Fahiş fiyatta en büyük ceza e-ticaretçilere
GoArts CEO'su Soylu'ya göre Metaverse, markaların yeni müşteriye ulaşabilecekleri bir alan. Soylu 'Yeni dünyanın gençlerine ulaşmak istiyorsanız teknolojik görünmemelisiniz, teknolojik olmalısınız' diyor.
Metaverse ekonomisi dünyada ve Türkiye’de büyümeye devam ediyor. Araştırmalar dünyada insanların önemli bölümünün metaverse platformuna ilgisi olduğunu gösteriyor. Ayrıca Türkiye’de 10 kişiden 6’sının Metaverse kavramına ilgi duyduğunu, araştırdığını ya da bu evrende yer aldığını ortaya koyuyor. Metaverse ekosisteminin başarılı bir şekilde oluşturulması Türkiye için ciddi bir ekonomik potansiyel yaratabilir. Metaverse’ün e-ticaret, perakende, turizm, kültür-sanat eğitim, oyun ve e-spor başta olmak üzere farklı sektörler üzerinden Türkiye’ye potansiyel ekonomik katkısının 2035 yılına kadar 37,5 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Temelleri 2017 yılında atılan ve o tarihten itibaren kurgusal evrenler inşa eden GoArt Metaverse, sektörün Türkiye’deki en önemli oyuncularının başında geliyor.
Metaverse’e adım atan Kiğılı, Damat Tween, İş Bankası ve Halkbank gibi birçok markayla çalışan GoArt Metaverse, önümüzdeki dönemde kendi token’ını çıkarmaya hazırlanıyor. GoArt’ın kurucusu ve CEO’su Burak Soylu, metaverse’e salt pazarlama saikleriyle yaklaşan şirketlere “Markalar bildiğiniz üzere pazarlama trendlerini iyi takip eder ve bulunmadıkları alanlarda eksikliklerini kapatmak için bulunuyormuş gibi yaparlar. Bu konu, aslında sektöre zarar veriyor” uyarısını yapıyor. Burak Soylu Kriptokoin.com’da yayınlanan ropörtajda soruları yanıtladı:
GoArt’ın metaverse serüveni nasıl başladı?
2017 yılında bu teknolojiyi geliştirmeye başladık. Çocukluk hayalimdi bu. Bizim diğer metaverse’lerden en temel farkımız artırılmış gerçeklik teknolojisinden yararlanmamız. Markalara ve kişilere fayda sağlayacağımız bir yol haritası ortaya koymaya gayret ediyoruz. Türkiye’de birçok markayla iş birliği yapıyoruz Kiğılı, Damat Tween, İş Bankası, Halkbank gibi markalarla çalışıyoruz. Türkiye Futbol Federasyonu’yla (TFF) “Omuz Omuza” kampanyasını yürüttük. TFF’ye metaverse ve Web3 stratejisi geliştirdik. Amacımız, gerçekten gelişen ve değişen bu dünyanın ekseninde hem ülkemizin hem de şirketimizin doğru bir pozisyon alabilmesi. Dünya merkeziyetsizleşme yoluna gidiyor. Ekonomi artık bir noktada merkeziyetsizliğe doğru yoğunlaşıyor. Bu yüzden Web3 teknolojilerine önem vermek gerekiyor. GoArt’la da bu teknolojilerde metaverse alanına odaklanıyoruz. Bizim avantajımız şu: Dünyayı ve ürünleri iyi okuyoruz. Veriye dayalı bir yönetim stratejisi izliyoruz. Dolayısıyla ilk günden beri GoArt’ı dünyada Türkiye’nin gururlanacağı bir marka yapma iddiasını taşıyoruz.
Ürünümüzü 2017’de geliştirirken, Türkiye’de konum bazlı artırılmış gerçeklik teknolojisine inanan çok az sayıda insan vardı. İki yıl boyunca ürünümüzün Ar-Ge’sini ABD’de mühendislerle yapıp, o knowhow’ı Türkiye’ye getirdim. Oradaki mühendislerle yollarımı ayırıp, Türkiye’de yoluma devam ettim. Buraya bir knowhow transferi yapmış olduk. Ekibimizin yüzde 90’ı Türk. Uluslararası pazarlarda faaliyet gösterdiğimiz birçok ülkeden yabancı çalışanımız var. Yazılımcı ekibimizin ise hepsi yerli. ABD’de bir ofisimiz var, orada satışlarımız devam ediyor.
Markaların metaverse’e yaklaşımını nasıl okuyorsunuz? Metaverse atılımı yapan birçok marka hakkında işin teknolojisiyle değil, salt pazarlamasına odaklandıklarına dair eleştiriler söz konusu. Araştırmalara göre Türkiye’deki 10 kişiden 7’si metaverse kavramını daha önce duymuş. Fakat aynı araştırmaya katılan 10 kişiden sadece 2’si metaverse’ün ne olduğunu biliyor. Markalar bildiğiniz üzere pazarlama trendlerini iyi takip eder ve bulunmadıkları alanlarda eksikliklerini kapatmak için bulunuyormuş gibi yaparlar. Bu konu, aslında sektöre zarar veriyor. Doğru bir kurgunun yapılmadığı yerde bu alanda bulunmaları metaverse’ü de yanlış gösteriyor. Altın sahte çıktı diye kuyumcuya kızılmaz. Metaverse aslında markalara ulaşamadığı kitlelere ulaşma imkanı sağlar. Bir marka sadece pazarlama amaçlı metaverse’de olmamalı. Biz markalara oynadıkça kazan (play-to-earn) ve oyunlaştırma gibi teknikler kullanarak burada faaliyet göstermeleri için çaba sarfediyoruz. Çalıştığımız markalar da bundan memnun. İş birliği yaptığımız markalara birçok farklı fayda sunduğumuzu düşünüyorum.
Markalar neden metaverse’de olmalı?
Metaverse, markaların yeni bir müşteri kitlesine ulaşabilecekleri bir alan. Konvansiyonel medyayı takip etmeyen ve ana akım mecralarda yer almayan birçok kişi var. 17 yaşındaki çocukların birçoğu oyun dünyasında. Siz yeni dünyanın gençlerine ulaşmak istiyorsanız teknolojik görünmemelisiniz, teknolojik olmalısınız.
GoArt’ın işleri nasıl gidiyor? 2022’de ne kadar büyüdünüz?
Bir önceki yıla göre 2022’de üç kat büyüdük. Fakat bizim derdimiz sadece büyümek değil, dünyada bu işi iyi yapan noktada olabilmek. Bunun için de ürünümüzü bitirmeden Kamikaze bir pazarlama stratejisini doğru görmüyorum. Çalışan bir ürününüz yoksa gelen kitleyi de küstürürsünüz. Ürünümüzün çalışıp çalışmadığını defalarca test eden, titiz bir ekibimiz var.
Şirketlere metaverse evreninizde sadece oyunlaştırma ya da toplantı imkanı mı sunuyorsunuz?
Evrenimizin içinde şirketlerin etkinlik/toplantı yapmalarının yanı sıra markaların kendi mağazalarını da açması söz konusu. Üç tane evrenimiz var: Şimdiki, geçmiş ve gelecek zaman. Markalar şimdiki zamanda kurdukları mağazalarda zaman enerjisi veriyor avatarlara. Avatarlar ise aldıkları zaman enerjisiyle geçmişe gidebiliyor. Örneğin Roma’da Colessium’a gittiğinizde cep telefonunu kaldırıp baktığınızda 1500 yıl öncesini görebiliyorsunuz. Gerçek dünyaya obje saklayarak bunu inşa edebildiğimiz bir metaverse sunuyoruz. Bir mağazada artırılmış gerçeklik teknolojisi marifetiyle obje koyup müşteriyi oraya yönlendiriyorsam buna move-to-earn (hareket ettikçe kazan) ya da bulunduğu noktadan götürüyorsam play-to-earn (oynadıkça kazan) modellerini ortaya koyuyoruz.
Oynadıkça ya da hareket ettikçe kazan modellerinde token ekonomisinin doğru kurgulanması gerekiyor değil mi? Nitekim geçmişte token ekonomisini doğru tesis edemeyen birçok şirketin battığına şahit olduk.
Yeni emtia aracı olan dijital paralara şirketlerin yakın ilgisi var. Ancak arkasında ekonomisi olmayan dijital paraların hayatta kalması mümkün değil. Biz mesela GoArt’a ait token çıkarmadık.
Neden çıkarmadınız?
Danışmanlarımızla sürekli istişare halindeyiz. Metaverse’ün en popüler olduğu zamanda da (boğa piyasası dönemi dahil) çıkarmadık. Metaverse’de faaliyet gösteren şirketlerin coin’leri 10x, 20x yapmışken biz token arzı yapmadık. Sebebi şu: Kripto paranın kullanılacağı ekonomiyi inşa etmeden coin’i çıkarırsam, yatırımcılara zarar ettiririm. Bunu önlemek için öncelikle token’ın ekonomisini iyi inşa etmem gerekiyor. Enflasyon risklerini iyi yönetmek gerekiyor. Kendimize böyle bir yol haritası çizdik ve bunu bitirip çıkarmayı düşünüyoruz. Piyasa koşullarına göre en kısa zamanda token’ımızın arzını yapacağız.
Kamunun metaverse ve blokzincir teknolojilerine yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cumhurbaşkanımızın açıklamalarında metaverse yaklaşımını oldukça doğru buluyoruz. Teknolojinin ve metaverse’ün yüz yılı olduğuna dair açıklamalarda bulundu. Devletin bu konudaki yaklaşımını gayet samimi buluyorum. Umarım daha başarılı işler de çıkacak.