Kavcıoğlu: Enflasyonda kalıcı düşüşü liralaşma stratejisi sağlayacak
Meclis'teki ilk sunumunu yapan Merkez Bankası Başkanı Erkan, enflasyonun 2024 Mayıs'tan itibaren baz etkisiyle gerileyeceğini söyledi. Akaryakıt fiyatlarının enflasyonda risk unsuru olmayı sürdüreceği konusunda uyaran Erkan, KKM'den TL'ye geçiş stratejisinin ise başarıyla ilerlediğini belirtti.
Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda enflasyona ve para politikasına ilişkin ilk sunumunu yaptı. “Yıllık enflasyonda düşüşü baz etkisiyle Mayıs 2024’ten sonra görmeye başlayacağız. 2025’te istikrar dönemi olacak ve 2026’da enflasyonu tek haneye indireceğiz” diyen Erkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Petrol fiyatlarındaki artış ve enflasyon beklentilerinde süre gelen bozulma enflasyonda ilave yukarı yönlü baskı oluşturmakta. Bu unsurlar enflasyonun yıl sonunda enflasyon raporundaki tahmin aralığının üst sınıra yakın seyredeceğine işaret etmekte. Ücret, vergiler ve kur enflasyona önemli ölçüde yansıdı. Akaryakıt enflasyonda risk unsuru olmayı sürdürecek.”
Fiyat istikrarı amacı doğrultusunda tüm araçları kararlılıkla kullandıklarını ve kullanmaya devam edeceklerini belirten Erkan, “Enflasyonda ana trendler eylülden itibaren yavaşlamaya başladı. Dezenflasyonu 2024’de Enflasyon Raporu’ndaki patika ile uyumlu şekilde tesis etmekte kararlıyız” dedi.
“Son dönemde vergi ayarlamalarının enflasyondaki artış üzerinde kısa vadede etkisi olmuştur” diyen Erkan, “Deprem nedeniyle ortaya çıkan finansman ihtiyacı ve artan kamu harcamalarını dengelemek amacıyla temmuz ayıyla birlikte kamu gelirlerini destekleyici tedbirler açıklanmıştır” ifadelerine yer verdi.
Parasal sıkılaştırma adımlarının birikimli etkileri ile ana eğilimi düşürerek, dezenflasyonu 2024 yılında Enflasyon Raporu’ndaki patika ile uyumlu şekilde tesis etmekte kararlı olduklarını belirten Erkan, “Politika faizinde gerçekleştirdiğimiz kademeli ve kararlı artışların yanı sıra makro ihtiyati çerçevede attığımız sadeleşme adımlarının da katkısıyla piyasa mekanizmasının yeniden tesisi sağlanmıştır” dedi.
Erkan, kur korumalı mevduat (KKM) bakiyesi gerilerken rezervlerde de artış sağlanmasının, KKM’den ve döviz mevduattan TL’ye geçiş stratejisinin başarıyla ilerlediğine ve TL’ye arzu edilen sağlıklı geçişin başladığına işaret ettiğinin altını çizdi. Para politikası tepkilerini, enflasyonun ana eğilimini düşürmeye odaklı olarak, veriye ve etki analizlerine dayanarak verdiklerine değinen Erkan, “Haziran ayından bugüne süregelen parasal sıkılaştırma sürecinin etkilerini belirgin şekilde 2024 yılında görmeye başlayacağız. Bu nedenle 2024 yılını dezenflasyon dönemi olarak tanımlıyoruz” diye konuştu.
Erkan, yurt içi talepteki güçlü seyir ve hizmet fiyatlarındaki katılığın sürdüğünü vurularken, petrol fiyatındaki artışın yukarı yönlü baskı oluşturduğunu kaydetti. Bu unsurların enflasyonun yıl sonu Enflasyon Raporu’ndaki tahmin aralığının üst sınırına yakın seyredeceğine işaret ettiğini bildiren Erkan, “Benzer şekilde, eylül ayına ilişkin iktisadi yönelim anketi verileri ve saha görüşmelerinden elde edilen bilgiler, firmaların kayıtlı iç piyasa siparişleri ile tüketicilerin otomobil ve beyaz eşya gibi dayanıklı mallara talebinde, tarihsel ortalamaların üzerindeki seyre rağmen, çeyreklik bazda ivme kaybına işaret etmektedir” ifadelerine yer verdi. Arz durağan haldeyken talebin canlı seyrettiğini dile getiren Erkan, sıkılaştırma adımlarının desteğiyle iç talebin dengeleneceğini değerlendirdiklerini aktardı.
Yıllıklandırılmış altın ithalatının 13.4 milyar dolarlık artışla 34 milyar dolara çıktığını söyleyen Erkan, döviz fiyatlarından yurt içi fiyatlara geçişkenliğin arttığını kaydetti. Akaryakıt fiyat artışının enflasyon yayılımını artırdığına değinen Erkan, “Fiyatlama davranışlarında ilave bozulmaya neden olan akaryakıt fiyatları, uluslararası arz koşulları nedeniyle önümüzdeki dönemde de enflasyon üzerinde bir risk unsuru olmayı sürdürecektir” dedi.
Vergi ayarlamalarının da enflasyonda etkili olduğunu ifade eden Erkan, 2.9’u KDV, 3 puanı akaryakıt ÖTV güncellemesi olmak üzere bu etkinin 6.3 puan olduğunu hesapladıklarını belirtti.
Erkan, sanayiye yönelik elektrik ve doğalgaz fiyat artışları gibi devam eden gelişmelerin, üretim maliyetleri kanalıyla yıllık enflasyonun artışına katkı sunmaya devam edeceğinin altını çizdi.
Hizmet enflasyonunda katılığın sürdüğünü ifade eden Erkan, bu katılığı en çok etkileyen unsurlardan birisinin de kiralardaki yükseliş eğilimi olduğunu dile getirdi.
Hafize Gaye Erkan, enflasyonun ana eğilimine ilişkin olarak mevsimsellikten arındırılmış B endeksine işaret ederek, bu endeksin Ağustos ayında ulaştığı 9,7’lik seviyeden sonra Eylül ayında 4,9 düzeyinde arttığını, medyan (orta nokta) aylık enflasyon oranının da yüzde 7,7’den Eylül’de yüzde 3,9’a gerilediğini belirterek, “İzlediğimiz geniş kapsamlı gösterge seti, son dönemde etkili olan ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskıların hafiflemesi ve vergi ayarlamalarının enflasyona yansımasının büyük ölçüde tamamlanmasıyla birlikte, eylül itibarıyla aylık enflasyonun ana eğiliminde yavaşlamanın başladığına işaret etmektedir” dedi.
Erkan, enflasyonun yüksek ve oynak olduğu durumlarda, enflasyon belli eşiklere gerileyene kadar doğru politika tasarımlarıyla büyümeden ödün verilmeden de dezenflasyon sağlanabileceğini bildirdi.
Erkan, faiz artışı yanında miktar kısıtlaması ve seçici kredi ile iç talebin-kredi büyümesinin kontrol edildiği bir bütüncül politika izlendiğini söyledi. Erkan, sadece karşılık ayarlamasıyla 700 milyar TL’nin çekildiğini bildirdi. Erkan, krediler yoluyla oluşan talebin kontrol edilmesini önemli gördüklerini vurguladı.
Ticari kredilerdeki artışın yüksek oranlı olduğunu savunan Erkan, Mayıs ayındaki düşük faiz nedeniyle kredilerin durma noktasındayken, politika faizindeki yükselişlerle kredi akışının yeniden sağlandığını, kamu yanında özel bankaların da kredi vermeye başladığını söyledi. Erkan, “Kredi büyümesinde, önceki dönemde görülen aşırılık da yerini daha dengeli bir gelişime bırakmıştır” diye konuştu.
KKM’deki düşüşe örnekler veren Erkan, “Toplam rezervler son 4 ayda 27 milyar dolar artarak 125,5 milyar dolara yükselmiştir. İyileşen ekonomik güvenin bir sonucu olarak bireysellerin piyasaya döviz arzının artış gösterdiği, kurumsal talebin ise önemli miktarda gerilediği dikkat çekmektedir. Önümüzdeki dönemde yabancı sermaye girişlerinin artış göstermesi beklenmekte olup, piyasa koşullarını gözeterek rezervleri güçlendirmek önceliklerimizden biridir” diye konuştu.
Merkez Bankası Başkanı Erkan, ülke risk priminin gerilemesiyle Haziran’dan bu yana 2,1 milyar dolardan fazla portföy girişi olduğunu, kur oynaklığının azaldığını vurguladı. Yıllık enflasyonda düşüşün baz etkisiyle birlikte 2024 Mayıs ayından sonra görüleceğini kaydeden Hafize Gaye Erkan, “Önümüzdeki yıl başlayacak dezenflasyonun sürekliliğini sağlayarak 2025 yılında istikrar dönemine gireceğiz. Bu dönemde enflasyondaki gerileme hızlanırken öngörülebilirlik artacak ve 2026 yılında enflasyonu tek haneye yeniden indireceğiz” şeklinde konuştu.
Öte yandan Erkan, milletvekillerinin sorusu üzerine Merkez Bankası ve Hazine’nin Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarına geçen yıl ve bu yılın ilk 6 ayı ne kadar ödeme yapıldığını da açıkladı. 2022 yılında Kur Korumalı Mevduat çerçevesinde Merkez Bankası’nın 70 milyar TL, Hazine’nin ise 90 milyar TL ödeme yaptığını belirten Erken 2023 rakamlarının denetim süreçleri tamamlanınca açıklanacağını söyledi. Erkan, bu yılın ilk 6 ayı için çalışma yaptıklarını ve 2023 yılının ilk yarısında Merkez Bankası’nın 90 milyar TL, Hazine’nin ise 90 milyar TL ödediği bilgisini paylaştı. Böylelikle yılın ilk yarısında KKM için yapılan ödemenin 2022’nin tümünde yapılan ödeme miktarını geride bıraktığı ortaya çıktı. Rakamlar bir zamanlar ”asrın buluşu” olarak tanıtılan, bugün ise sona erdirmek için olmadık icatlar çıkartılan KKM’nin ekonomi için ne denli büyük bir yük haline geldiğini gösteriyor. Merkez Bankası’nın herhangi bir kur hedefi olmadığını belirten Başkan Hafize Gaye Erkan, gündemlerinde paradan sıfır atma ve 500 liralık banknot diye bir şey olmadığına vurgu yaptı.