Kardiyoloji uzmanları bu yiyecekleri yasakladı
Kalp krizinin düşüncesi bile korkutucu olsa da herkesin bu konuda bilgilenmesinde yarar var. O sırada hayatta kalma ihtimalini artırmak için ne yapmak gerekir? Kalp krizi gelmeden önce hangi belirtilerle uyarı verir? Kriz nasıl engellenir? Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Eren'den öğrenelim.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de her yıl yaklaşık 300 bin kişi kalp krizi geçiriyor ve bu kişilerin 125 bini hayatını kaybediyor. Sorun şu ki kalp krizi geçirenlerin çoğu belirtileri tanımıyor, kalp krizi anında ne yapmaları gerektiğini de bilmiyor. Oysa kalp krizinde hızlı tepki vermek, krizi daha az hasarla atlatmak ve hayatta kalmak için son derece önemli. Ciddiye alınması gereken işaretleri ve o sırada atılacak adımları öğrenirsek bir hayat kurtarabiliriz, belki de kendi hayatımızı… Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Eren ile kalp krizini konuştuk.
Kalp krizinin oluşma mekanizmasını anlatır mısınız, kriz sırasında damar içinde neler olur?
Kalp krizinin en büyük sebebi kalbi besleyen koroner damarların içindeki aterom plaklarının çatlamasıdır. Aterom plakları genetik yatkınlık, sigara, hareketsizlik, kötü beslenme gibi sebeplerle oluşur. Ateromu damarın iç yüzeyinde bulunan bir sivilce gibi düşünebilirsiniz. Bu sivilcenin üstü kabukla kaplıdır, içinde de yağ içeriği fazla olan bir madde bulunur. Ateromlar damarın içindeki boşluğa doğru çıkıntılar yapar. Ateromların bazıları büyüktür, damarın büyük bir kısmını tıkayabilir, bazıları da küçüktür. Kalp krizi genellikle büyük ebatlı ateromlardan değil, küçük ebatlı olanlardan doğar çünkü küçük ateromların yüzeyi daha yumuşak ve incedir. Bu da daha kolay çatlamalarına neden olur. Bir sebeple aterom yüzeyi çatladığında son derece akıllı bir sıvı olan kan, o bölgenin yaralandığını algılayarak hemen tamir çalışmasına başlar. İlk tamirini de pıhtıyla yapar. Fakat pıhtı büyüyüp damarı kapatırsa kan akımı aniden kesilir, kapanan damarının beslediği kalp duvarında kriz oluşur.
O sırada kalp duruyor mu?
Her zaman durmuyor. Kalbin durması için kalbin büyük bölümüne kan akışının kesilmesi ya da o sırada ölümcül ritim bozukluklarının tetiklenmesi gerekiyor.
Kalp krizi gelmeden önce hissedebileceğimiz belirtiler var mı?
Hareketle artan göğüs ağrısı en önemli belirti. Eğer merdiven ya da rampa çıkarken göğüs ağrınız oluyor ve ağrı dinlenince geçiyorsa muhtemelen damarlarınızda yüzde 70’in üzerinde bir darlık var. Dolayısıyla eforla oluşan göğüs ağrılarını önemsemeniz, vakit kaybetmeden bir doktora gitmeniz gerekir. Yine belli bir efor seviyesinde gelen ağrı, artık daha düşük eforda geliyorsa bunun da kalp krizinin ayak sesleri olabileceği aklınızda tutun ve bir an önce doktora başvurun.
Peki kalp krizi esnasında ne tür yakınmalar görülür?
Hareket ya da istirahat sırasında oluşan şiddetli ağrı kalp krizinin en önemli belirtisi. Göğüs ağrısına nefes darlığı, bulantı, kusma, terleme eşlik edebilir. Göğüs ağrısı kişide “Bende bir problem var” dedirtecek kadar kuvvetlidir, kişiye ölüm korkusu yaşatabilir.
Ağrı, göğsün neresinde ortaya çıkar?
Aslında “Kalp krizi ağrısı ağızla göbek arasında her tarafta hissedilebilir” denir ama ağrının yüzde 99’u göğsün tam orta kısmında, yani kravat bölgesinde olur. Ağrı göğsün ortasından başlayıp bazen sırta, çeneye ya da sol kola yayılabilir. Sol koldaki ağrı serçe parmağı ve yüzük parmağına uzanabilir.
Sağ kolda görülen ağrıların kalp kriziyle ilgisi yok mu?
Göğsün orta kısmında başlayan ağrı çoğunlukla sol kola yayılır ama bazen her iki kola da yayılabilir. Diyelim ki hastanın göğüs ağrısı yok ama yalnızca sol kolunda ağrı var, bu durum çok nadiren kalp krizine işaret edebilir. Ama tek başına sağ kol ağrısının kalp kriziyle ilişkisinin olmadığını söyleyebiliriz.
Peki göğüs ağrısı geniş bir bölgede mi yoksa parmakla gösterilecek bir alanda mıdır?
Bir ya da iki parmakla gösterilen göğüs ağrıları genellikle kalp krizine işaret etmez. Kalp krizini düşündüren ağrılar bir avuç içinden daha büyük alanda görülür.
Göğüs ağrısı elimizi bastırdığımızda azalıp artar mı?
Hayır, kalp krizi ağrısı elimizle baskı uyguladığımızda ya da nefes alıp vermekle değişiklik göstermez. Bu tür ağrıların varlığı bizi kalp-damar hastalıkları tanısından uzaklaştırır.
Ağrının süresi ne kadardır?
Kalp krizi ağrısı bir dakikanın altında olmaz. Genellikle ağrının süresi 20 dakikayı bulur veya geçer. Damarlarda yağ plakları çatladığında kanın o bölgede pıhtı oluşturarak tamir çalışması yaptığından, oluşan pıhtının damarı tamamen tıkayarak kalp krizine yol açtığından söz etmiştim. İşte pıhtı bazen damarı tam tıkamaz, kanın geçmesine bir izin verir, bir vermez. Damarın bir açılıp bir kapanması sırasında ağrı da gidip gelir. O dönemlerde göğüs bölgesinde beş-10 dakika ağrı olur fakat sonra ağrı geçer. İşte bu gidip gelen ağrıların olduğu dönemleri ciddiye alır ve bir acile giderseniz kalp krizini önleyebilir, en azından öldürücü bir kalp kriziyle karşılaşma riskinizi azaltabilirsiniz.
Kalp krizi sessiz de geçirilebilir mi?
Evet, özellikle şeker hastalarında kalp krizinin tipik belirtileri görülmeyebilir. Şeker hastalarının bir kısmında sinir hasarı olduğu için ağrı duyusu kaybolur, mesela bazılarının eli yanar ama haberi olmaz. Kalp krizinde ağrı önemli bir alarm ama şekeri olanların bir kısmı bu alarmdan maalesef yoksun… Ek olarak şeker hastalarında kalp krizi daha kötü geçer, bu nedenle şeker hastaları kalp-damar hastalıkları konusunda herkesten daha fazla dikkatli olmalı.
Bu arada şeker hastalarının bir kısmında kalp krizi esnasında nefes darlığı olabilir. Hasta “Nefes alamıyorum, sırtüstü yatamıyorum” diyebilir. Nefes darlığının akciğerden mi yoksa kalpten mi kaynaklandığının ayırımında en önemli gösterge hastanın sırtüstü yatıp yatamadığıdır. Kalp yetersizliğine girenler sırtüstü yatamazlar, “Boğuluyorum” derler ve hemen oturma pozisyonuna geçmek isterler ya da sırtüstü yatarken aşırı bir öksürük nöbetiyle karşılaşırlar. Fakat akciğerle ilgili sorunu olanlar sırtüstü yatabilir.
Kalp krizi geçirdiğini düşünen biri o sırada neler yapmalı, nelerden kaçınmalı?
İlk yapılması gereken 112’yi aramak. Ardından hasta sırtüstü yatmalı ve hareketsiz vaziyette beklemeli. Olabildiğince sakin kalmaya dikkat etmeli. Ayağa kalkmaya çalışmamalı.
Kriz anında Aspirin işe yarar mı?
Evde varsa Aspirin almanın faydası olur. Aspirin dozu 300 miligram olmalı. Normalde günlük kullanılan Aspirinler 100 miligramdır, ondan üç tane alınabilir. Ama Aspirin asla yutulmayacak, dil altından emilecek… Dil altında ilaçların kana çabuk karışmasını sağlayan bir damar yapısı vardır, oradan aldığınız ilaçlar 10 dakikada kana karışır. Aspirini yutarsanız kana ancak üç-dört saat sonra geçer.
Peki dilaltı almak faydalı mı?
Kalp-damar hastalarında iki tür dilatı var: Biri tansiyon (kapril), biri de göğüs ağrısı (isordil) için kullanılır. İsordil alınmasına rağmen göğüs ağrısı 10 dakika içinde geçmiyorsa derhal hastaneye gitmek gerekir. Ağrı geçiyorsa hemen olmasa da gün içinde mutlaka hastaneye başvurulmasını öneriyoruz.
Öksürmek kalp krizini engeller mi?
Bu, çok sık karşılaştığımız sorulardan biri ama öksürmenin yararlı olduğuna dair tıbbi bir kanıt yok. Öksürük yalnızca bazı kalp ritim bozukluklarının durdurulmasında işe yarayabilir.
Kalp krizi geçiren birinin yakınları tarafından özel araçlarıyla hastaneye ulaştırılması doğru mu?
Doğru değil, ilk iş ambulans çağırmak olmalı. Yolda hastanın kalbi durursa ambulansın içindeki donanım ona müdahale etmeye olanak tanır.
Geçirilen her kalp krizi kalpte hasar bırakır mı?
Evet, her halükârda minik de olsa hasar kalır. Önemli olan büyük bir hasarın olmaması. Damarı ne kadar erken açarsak kalpte hasar riski de o kadar düşer.
Hasar açısından en iyi ve kötü senaryoyu anlatabilir misiniz?
Yelpazenin bir tarafında kalp kası tamamen öldüğü için kalp yetersizliğine girmiş bir hasta olabilir. Diğer tarafta da sadece birkaç kalp hücresi öldüğü için hayatında anlamlı bir değişiklik olmayacak bir hasta bulunabilir.
Kalp hücresi öldüğü zaman yenilenmez ama diğer hücreler kendilerini büyütür ve ölen hücrenin yükünü taşır. Dolayısıyla orta ya da ortanın altında büyüklükte kalp krizi geçiren hastalar yaşamlarında pek değişiklik hissetmezler. Fakat bu kişilerde yaşlılığa bağlı kalp yetersizliği daha erken yaşlarda görülür.
Kalpte hasar riskini düşürmek için tıkalı damara en geç kaç saat içinde müdahale edilmeli?
Kaybedilen her an kalp dokusundan da kayıp demektir. İlk altı saatte damarı açtığımızda kalbin büyük bir kısmını kurtarıyoruz. Özellikle geceleri her hastanede damara müdahale edebilecek acil ekipleri olmayabiliyor. Ambulans çağırmak bu açıdan da önemli çünkü ambulanstaki personel, kalp krizini çok iyi tanıdığı için hastaları kalp krizine acil müdahale yapabilecek ekiplerin olduğu merkezlere götürüyorlar, böylelikle çok vakit kaybedilmiyor.
Hastaneye ulaşıldığında ne tür bir tedavi uygulanıyor?
Darlık, balon ve stentle açılamayacak noktadaysa, hasta şoktaysa, krize bağlı olarak kalp kapakçığında hasar oluşmuşsa ya da kalp duvarında delinmeler olmuşsa hasta direkt by-pass ameliyatına alınabiliyor. Ama bu grup, kalp krizi hastalarının yalnızca yüzde 1’ini oluşturuyor. Geri kalan hastalarda ameliyat dışı tedaviler gündeme geliyor. Hasta eğer anjiyo imkanlarının olduğu bir hastaneye ulaştırılmışsa hemen anjiyo laboratuvarına alınıyor. Burada hastanın damarındaki darlık önce bir balonla açılıyor, ardından o açıklığın sürekli hale gelmesi için damarın içine bir stent konuluyor. Stent, tükenmez kalem yayına benzeyen, ince tel örgülü bir materyaldir. Ömür boyu damar içinde kalır.
Peki tedaviden sonra bu kişiler hep kontrolde mi olmalı?
Kesinlikle… Kalp krizi geçiren biri artık sabıkalı oluyor. Dolayısıyla kalbine zararlı her şeyden, söz gelimi sigaradan, yağlı besinlerden, hareketsiz yaşamdan uzak durup belli aralıklarla doktor kontrolünden geçmesi gerekir. Çünkü vücudu bir kere kalp krizi üretmiştir. Kalp-damar tıkanıklığına yol açan her sebep bu hastada problem yaratabilir.
Kalp krizi hangi yaşlarda daha fazla görülüyor?
En sık 40-60 yaş arasında kalp krizine rastlıyoruz. 70 yaş üzerinde kalp krizi genellikle sessiz ve hafif atlatılıyor. Çünkü yaşlıların damarlarında zaten süreç içinde yavaş yavaş tıkanmalar olduğu için kalp buna hazırlıklı oluyor. Mesela başka küçük damarlar kalbi beslemeye başlıyor, bir nevi doğal by-passlar açılıyor. Ya da vücut yeni damar oluşumunu uyarıyor, onlar o damarın bölgesini besliyor. Dolayısıyla darlık olan damar günün birinde tam tıkandığında vücutta bir hazırlık olduğu için hasar daha hafif olabiliyor.
Kimlerin kalp krizi geçirme ihtimali daha fazla?
📍 İlk sırada ailesinde özellikle genç yaşta kalp krizi öyküsü olanlar yer alıyor. “Genç yaşta” ifadesini özellikle kullandım çünkü ailenizde 70 yaşından sonra birinin kalp krizi geçirmesi, olayın genetik değil, yaşa bağlı olduğunu gösterir.
📍 Kalp krizi geçirme riski yaş arttıkça yükselir. Kalp-damar hastalıkları erkeklerde 45, kadınlarda menopozdan sonra başka risk faktörlerinin eklenmesiyle artışa geçer.
📍 Risk faktörlerinin en önemlisi sigaradır. Sigara içiminin güvenli bir miktarı yok, bir içimlik sigara bile kalp krizine yol açabilir. Sigaradaki nikotin kalbin kanı fışkırtma gücünü artırır, kuvvetli akan kan, koroner damarlar içindeki plağı çatlatabilir. Kronik sigara içimi ise damar içinde aterom plaklarının oluşmasına neden olur.
📍 Kalp-damar hastalıkları kontrolsüz şekeri, tansiyonu ve kolesterolü olanlarda daha fazladır.
📍Hareketsiz yaşam sürenler yani sürekli oturarak çalışan, işe arabayla gidip gelen, asansör kullanan, evde televizyon karşısında oturanlar çok tipik kalp damar tıkanıklığı yaşayan ya da kalp krizi geçiren insan profilini oluşturur. Şişmanlık kalp-damar hastalıkları için risk faktörüdür ama kişi zayıf bile olsa hareketsiz bir yaşam sürdüğü müddetçe kalp krizi geçirmeye adaydır.
📍 Hayvansal yağlardan, kırmızı etten, kızartmalardan ve şekerli besinlerden yoğun beslenme de kalp-damar hastalıklarına zemin hazırlar.
📍 Saydığım risk faktörlerinden en az üç tanesine sahipseniz riskinizin çok yüksek olduğunu söyleyebilirim.
Risk faktörlerini azalttıkça kalp krizi riski de doğal olarak azalacaktır ama yaşam biçimi değişikliklerini biraz daha detaylandırır mısınız? Örneğin beslenme nasıl düzenlenmeli ya da egzersiz miktarı ne olmalı?
Kalp-damar sağlığını korumak için günlük 5 bin adımı yeterli gören çalışmalar da var ama onların verisinin biraz daha artmasını bekleyelim ve günlük 10 bin adım atmayı hedefleyelim.
Beslenme konusuna gelince… Sakatat alışkanlığınız varsa çok az miktarda ve seyrek yiyebilirsiniz ama sakın aşırıya kaçmayın. Kırmızı eti daha az tüketin, et tercihleriniz balık, tavuk ve hindiden yana olsun. Sebze-meyve, az yağlı süt ve süt ürünleri, baklagiller ve tam tahılları beslenmenizde ölçülü miktarda bulundurun. Tuzdan, şekerli ürünlerden, aşırı yağlı besinlerden ve hazır yiyeceklerden kaçının.
Peki alkol konusunda sınırlama var mı?
Alkol alışkanlığınız varsa alkolü kısıtlamanızı mutlaka öneriyoruz. Erkekler günde en fazla iki kadeh viski ya da şarap, kadınlar ise bir kadeh içebilir. Örnekleri viski ve şarap üzerinden verdim çünkü rakıyla ilgili bir çalışma yok. Sosyal içiciler de alkol miktarını düşük tutmalı. Kişi bazen bir yıl hiç içmez ama düğün, yılbaşı, doğum gününde küfelik olur. Bu içme modeli kalp için çok yanlış, hele de risk faktörlerine sahipseniz… O yüzden seyrek de içseniz miktarına dikkat etmelisiniz. Elbette tavsiyemiz hiç içmemeniz yönünde.
Düzenli Aspirin almanın koruyucu etkisi olur mu?
Şeker hastalığı, geçmişte kalp krizi öyküsü gibi risk faktörleri olmasa da 50-70 yaş arasındaki kişilere eğer mide problemleri yoksa 75-100 mg arasında olan tabletlerden günde bir tane öneriyoruz. Ama hastanın risk profili yüksekse onlara kesinlikle Aspirin başlıyoruz. Hastanın midesinde problem varsa mideye dokunmayan, Aspirin’in görevini gören başka ilaçlar var, onlardan yararlanıyoruz. Aspirin’in haricinde kolesterolü yüksek olanlara mutlaka kolesterol ilacı da veriyoruz.
Kalp-damar hastalıklarında Aspirin ve kolesterol ilacının rolü nedir?
Her ikisinin de kalp krizini direkt önleyici etkisinden söz edebiliriz. Diyelim ki damarda yağ plağı çatladı, Aspirin bu sırada oluşacak pıhtıyı ve damarın tamamen tıkanmasını önleyebilir. Kolesterol ilaçlarının ise iki önemli etkisi var: Bir, damarın içindeki yağ plağının zarına betonlama etkisi yapar, böylece plak kolay kolay çatlamaz. İki, plağın altından yağın yanardağ lavı gibi gelmesini yani yağın basıncını önler. Bu sayede yağ, dipten gelerek plağı zorlamaz ve onu çatlatmaz.
Son olarak kalp kontrollerine ne zaman başlamalıyız?
Erkekler 40 yaşından, kadınlar da menopoza girdikten sonra mutlaka bir aile hekimine, dahiliye uzmanına ya da kardiyoloğa görünmeli. Şişmanlık, tansiyon, şeker gibi risk faktörü olanlar 40’ı beklemeden kontrollere başlamalı. Kontroller sayesinde kişinin en azından risk profili çıkarılır, ona göre bazı önlemler alınır. Tabii “Yürürken göğüs ağrım oluyor. Ben kendimden şüphe ediyorum, nefes nefese kalıyorum” diyenler yaşa bakmaksızın doktora görünmeli.