve halkı ayakta tutabilmek için merkez bankaları tarafından pompalanan trilyonlarca dolar ve euronun etkisiyle Avrupa’da yüzde 10’u geçmiş, Amerika’da yüzde 10’a dayanmıştı.
Fed enflasyonu düşürebilmek için geçen yılın mart ayında politika faizini artırmaya başladı. Önce 25 baz puanlık artırımı yaptı, enflasyon düşmeyince 50’ye çıkardı, fiyatların inatçılığı sürünce 75 baz puanlık artırımlara başladı. Arka arkaya 75 baz puanlık artırımlar yaptı ve politika faizini yüzde 0’dan alıp yüzde 5’in üzerine çıkardı. Bunun etkisiyle tüketici enflasyonu geçen ay yüzde 4’e kadar geriledi. Fed’in enflasyon hedefi yüzde 2. Ve bu gidişle hedefe ulaşacak gibi.
Avrupa’da da enflasyon son kırk yılın zirvesine çıkmıştı. Ama ECB Fed kadar hızlı davranamadı. Çünkü Rusya-Ukrayna savaşı Avrupa ekonomilerini çok sert vurmuştu. Savaşın üzerine bir de faiz artırımlarının başlaması Avrupa’yı içinden kolay kolay çıkamayacağı bir durgunluğa sürükleyebilirdi.
Fed’in faizi artırdığı ama ECB’nin beklediği dönemde euro/dolar paritesi 1’in altına indi. Yani dolar eurodan daha değerli bir para birimi haline geldi.
Ta ki ECB geçen yaz faiz artırımlarına başlayana kadar. Arka arkaya yapılan faiz artırımları Avrupa’da enflasyonu geriletirken euroyu da dolar karşısında toparladı. Parite yeniden 1’in üzerine çıktı ve geçtiğimiz haftalarda 1.10’u da geçti.
ECB faiz artırımlarını sürdürecek çünkü orada enflasyon Amerika’dan daha yüksek (yüzde 6.1).
Bundan sonra ne olur? Bu sorunun yanıtı iki merkez bankasının faiz politikası kadar makro ekonomik ve jeopolitik gelişmelere de bağlı. Evet, faiz politikaları para birimlerinin değeri üzerinde etkili ama onun yanı sıra bir de makro ekonomi var. Bir ülke büyük cari açıklar veriyorsa faiz artırımlarıyla para birimini ayakta tutmak çok kolay değil.
Avrupa, ihracat şampiyonu Almanya öncülüğünde uzun yıllar cari fazla vermişti ama artık cari açık veriyor.
Bir de tabii durgunluk meselesi var. Başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesi durgunluğa girdi. Yani iki çeyrek üst üste eksi büyüdü. Buna karşılık Amerikan ekonomisi daha sağlam görünüyor. Başta teknoloji şirketleri olmak üzere Amerikan ekonomisi büyümeye devam ediyor (İki kıta arasında bir dinamizm farkı olduğu açık ama bu ayrı bir yazının konusu.) Bu durum, doları euro karşısında destekliyor.
Tabii bir de ne zaman sona ereceğini bilmediğimiz Rusya-Ukrayna savaşı var. Aslında geçen yıl euro/dolar paritesinin 1’in altına inmesinin bir sebebi de buydu. Savaşın derinleşmesi Avrupa ekonomilerini olumsuz etkileyeceği için euro için olumsuz olur. Buna karşılık savaşın sona yaklaştığı beklentisinin oluşması (Şu anda böyle bir işaret yok ama) euroyu dolar karşısında destekler.
Euro dolar karşısında yükselince haliyle TL karşısında da daha çok değer kazandı…