Bodrum’un suyunu termik santrallar mı bitiriyor?
Muğla'da 14 yaşındaki çocuğun cinsel istismara maruz bırakılmasına ilişkin davada sanığa verilen ceza Yargıtay tarafından onandı. Rahatsızlandığı için hastaneye kaldırılan çocuk doğum yapmıştı.
Muğla Milas’ta yaşayan Y.S.A., annesi ve babasının boşanmasının ardından velayet davası sürdüğü için Fethiye’deki yurtta kalıyordu. 2020 yılının Ağustos ayında intihara kalkışan çocuk 14 yaşındaydı ve annesinin talebi ile kent merkezindeki çocuk destek birimine sevk edildi. Ancak Y.S.A. ekim ayında rahatsızlandı ve kaldırıldığı hastanede 38 haftalık hamile olduğu ortaya çıktı. Çocuk 1 gün sonra ise erkek bir bebek doğurdu ve hastane yetkilileri durumu hem polise hem de annesine bildirdi. Anne ise kızından, Fethiye’de kaldığı dönemde Milas’taki kafede çalışan Selçuk Çatalcam’ın cinsel istismarına uğradığını öğrendiğini belirtip, Fethiye Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Şikayet sonrası gözaltına alınan Selçuk Çatalcam, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Hazırlanan iddianamede, Çatalcam’ın ‘çocuğun nitelikli cinsel istismarı’ ve ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından 45 yıl hapisle yargılanması talep edildi. Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamada; Çatalcam, pişman olduğunu, Y.S.A.’nın yaşını bilmediğini iddia etti ve 10 yaşında kız çocuğunun bulunduğunu söyledi. Mahkeme heyeti, Çatalcam’ı ‘çocuğun nitelikli cinsel istismarı’ suçundan indirimsiz 24 yıl hapse çarptırırken, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan ise ceza vermedi. Tarafların itirazıyla dosya, istinaf mahkemesine taşındı.
Dosyayı değerlendiren İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20’nci Ceza Dairesi, geçen yıl temmuz ayında yerel mahkemenin verdiği hapis cezası kararını bozdu. 20’nci Ceza Dairesi, Selçuk Çatalcam’ın ‘oturalım’ bahanesiyle Y.S.A.’yı sazlık bölgeye götürmesi ile mağdurun hürriyetini kısıtladığını ve sanık hakkında ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçunun sabit olduğunu belirtti. Kararda ayrıca ‘cinsel istismar’ ve ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarının birlikte değerlendirilip, karar verilmesi gerektiğine de dikkat çekildi. Bozma kararının ardından yeniden yargılanan sanık, ‘çocuğun nitelikli cinsel istismarı’ suçundan bir kez daha 24 yıl hapis cezasına çarptırılırken, ‘cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan 2 yıl hapis cezası aldı. Eylemin çocuğa karşı gerçekleştirilmesi nedeniyle ceza 4 yıla çıkarılırken, suçun cinsel amaçlı işlenmesi sonucu 6 yıl hapis olarak değiştirildi. Çatalcam, toplamda 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Yargıtay cezayı onadı
Sanık avukatının itirazı sonrası dosya bu kez de Yargıtay’a taşındı. Dosyayı görüşen Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi, ilk derece mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi’nce bir isabetsizlik görülmediğinin anlaşıldığına vurgu yaptı. Daire, sanık hakkında ‘takdiri indirim’ nedenlerinin uygulanması gerektiğine yönelik temyiz istemi yerinde görülmediğine de kanaat getirdi. Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi, yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığını, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip, tartışıldığına da kanaat getirdi. Bunun yanı sıra eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından sanık avukatının temyiz istemleri reddedildi. Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi, Çatalcam’a verilen 30 yıl hapis cezasını onadı.
Kararı değerlendiren Y.S.A’nın avukatlarından Elif Büşra Berber, “Sanık gerçekleştirdiği eylemleri inkar etmiş olmasına rağmen dosyaya eklenen adli tıp raporları, DNA sonuçları iddialarımızın doğruluğunu ispatlamıştır. Sanık hakkında hiçbir indirim uygulanmadan hükmedilen cezanın Yargıtay tarafından da onanması, bizler açısından bir emsal karardır” dedi. Y.S.A’nın avukatlarından İslam Gezer ise “Sanık hakkında yerel mahkemenin verdiği ve üst mahkemelerin onadığı mahkumiyet kararı, mağdur ve ailesine bir nebze de olsa umut olmuştur. Her zaman belirttiğimiz gibi hiçbir kadın, hiçbir çocuk yalnız yürümeyecektir” dedi.