Kızıldeniz kaynıyor: Husileri yeniden terör listesine alan ABD vurmaya devam ediyor
Kosova ve Sırbistan'da son dönemde Kosovalı polis memuru ve Sırplı üç milisin ölümüyle büyüyen gerilimde Sırp hükümeti sınıra asker yığdı. ABD'nin Sırbistan'a uyarı yapmasının ardından, sınırdaki askerler geri çekildi. Bazı ABD'li yetkililer gerilimi 'yeni barut fıçısı' olarak değerlendirdi.
Sırbistan ve Kosova son dönemlerde sınıra yakın Banjska köyünde devriye gezen Kosovalı polis memurlarına yönelik saldırının ardından tansiyonun yükselmesi üzerine ABD’nin uyarılarını dikkate alan Belgrad geri adım attı. Söz konusu saldırıda bir polis memuru ölürken, saldırı sonrası 30 kişilik silahlı Sırp çetesiyle çıkan çatışmada üç milis öldürüldü.
Bölgedeki gerilim üzerine ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Kosova Başbakanı Albin Kurti ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Sullivan görüşmede Kurti’ye Kosova sınırındaki Sırp askeri hareketliliği konusundaki endişelerini dile getirdi. ABD’den yapılan açıklamada Sırp asker ve zırhlı birliklerinin sınırdaki yığılımı nedeniyle Belgrad’a yaptırımlar uygulanabileceği uyarısında bulunuldu.
Bunun üzerine Sırbistan, Washington’un uyarılarını dikkate alarak, birliklerini Kosova sınırından geri çekti. Financial Times’a konuşarak askerlerini geri çektiğini bildiren Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, herhangi bir askeri harekatın ters etki yaratacağını söyleyerek, “Sırbistan savaş istemiyor” dedi. Sırbistan’ın böyle bir adım atmasında Kosova’daki NATO barış gücü KFOR’un sınıra konuşlandırılmasının da etkisi oldu.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise Vucic ile yaptığı görüşmede, ‘derhal gerilimin düşürülmesi’ ve Kosova ile ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik önceki anlaşmaya dönülmesi çağrısında bulunmuştu. Vucic görüşmeyi Tanjung haber ajansına, “(Blinken’a) ‘Siz bir süper güçsünüz ve istediğinizi yapabilir ya da söyleyebilirsiniz ama ben buna tamamen karşıyım. Bence böyle bir şey çok kötü olur’ dedim” diye anlattı.
Kosovalı yetkililer, Sırpların son beş gün içinde sınır çevresindeki mevzilere konuşlanan asker ve teçhizatı geri çektiğini teyit etse de geride hâlâ kalıcı olarak büyük bir gücün kaldığını söylüyor. Kosova önceki gün Sırp hükümetinin sınıra 28’i ileri askeri üs, 20’si de jandarma üssü olmak üzere toplamda 48 üssün varlığına dikkat çekmişti.
Almanya’nın ABD Büyükelçisi Andreas Michaelis, durumu ‘Avrupa’da yeni barut fıçısı’ olarak nitelendirerek, ciddiye alınması gereken bir tehlike olarak tanımladı. Bunun mantıksız bir tanımlama olduğu söylenemez. Saldırıyı gerçekleştiren suç çetesinin arkasında Sırp azınlığı temsil eden Belgrad destekli bir parti olan Sırp Listesi’nin Başkan Yardımcısı Milan Radoicic vardı.
Radoicic, avukatı aracılığıyla kamuoyuyla paylaştığı mektupta Kosova polisiyle yaşanan çatışmadan kendisinin sorumlu olduğunu söylese de Sırp paramiliterlerin taşıdığı modern silahların kaynağını açıklamadı. Kosova hükümeti, grubun taşıdığı bir roketatarın Sırp ordusu tarafından milislere verildiğini gösteren bir belge sunmuştu. Priştine’deki yetkililer, Sırbistan’ın bu yolla kendine Sırp asıllı Kosovalıların yoğun yaşadığı bölgeye girmek ve Kosova’yı ikiye bölmek için bahane yarattığına dair endişelerini dile getirmişti.
Ayrıca Sırbistan ölen üç milis için bir günlük yas ilan ederken, Kosova’nın kuzeyinde yaşayan Kosovalı Sırplar sokaklara dökülerek yas tuttu. Hatta Vucic, Kosovalı polislerin etnik Sırplara karşı ‘acımasız bir etnik temizlik’ kampanyası yürüttüğünü iddia etti.
İki ülke arasındaki bu anlaşmazlık, tam da Avrupa Birliği (AB) arabuluculuğunda yapılan normalleşme müzakerelerinde Vucic’in ‘Kosova’yı asla tanımayacağına’ yemin etmesi, Kosova hükümetinin de Sırp belediyelerden oluşan yarı özerk bir birlik oluşturmayı reddetmesi nedeniyle tıkandığı bir dönemde yaşanıyor.
Hem ABD hem de AB normalleşme görüşmelerinin başarısız olmasının sorumluluğunu Kosova Başbakanı Albin Kurti’ye yüklüyor. ABD ve AB’nin bu tavrının, Kurti’nin iktidara gelmesinden beri kendi egemenliği konusunda daha katı bir tutum sergileyerek, ABD ve AB’nin kendi iç işlerine karışmasını engellemeye çalışmasından kaynaklandığı düşünülüyor. Zira daha öncesinde her iki taraf da Kosova’yı destekleyen bir tutuma sahipti. Ancak son olayda Blinken’ın açıklamasında da görüldüğü üzere, Biden hükümeti açık bir şekilde
Belgrad’ın bu işe karıştığı tespit edilirse hem ABD ve AB’nin müzakerelerdeki yaklaşımı değişikliğe uğrayabilir hem de Sırbistan’a yaptırım uygulanabilir. Sırbistan’daki Helsinki İnsan Hakları Komitesi Başkanı Sonja Biserko, “Sırp ordusunun kuzeyde yoğun olarak ikamet eden Sırp halkını korumak ve sonuç olarak Kosova’yı ikiye bölmek için böyle bir çatışmayı kışkırttığı giderek netleşiyor. Bu operasyon, Batı’nın kabul edemeyeceği kırmızı çizgiyi geçti. Belgrad’dakilerin değerlendirdiği gibi bu çatışmayı kışkırtan Kurti olmadı. Tam tersi, Kurti olgunluk, Kosova polisi ise profesyonellik göstermiştir” dedi.
Nitekim Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın Kosova’daki eski misyon şefi yardımcısı Edward P. Joseph, saldırgan çetenin arkasında Belgrad’ın olması halinde ABD’nin bölgeye yönelik yaklaşımını bir kez daha gözden geçirmesi gerekeceğini söyledi. Şu anda Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası Çalışmalar Okulu’nda kıdemli bir araştırmacı olan Joseph, “Mesele şu ki Vucic’in Sırbistan’ını ‘ortak’ haline getirme stratejisi patladığına göre diyalog çağrıları da boşa çıktı” dedi.
Kosovalı bağımsız siyasetçi ve Priştine’nin eski Belediye Başkanı Şpend Ahmeti ise, “Önümüzdeki günlerin ve haftaların gergin geçeceği açık. Bu iş henüz bitmedi. Ölen milislere kahraman muamelesi yapıldı ve bu da daha fazla ‘kahraman’ çıkması çağrısı anlamına geliyor” diye belirtiyor.