Selçuklu sultanlarının DNA analizi: Zehirlenen de var, kambur olan da
Halil İnalcık aramızdan ayrılalı yedi yıl oldu. 25 Temmuz 2016'da vefat eden tarihçilerin kutbu, geride 91 kitap ve sayısız makale bıraktı. Tarih anlatımındaki yeni üslubuyla hem Osmanlı hem de Kurtuluş Savaşı ve Atatürk dönemine dair yeni araştırmalar yayınlayan İnalcık Hoca'yı saygıyla anıyoruz.
Halil İnalcık aramızdan ayrılışının üzerinden yedi sene geçti. 25 Temmuz 2016’da hayatını kaybeden Türk ve hatta dünya tarihçiliğinin en büyüklerinden olan İnalcık’ın vefatı ülkenin en trajik dönemlerinden birine denk gelmişti. 15 Temmuz’daki darbe girişiminden 10 gün sonra hayatını kaybeden büyük hocanın naaşı Fatih Camii’ne defnedilmişti. Bu, çok güzel bir jest olsa da büyük tarihçiyi o karışık dönemde hak ettiği gibi uğurladık mı ayrı bir tartışma konusu.
7 Eylül 1916’da İstanbul’da dünyaya gelen Halil İnalcık, Cumhuriyetin yetiştirdiği ilk kuşak entelektüeller arasındadır. 1. Dünya Savaşı, işgal yılları ve sonrasında da Milli Mücadele döneminde geçen çocukluk yıllarının ardından Ankara’ya taşınan geleceğin büyük hocası, lise eğitiminin ardından Ankara Üniversitesi Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin tarih bölümünden mezun oldu.
Mezun olduktan sonra Ankara Üniversitesi’nde asistanlık yapmaya başlayan Halil İnalcık, Osmanlı tarihi üzerine yoğunlaşmaya başladı. ‘Tanzimat ve Bulgar Meselesi’ başlıklı doktora tezi, büyük hocanın ileride tarih yazımına katacaklarının ilk habercilerindendi.
2. Dünya Savaşı yıllarında toplama kampında tutsak olan Fernand Braudel, tarihçiliği değiştirecek başyapıtı ‘Akdeniz’i bitirmişti. Bu kitap tarihe salt cephelerden, komutanların yaptıklarından ve yöneticilerin kararlarından bakmayıp devrin toplumsal ve ekonomik durumunu, coğrafyayı hatta iklimi de işin içine dahil ediyordu. Sonrasında Fransız tarihçi Fernand Braudel ve onunla birlikte hareket eden tarihçilerin kurdukları Annales dergisi ve Annales Okulu, Türkiye’den de bir ismi etkileyecekti. Bu isim Halil İnalcık’tı.
Gündelik hayatı tarihin içine dahil eden bu ekolün peşinden giden bir diğer isim de Halik İnalcık Hoca’nın öğrencisi İlber Ortaylı olacaktı. Bir diğeri de Faruk Tabak. Tarihi, soğuk, soyut ve karmakarışık kronolojiden ibaret olduğu bir anlatıdan çıkaran bu yaklaşım günümüzde de büyük kabul görmekte. Özellikle sıradan okurun tarihle olan bağının güçlenmesine aracılık eden bu anlatının Türkiye’deki ilk temsilcilerinden olan efsane hoca, emekli olduktan sonra 1972 yılında Chicago Üniversitesi’nde Osmanlı Tarihi Kürsüsü’nün başına geçti. Yanında da asistanı İlber Ortaylı vardı. Hocanın bu dönemde yaptığı çalışmalar arasında Osmanlı’nın kuruluş tarihini tam olarak tespit etmeye yönelik çabaları da oluyordu. Bilindiği üzere klasik tarih yazımında Osmanlı’nın kuruluşu 1299 olarak tarihlendirilirken, İnalcık kuruluşun 1302’de Yalova’da gerçekleştiğini savudu.
Osmanlı’nın ağırlıklı olarak son dönemlerine ve Kurtuluş Savaşı’na odaklanan Halil İnalcık Hoca, yazdığı kitaplar ve makalelerle Atatürk dönemine dair literatüre çok önemli katkılar sundu. Milli Mücadele ruhu ve Atatürk’ün kişiliğine de odaklandığı çalışmalarıyla büyük hoca, tarihi kalıplaşmış anlatıların dışına çıkarmayı başardı. Başardı diyoruz çünkü, yetiştirdiği onlarca öğrenci bugün Türkiye’de tarihin hem daha çok sevilmesine hem de daha anlaşılabilir olmasına katkı sunuyor.
Uzun yıllar boyunca çalışmalarına Amerika Birleşik Devletleri’nde devam eden Halil İnalcık, genel manada Türk tarihinin özelde de Osmanlı ve Atatürk gibi konuların daha detaylı bir biçimde Amerikan literatüründe yer bulması için çalıştı. 21 yıl boyunca Chicago Üniversitesi’nde bu büyük misyonla çalışan Şeyh-ûl Müverrihin yani Tarihçilerin şeyhi, 1993 yılında Bilkent Üniversitesi’nin tarih bölümünü kurmak için Ankara’ya geldi.
77 yaşında tükenmek bilmeyen enerjisiyle yeni öğrenciler yetiştirmeye ve literatüre yeni kitaplar kazandırmaya devam eden Halil İnalcık, bir söyleşinde eserlerinin üçte ikisini emekli olduktan sonra yazmaya başladığını söylemişti. Hoca, bu sözleriyle üretmek ve bu süre zarfında yeni şeyler öğrenmek için hiçbir yaşın geç olmadığını vurgularken aslında koca bir akademiye de örnek olmayı sürdürüyordu. Eh ona boşuna tarihçilerin kutbu denmiyor.
Günümüzde çalışmaları toplu halde Kronik Kitap‘tan çıkan Halil İnalcık’ın yetiştirdiği öğrencilerle inşa ettiği miras gelecek kuşaklara da aktarılmaya devam ediyor. Tüm dünyada Türk tarihçiliği konusunda en büyük otoritelerden biri olarak kabul edilen büyük hocanın yapıtarı, en çok satan kitaplar listelerinde olmayı sürdürüyor.