Erkin Koray’ın kızı yanlış anlamayı düzeltti: “Orası, babamın mezarı değil”
Erkin Koray da gitti bu dünyadan. Türkiye'nin Erkin Babası 82 yaşında hayata veda etti. Üzücü haber bir süredir yaşadığı Kanada'dan geldi. Anadolu rock müziğinin efsanesinin vefat haberini kızı Damla Koray verdi. Toronto'da vefat eden efsane için ilerleyen günlerde anma gerçekleştirilecek.
Elvis Presley, Jimi Hendrix ile kıyaslayanlar vardı onu. Ama o kendini Mick Jagger ile bir tutuyordu. Kibir değildi onunkisi… Aynı dili konuştuğu insanlardı bunlar. Öyle ki yıllar öncesinde John Lennon’un kulağına, hiçbir zaman öğrenemeyeceğimiz bir şeyler söylemişti.
Erkin Koray namı diğer Erkin Baba’dan bahsediyoruz. Türkiye’de doğmasaydı kıyaslandığı isimler gibi müziğin akışını değiştirebilirdi. Dünya onu biraz geç keşfetti. Ama Türkiye hep onunla yaşadı. Dün akşam saatlerinde vefat ettiği haberi duyulunca memleketin dört bir yanındaki balkonlardan onun şarkılarının çalmaya başlaması da bu yüzdendi.
Erkin Koray biraz da Türkiye’ydi. Bıçkındı, isyankardı, vefalıydı, duygusaldı, efkarlıydı, melankolikti… Duygu dünyamızın bütün renklerine bulanıp elektrikli şarkılara imza attı. Aşık olunca da, yalnız kalınca da, eğlenirken de, hüzünlenince onun şarkılarının sığınak olması bu yüzdendi. Belki dünyada müziğin akışını değiştiremedi ama Türkiye’de değiştirdi. Anadolu Rock onun paltosundan çıktı.
Acı haber Kanada’dan geldi. Türkiye saatiyle öğlen sularında hastaneye kaldırılan 82 yaşındaki Erkin Baba yaşamını yitirmişti. Dünyayı kasıp kavuran savaş döneminde 1941 yılının 24 Haziran gününde Kadıköy’de dünyaya gelen Erkin Baba, geride tüm dünyada beğeni toplayan bir müzikal tavrı miras bırakarak veda etti.
Erkin Koray’ın vefat haberini kızı, sosyal medyadan yaptığı duygusal paylaşımla duyurdu. Damla Koray “Babam… Baba’mız… Canımın taa içi, ben kızın ve seni Baba deyip bağrına basan, canlar, güzel enerjimizi, sevgimizi, saygımızı ve alkışlarımızı senden bir gün bile eksik etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz. Eserlerin dilimizde, aşkın kalbimizde yaşayacak, daima ve ilelebet. Doğrusu hiç şaşmayan, tanıdığım en sağlam adam; Anadolu Rock’ın mucidi, sevgili babam…” sözleriyle üzüntüsünü paylaştı.
Erkin Koray, Anadolu rock’ı var eden isimlerdendi. Bu toprakların müziğini, batının melodileriyle buluşturup isyanını Türkiye’ye duyurdu. Çok geç de olsa Amerika Birleşik Devletleri de bu sesi duymuştu. Erkin Baba, 2012’de ‘Meçhul’ albümü için verdiği röportajda “Ben hâlâ isyanlardayım” diyordu. Etrafındakiler çoktan hayatın başka taraflarına savrulmuşken o tükenmez enerjisiyle hep müzik için varolmayı seçti. “Sahneyi ne zaman bırakacaksınız?” diye soranlara cevabı da belliydi “Mick Jagger bıraktığında”. Öyle ya biri İngiltere’nin diğeri de bizim en enerjik, en kabına sığmayan isimleriydi.
1997 yılında Roll dergisine verdiği röportajda “Elvis Presley de Chuck Berry de dinliyorum. Country seviyorum, çalıyorum da. Ama neticede ben Türkiye’de olduğumu hiçbir zaman unutmadım. Her ne kadar Amerikanvari yetiştiysek de benim meslektekilerden daha farklı bir müzik ortaya çıkardım” diyordu.
Onu özel ve biricik kılan şey de buydu tam. Kariyerinin en başlarında kendi deyimiyle en saf haliyle rock müzik yaptığı dönemler de vardı. Bugün, dünyanın dört bir yanından müzisyenin yeni yeni keşfettiği ve ilham almaya başladığı saykedelik ve Anadolu ezgilerinin karşımını bize hediye eden müzisyeni, milletin baba olarak kabul etmesine vesile olan da tam bu tavrıydı.
Erkin Koray için özellikle 1980’li yıllarda “arabeskçi” diyenler vardı. Bu elbette aslında biraz da hor görme için söylenen bir sözdü. Elbette onun da bir cevabı vardı. “Başkaları gibi oradan buradan çalmadım. Şarkılarımda Ortadoğu melodileri olduğunu hiç saklamadım. Büyük bir arşivim var. O repertuvar çok az kişide vardır. 25 yıl evvel bunu yaptığımda; bu da olmalı diyerek yaptım. Benim müdahalem bu kadar. Yaptıklarımın da şimdiki arabeskten farklı olduğunu düşünüyorum. Beni arabeskçi olarak görenlerin haksızlık yaptığını düşünüyorum. Ben arabeskçi değilim ama olsam da bunda utanılacak bir şey yok.”
Anadolu rock türüne hayat veren isimlerden biri olan Erkin Koray’ın 1970’li ve 1980’li yıllarda yaptığı elbette bugünkü arabeskten farklıydı. İsyanının adresi otoriteydi. Bugün dahi tartışılan bir konu olan kızını kendisinin eğitimesi gibi tavırları da bu isyanının bir parçasıydı.
‘Şaşkın’, ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’, ‘Fesupanallah’, ‘Esterabim’ ile batılı enstrumanlarla doğulu sözler söyleyen Erkin Koray, hem müzikte hem de müziğin teknoloji kısmında yenilikçi olmayı tercih etti.
Şimdi onu ilk kez duyduğumuz yıla, 1966’ya gidelim. Aslında 1962’de kaydettiği ilk plağı ‘Bir Eylül Akşamı’ını yayınlanabilmek için dört yıl beklemek zorunda kaldı. Böylece Erkin Koray’ın adını ilk kez 1966 yılında dönemin rock havasını buram buram yansıtan şarkısıyla duyduk. Bu gecikmenin nedeni Erkin Koray’ın aradaki dönemde askere gitmesiydi.
Türkçe rock müziğin efsanesi bu dönemde Hava Kuvvetleri Caz Orkestrası’nda solistlik yaptı. Terhis sonrası o dönem moda olduğu üzere Almanya’ya giden Koray, Hamburg’daki müzik ortamlarına girdi. Burada The Hiccups grubuyla birlikte çaldı. Uzun ömürlü olmayan bu işbirliğinin ardından yeniden Türkiye’ye dönen Erkin Koray hem Türkçe hem de İngilizce şarkılar kaydetmeye devam etti.
1967 yılına gelindiğinde ‘Kızları da Alın Askere’ şarkısını yayınlayan Erkin Koray, bu çalışmasıyla büyük ses getirdi. Yakaladığı başarıyla rüzgarı arkasına alan Erkin Koray, ‘Anma Arkadaş’, ‘Hop Hop Gelsin’ gibi şarkılarla 1960’lı yılları iyi bir çıkışla kapattı. 1970’li yıllar ise Türkçe rock müziğin babasının yükselişininin daha da yukarıya çıkacağı bir dönem oldu. 1970’in başında Yeraltı Dörtlüsü adlı grubuyla ses getirmeye başlayan Koray, Türkiye’nin bir nevi ilk underground müzik akımının da öncüsü oldu.
Grup ilk konserini Ocak 1970’te İstanbul Kent Sineması’nda verdi. Konserde dünyayı o dönem kasıp kavurmaya başlayan Cream ve Pink Floyd gibi toplulukların şarkılarını da seslendiren Erkin Koray, bundan sonra üreteceği müziklerde de bu isimlerden etkilenecekti.
Takvimler 1971 yılının bahar aylarını gösterdiğinde Cannes’a yakın arkadaşı gazeteci Arda Uskan ile birlikte giden Erkin Koray, o tarihi fotoğrafın bir parçası oldu. Bu dört ismin buluşmasına vesile olan olay ise John Lennon ile Yoko Ono’nun yönettiği bir kısa filmin gösterimiydi. ‘Apotheosis’ adlı kısa filmin gösterimi sonrası bir araya gelen dörtlü hem röportaj yapmış hem de sohbetleriyle bir arkadaşlık geliştirmişti. Öyle ki Koray, o dönem kaydettiği en yeni şarkısı ‘Mesafeler’i John Lennon’a dinletmişti.
Şarkıyı dinleyen John Lennon, seslerden etkilenir ve Koray’ın Avrupa’da kalmasını teklif eder. İşte o büyük kırılma noktası da o an yaşanır. Erkin Koray, John Lennon’ın bu teklifine olumlu karşılık vermez. Bir “evet” dese kim bilir neler olacaktı? Bunu tabii hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Öğrenemeyeceğimiz bir diğer şey de Erkin Koray’ın bu buluşma öncesinde John Lennon’ın kulağına ne fısıldadığıydı. Koray, kendisine daha önce defalarca sorulan bu soruyu ne yazık ki cevaplamadı.
‘Goca Dünya’ sonrası biri rock diğer arabeskin genç yaşta efsanesi ve babası haline gelmiş iki ismi, müziğimize elektro bağlamayı armağan etmiştir. Bu da rock müzikte yerel seslerin daha fazla kullanılabilmesinin yanı sıra arabeskte de uzun ve hüzünlü soloların icrasını kolaylaştırmıştı. Bir Orhan Gencebay şahseri olan ‘Hatasız Kul Olmaz‘ şarkısındaki solo buna en güzel örneklerden biri olsa gerek.
1975 yılında ilk LP’si ‘Elektronik Türküleri’ yayınlayan Koray bu projesinde Ahmet Güvenç ve Sedat Avcı ile birlikte çalışır. 1975 yılı aynı zamanda Koray’ın Türkiye’den ayrılıp yaşamını Hollanda, Almanya ve Kanada’da sürdürdüğü dönemin de başlangıcıydı. Türkiye’ye ara ara geldiği bu süreç 1984 yılına kadar devam eder. Bunda hem Erkin Koray’ın müzikal çalışmaları hem de tahmin edilebileceği üzere Türkiye’deki siyasi konjonktür etkiliydi. Bu dönem ‘Esterabim’ ve ‘Arap Saçı’ gibi unutulmaz şarkıların ortaya çıktığı dönem olarak da bilinir.
Müzik grubu kurma konusunda oldukça istikrarlı olan Koray 1977’de Okay Temiz, Harun Kolçak ve Orhan Ünal ile birlikte Erkin Koray Tutkusu adlı topluluğu kurar. 1982 yılına gelindiğinde ise Erkin Koray ‘Benden Sana’ adlı albümünü hayranlarıyla buluşturur. Albümde yer alan isimlerden biri de Hindistan’dan gelen Harpal Singh’dir. Hintçe bir şarkı olan ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ Erkin Koray tarafından bu dönemde Türkçe sözlerle dinleyiciye ulaşır.
1984 yılında Türkiye’ye dönen Erkin Koray’ın 1990’a kadarki dönemi nispeten sessiz bir dönemdir. Bunda özel hayatında yaşadığı sorunların da etkisi büyüktür. Bu süreçte Koray’ın en ses getiren eseri ‘Çöpçüler’ olur. Bu şarkının da yer aldığı ‘Ceylan’ albümünde Koray neredeyse tüm enstrümanları kendisi çalmıştır.
1990’lı yıllara kadar sürekli bir biçimde TRT’nin denetimine takılan Erkin Koray’ın müziği bu dönemde geniş kitlelere yayılamamıştır. Ancak özellikle 1990’lı yıllardan sonra özel televizyonların peşi sıra açılmasıyla birlikte Erkin Koray, daha fazla görünürlük elde etmeye başlar. 1993 yılında o dönemin modası olduğu üzere bir ‘Best Of’ albümü yayınlayan Erkin Koray, büyük ilgi görür. O tarihe kadar çok dinlenen ve sevilen şarkılarından oluşan albüm ile Erkin Koray, popüler müzik ortamında da iyi bir karşılık yakalar.
82 yaşında hayata veda eden müziğimizin Erkin Babası, geride farklı kuşakları buluşturan şarkılar, genç müzisyenlere ilham olan bir müzikal tavır ve kıymetini muhtemelen ileride anlayacağımız daha nice şey bıraktı. Hoşça kal Erkin Baba, müziğin bizimle.